- 410 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜZEL GÜLÜYORDU
Yine güzel bir ilkbahar sabahı işe gitmek için evden çıktı. Hava çok güzeldi. Kendi kendine bu kadar güzel bir havada işe mi gidilir, gitmesem mi acaba gibi kafasındaki karmaşık düşüncelerle, iş yerine gelmişti bile, masasına oturur oturmaz, Sevda elinde bol köpüklü bir Türk Kahvesiyle
- Günaydın Ercüment Bey dedi ve masaya kahveyi bıraktı.
-Teşekkür ederim Sevda Hanım sende olmasan beni hiç düşünen yok valla.
-Ercüment Bey ben varım ya yetmez mi?
- Oo tabii ki yeter teşekkür ederim.
Müşteriler yavaş yavaş işyerine gelmeye başlamıştı. İş yerinin bitişiğinde ki simitçide çay içen bir kıza takıldı gözü. Uzun uzun kızı seyretti güzel bir kadın mı, güzel bir kadın doğrusu, zaten ne demişler çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır, hafif bir makyaj yapmış, kırmızı bir ruj sürmüş, saçları uzun ve fön çekilmiş gibiydi. Kırmızı ruj, kırmızı bluz güzel taranmış saçlar birbirine çok güzel kombine olmuştu. Yanında ki başka bir kızla hararetli bir sohbete dalmışlardı. O kızın arkası dönük oturduğu için onun yüzünü göremiyordu Ercüment ama yüzü ona dönük olan kız, hem anlatıyor hem de gülüyordu. Gülüşlerini kelimelerle anlatmak kesinlikle yetersiz kalıyordu, gülmek ona çok yakışıyor. Ercüment, daha adını bile bilmediği merhaba bile demediği kızın gülüşlerine resmen aşık olmuştu.
Bu kadar güzel gülen bir kızın mutlaka kocaman bir yüreği vardır. O yürek de sevgi doludur. İnsanları seviyordur, çocukları seviyordur, canlıları seviyordur, bu kadar özenerek yarattığı kuluna, bu kadar güzel gülmeyi tembihlediyse yaradan, eminim ki onun kalbini de sevgi ve şefkatle doldurmuştur.
Acaba evlimiydi çocukları var mı, yok yok evli değildir, eğer evli olsaydı bu kadar güzel gülen bir kızın kocası onun yanında olurdu. Bunları saatte 70 km hızla esen bir fırtınanın hızıyla düşünen Ercüment, kızı kendi arzularına göre yorumluyordu. Çünkü öyle olmasını istiyordu.
Bak yine gülüyor, yanındakini de merak ettim o da gülüyor mu? Kardeşi mi acaba, kardeşiyle sabahın bu saatinde, simitçiye gelip de niye çay içsin, yok bu arkadaşı olabilir, belki de üniversiteden arkadaşıdır. Evet, evet öyledir. Birkaç gün önceden telefonlaşmışlardır, arkadaşı bu sabah için senin şehrinden geçeceğim, seni çok özledim mutlaka bir çay içelim demiştir. Evet, evet aynen öyle olmuştur. Arkadaşı ne anlatıyorsa çok güzel gülüyor bak şimdi merak ettim ne anlatıyordur acaba bu kadar komik. Belki de üniversitede çıktıkları çocukları konuşuyorlardır. Evet aynen öyledir. Çok uzaktan arkadaşı gelmiş eve bile götürmemiş çünkü eve gitseler annesinin babasının yanında rahat konuşamayız diye düşünmüş olabilir. Kesinlikle öyledir. Bak bak yine gülüyor, arkadaşının elinden tuttu ona sarılıyor. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı zaman yapılan bir harekettir bu, kesin üniversite arkadaşlarından bahsediyorlar, bak şimdi canım sıkıldı, şimdi bu sevgilide nereden çıktı, çocuk yakışıklımıydı acaba, belki de öyleydi şimdi gidip selam vereyim diyordum iyice canım sıkıldı. Gidip konuşurumda kız ya bana yüz vermez beni beğenmezse. Beğenmezse normaldir okulda kim bilir ne yakışıklılar varmıştır. Sen zaten yakışıklı da değilsin.
Ne güzel bir hayal kurmuştuk bu oğlanda nereden çıktı şimdi ya. İki kuruşluk hayalimizin de içine ettiler valla. Ercüment kendine gel be adam ne yapıyorsun, daha göz göze bile gelmediğin, merhaba bile diyemediğin kızı, bir de üniversiteli yaptın. Kızın üniversite okuyup okumadığı bile belli değil. Bunlar senin kötümser düşüncen negatif hayallerin. Biraz pozitif ol ne o öyle
Belki de bu yanındaki kardeşidir. Akşamdan söz etmişlerdir, sabah şöyle bir yürüyüş yapalım AVM ye gidelim, bir çay içer bir simit yeriz sonlara döneriz, değişiklik olur diye düşünmüş olabilirler. Tamam, iki kız kardeş birbirlerine hararetli hararetli ne anlatıyor olabilirler. Amma yaptın şimdi, akşam seyrettikleri film olabilir, okudukları eğlenceli bir kitap olabilir, neden olmasın. Zaten kız o kadar güzel gülüyor ki karşısındaki ne anlatsa bu kadar güzel dinlenir. Bak bunu da sevdim, konuşmak önemli de, dinlemesini de bilmek lazım, benim arkadaşım Aysel’le hiç konuşamıyoruz. Ben bir konuşmaya başlarım, daha bitirmeden pat diye lafa girer, laf dağılır konu bambaşka bir yere gider. Ben onunla konuşurken çoğu zaman birde konuşabilseydim derim. O da hadi tamam tamam konuş der ama konuşma çoktan iç olmuştur. Ya Hasan Baye ne demeli adam sazı bir eline aldı mı artık bıraktıramazsın. Bir dakka desen hemen sana “Dur sözüm bitmedi” der. Senin sözün hiç bitmez ki de diyemezsin, dinle Allah dinle. Bak bu güler yüzlü kız öylemi ne kadar güzel dinliyor. Bu da başlı başına bir muaşeret kuralıdır. Karşısındaki ne anlatırsa anlatsın bu kadar güzel dinlenir doğrusu.
Oğlum Ercüment git bu kızla kesin konuş kaçırma. Düşünsene akşam ikinizde işten gelmişsiniz, duşunuzu almışsınız, yemeğinizi yemişsiniz, çay da hazır, önceden hazırladığınız filimi açmışsınız geçmişsiniz televizyonun karşısındaki ikili koltuğa, o senin göğsüne başını yaslamış, sen sol kolunu onun omzuna atmışsın hafif hafif saçlarıyla oynuyorsun. Filimde heyecanlı yerler geldiğinde o sana daha bir sıkı sokuluyor olsa, ne güzel olurdu değil mi? Ercüment bunlar tamam da, sen daha gidip kıza merhaba bile diyemedin. Sen hayal kurarken, kız gidecek şimdi. Kalk artık şu cesaretini topla, ya da özgüvenini de yanına al ne yapacak san yap. Hala özgüvenini toplayamadıysan bu özgüven dene şey satılır mı bakalım satılıyorsa nerede satılır, marketlerde mi, aktarlarda mı, ne kadar almalıyız, gramla mı, litreyle mi almalıyız, şunu alıp da yedirecek sek de, içirecek sek de, bu konuyu çözmemiz lazım.
Bak bak yine gülüyor, ne güzel gülüyor değil mi? Hadi gözün aydın, garson soğuyan çayı değiştiriyor, demek ki gitmiyorlar, sen git artık bir pardon la laflarını böl, güzel gülüşlerini durdur, “ çok güzel gülüyorsunuz” de ve sen konuşunca sana nasıl davranacaklar bir görelim.
Bak aklıma yine ne geldi, bu kızlar sabah sabah burada sevgililerini beklemesinler, çayı da tazelettiler, kesin bunlar birilerini bekliyorlar, inşallah sevgilileri değildir. Yok yok değildir canım randevuya önce erkekler gelir, kızları bekler bu kural gibi bir şey. Kızlar bekliyor olsalar bu kadar güler yüzlü neşeli olmazlardı. Evet, karar verilmiştir, bunların sevgilisi yok.
Ercüment Pozitif düşün, Anne Babalarıyla gelmişlerdir. Onlar alışveriş yapıyordur, bunlar da onları bekliyordur. Olamaz mı? Olamaz valla. Neden olmasın oğlum, çünkü kadınlar alışverişi sever kesin bunlarda giderdi öyle olsaydı. Yahu bir de iyi tarafından baksana market alışverişi yapıyorlardır anne babası. Of şimdi rahatladım. Öyledir kesinlikle evet.
- Ercüment Beyyy, Ercüment Beyyy
- Buyur Sevda Hanım
- Nasılsınız, çok düşünceli görünüyorsunuz bir şey mi oldu
- Yok, bir şey iyiyim ben
- Var var siz kahvenize bile dokunmamışsınız, bu soğumuştur şimdi yenisini yaparım
- Teşekkür ederim daha sonra içeriz.
Bu Sevda da niye uzattı bu konuyu niye gitmiyor birde kızla arama durdu göremiyorum da.
- Ercüment Bey, ben bankaya gitmem lazım sizin söyleyeceğiniz bir şey var mı?
O sırada Sevda kolunu kaldırmasıyla güzel gülen kızın sandalyesinin boş olduğunu gördü Ercüment
- Kız nereye gitti
- Hangi kız Ercüment Bey
- Yok, bir şey, tamam sevda sen git bankaya
Kız gitmişti, hayatımın aşkı gitmişti, ne yapacağım şimdi. Koşsam AVM nin çıkışında yakalar mıyım acaba, AVM nin bir sürü çıkışı var, hangisinden çıktı ve ya çıkacak kim bilir. Yok yok gelir yine gelir nasıl olsa. Ama gelsin, bu sefer daha oturur oturmaz yanına gideceğim. Yok, Ercüment sen önce şu özgüveni sorununu hallet sonra hepsi arkasından gelir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.