- 551 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VELİ BABA MENAKIBINA GÖRE XIII. YÜZYILDA SENİRKENT VE ÇEVRESİ
Dr. İbrahim KARAER
NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz
Veli Baba Menakıbnamesinden, XIII. Yüzyılda Uluborlu ve çevresinde yaşanan olaylar, Uluğbey köyü ve bu köyde bulunan Veli Baba’nın atalarına ait türbenin inşası ile Osman Gazi’nin Seyyid Cafer’e yazdığı mektup; Seyyid Cafer, oğlu Uzuner ve torunu Gül Battal Gazi’nin İnegöl civarında savaştıkları, Bilecik’in fethine katıldıklarına dair bilgi sahibi oluyoruz. Adı geçen Menakıpta, XIII. yüzyılda Uluborlu ve çevresinde yaşanan olaylar anlatılırken Abbasi Hilafetinin önemini yitirdiği, Türkiye Selçuklu Sultanlarının öne çıktığı görülmektedir. Bağdat’ta hüküm süren Abbasi Hilafeti XIII. Yüzyılda iyice gücünü yitirmiş ve 1258’de Moğolların Bağdat’ı işgali ile sona ermiştir. 1261 yılından itibaren Memluk Sultanları himayesinde Mısır’da devam eden hilafet müessesesi; 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethi ile Osmanlı’ya intikal etmiştir.
Veli Baba Menakıpnamesine göre Abbasi Halifelerinden Bi-Emrillah bin Nasır (Zahirbiemrillah) zamanında H.623 / M.1226’de Uluğbey köyündeki Seyyid Hasan Gazinin mezarı üzerine bir dergah ve cami inşaatına başlanmış; Mimar Mustafa Paşa’nın ölümü üzerine caminin kubbeleri açık kalmıştır (Noyan: 1996: 160-162). Bu bilgi, XVII. Yüzyılda inşa edilen Veli Baba Türbesi ve Camisinin yapılış hikayesini hatırlatmaktadır. Osmanlı Padişahı IV. Murat’ın komutanlarından Murteza Zor Paşanın emri ile inşaatına başlanan Veli Baba Türbesi ve cami inşaatı Paşanın, Bağdat kalesi önünde şehit düşmesi üzerine yarım kalmış, caminin üstü Veli Babanın gayretiyle kapatılmıştır (Karaer, 2018:113-118).
Sait Demirdal’ın İlegöp Tekke Menakıbından naklettiğine göre; hicretin 637 / M.1239 senesinde Alaeddin Selçukiyi Margiyum halkı dilgir ettiğinden (gücendirdiğinden) Zeyd-i Sadis, kale üzerine gönderilmiş, kaleyi fethederek adını (Uluborlu) tesmiye ettirmiştir. Zeyd-i Sadis, dış kaleyi temelinden yıktırmış, Hasan ve Hüseyin Gaziler üzerine İlegüp’te bir türbe inşa ettirmiştir (Demirdal, 1968: 52). Menakıpda, Uluborlu’daki dış kalenin Zeyd-i Sadis tarafından yıktırıldığı yazmakta ise de, burası Timur tarafından 1403 yılında yıktırılmıştır. Bundan sonra gelişen olayları Bedri Noyan’ın yayına hazırladığı Veli Baba Menakıpnamesinden takip edelim: Bir süre sonra Rumlar tekrar galip gelmiş ve dergah Rumların eline geçmiştir. Bundan sonra Seyyid Hasan Gazinin oğlu Hüseyin Gaziye paşalık rütbesi verilip biraderleri Seyyid Ali Gazi ve Seyyid Mustafa Gazi oldukları halde çok sayıda asker ile sefere çıkmışlar; Uluborlu kalesini ve pederinin dergahını Rumlardan geri almışlardır. Seyyid Hüseyin Gazi, Rumlarla mütareke yapmış, ancak Rumlar, Cengiz Hanla anlaşarak 70.000-80.000 Tatar askeri ile Hüseyin Gazi Paşa kuvvetlerine saldırmıştır. Hüseyin Gazi Paşa’nın asker sayısı ancak 25.000 idi. Yapılan savaşta Seyyid Hüseyin Gazi Paşa ve biraderleri Ali Gazi ve Mustafa Gazi şehit olmuşlar; Hüseyin Gazi Paşa ve biraderleri, pederleri Hasan Gazi Paşa’nın dergahına defnedilmişlerdir. Bu muharebede 20.000 kafir öldürülmüş, yaklaşık 10.000 Müslüman şehit olmuştur. Bu olay, M.1260 yılında vuku bulduğunda Hüseyin Gazi Paşa 57, biraderleri Ali Gazi 47, Mustafa Gazi 43 yaşında idiler. Daha sonra Seyyid Hüseyin Gazi Paşanın oğlu Zeyd-i Sadis, İslam askerinin başına geçip Rumlarla savaşmış ve Uluborlu kalesini tekrar fethetmiştir. Kendi ağala¬rından Karabey’i Uluborlu’ya Bey atayıp Malatya’ya geri dönmüştür. Bundan sonra Malatya’dan evlat ve mallarını alıp Ulugün (Uluğbey)’e geldikle¬rinde, Yunan Rumlarının şehri yakıp yıktıklarını ve Uluborlu Beyi Karabey’i Uluborlu kalesinde muhasara ettiklerini görmüştür. Zeyd-i Sadis, bu durumu Selçuklu Sultanı Alaeddin’e bildirmiş; Sultan Alaeddin, Zeyd-i Sadis kumandasına 15.000 asker göndermiştir. Zeyd-i Sadis, Uluborlu kale¬sinde mahsur kalan Karabey’i muhasaradan kurtarmış; evladı ayalleri ile dergahı şeriflerin bulunduğu Ulugün (Uluğbey) karyesine yerleşmiştir. Zeyd-i Sadis, H.673 (M.1274)’de Uluborlu kalesinde bir düşmanın darbe¬siyle şehit olmuştur (Noyan, 1996: 160-162. Erdem, İkinci Teşrin 1935: 290-292).
Zeyd’in şehadetinden 27 yıl sonra hicreti nebeviyyenin 726? / M.1325-1326’da Devlet-i Aliye-i Osmaniye’den birinci Padişahı olacak Sultan Osman (1258-1324), Zeyd hazretlerinin oğlu Seyyid Cafer’e mektup yazıp, adem gönderdi ki; “Sultan Alaeddin Selçuki’nin ehl-i beyte olan muhabbeti malumdur. Acizlerinin dahi kezalik öyle olıcak muhabbet tarafından olmak daha ahsendir. Şu halde İnegöl tarafına ılgar edüp Kolca nam kaleyi garet ve ahalisini hasarat itmek efkarındayım. Ehl-i beytten birkaç dilaver ile gelesin” diye mektup geldi. Pir Seyyid Cafer ve oğlu Pir Uzun Er, hafidi (torunu) Gül Battal Gazi ve birkaç dilaver ile gelüp Osman Gazi ile buluştular. Bir gece İnegöl tarafına gaza ittiler Kolca nam kal’ayı garat ve ahalisini hasarat ittiklerinde İnegöl Tekfuru, Karahisar Tekfuru ile ittifak idüp Tomaliç belinde bunların önlerine geçüp aralarında hayli mukatele olundu. Bu iki tekfur mağlup olup perişan oldular. Bu fetihten sonra Karahisar’ın dahi fethi müyesser olup Karacahisar’ı kendilerine karargah ittiler. Bu sevinçli haber Selçuklu Sultanı Alaeddin’e eriştiğinde, Osman Gaziyi tazim ve tekrim içün Tabıl ve Alem ve Kemer ve Hançer ve Tiğ-i zerrin ve birkaç tavla fahir atlar gönderüp Eskişehir ve İnönü makarr-i eyalet içün mukarrer kıldı. Bu seferden sonra Seyyid Cafer, Uzuner ve Gül Battal Bilecik’in fethine de katıldılar. Bu savaşta Seyyid Cafer başından yaralanıp şehit oldu (Noyan, 1996: 162-164).
Veli Baba Menakıpnamesinde, Seyyid Cafer ve etrafındaki yiğitlerin hangi tarihte Osman Gazi ile buluştukları belirtilmemiştir. Ancak İnegöl tarafındaki savaşların 1286-1287 yıllarında cereyan ettiğini, Karacahisar’ın 1289’da, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ün 1299 yılında fethedildiğini tarihi kaynaklardan öğreniyoruz. Osman Bey, 1286 yılında İnegöl yakınındaki Hisarcık kalesini zapt etmiş, 1287 yılında İnegöl Tekfurunu Domaniç yakınındaki İkizce’de (Erice) yenilgiye uğratmıştır. Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubat büyük bir ordu ile Karacahisar önlerine gelmiş, Osman Beyin kuvvetleriyle birleşerek Bizans’ın elindeki bu kaleyi kuşatmıştır. Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı geri dönmüş; Osman Beye bir sancak, tuğ, alem ve gümüş takımlı bir at göndererek Söğüt ve Eskişehir’i de içine alan bu sancağı Osman Beye vermiştir. Osman Bey, 1289 yılında Karacahisar’daki Rum kilisesini camiye çevirip, ilk kez kendi adına hutbe okutmuş, 1299 yılı yaz başında Bilecik (Belekoma) kalesini ve peşinden Yarhisar kalesini fethetmiştir. Menakıpnamede, Osman Gazi’nin Seyyid Cafer’e gönderdiği mektubun tarihinde yanlışlık olduğunu tahmin ediyoruz. Zeydi Sadis 1274 yılında vefat ettiğine göre, bu mektup 27 yıl sonra gönderilmiş ise, 1300-1301 tarihine tekabül eder. H.726 / M.1325-1326’da gönderilmesi mümkün değildir. Çünkü Osman Gazi bu tarihte hayatta değildir.
Veli Baba Menakıbından naklettiğimiz yukarıdaki olayların, tarihi kaynaklarda geçen olaylarla aynen örtüştüğünü söylemek mümkün değildir. Kaldı ki bölgemizde yaşanan tarihi olayları özelde anlatan başka kaynak da yoktur. Veli Baba Menakıbında anlatılan tarihi olaylar, Senirkent çevresinde verilen büyük mücadeleyi ortaya koyması bakımından önemlidir. Ayrıca, Veli Babanın ataları ile Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi arasındaki yakınlık; Seyyid Cafer, Uzun Er ve oğlu Gül Battal’ın Osman Bey ile birlikte Bizans’a karşı kahramanca savaşmaları ve Bilecik’in fethi sırasında Uzun Er’in babası Seyyid Cafer’in şehit olması; Senirkent ilçesi adına, gelecek kuşaklara gururla aktarılabilecek kıssalardır.
Dr. İbrahim KARAER
12 Mart 2020 / Ankara
KAYNAKLAR
-Bilecik Tarihi. www.bilecik.gov.tr / 01.05.2019
-Demirdal, Sait (1968), Nütünüyle Uluborlu, İstanbul:
-Erdem, Tahir ( İkinci Teşrin 1935), Ün Isparta Halkevi Mecmuası, 2 (20) “Isparta Çevresi Tarihiyle İlgili Notlar”
-Karaer, İbrahim (2018), Senirkent İlçesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları, Isparta: Senirkent Yükseliş Vakfı
- Noyan, Bedri (1996), Veli Baba Menakıpnamesi, 3.bsk. İstanbul:
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.