- 675 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DAĞLARA BUĞDAY SERPİN, MÜSLÜMAN ÜLKEDE KUŞLAR AÇ DEMESİNLER
DAĞLARA BUĞDAY SERPİN, MÜSLÜMAN ÜLKEDE KUŞLAR AÇ DEMESİNLER
Hepimizin içini ısıtan bir söz değil mi? Allah bu düşüncede olanları çoğaltsın. Belki bu başlıkta onlarca haber veya sosyal medya resmi bulabilirsiniz. İnsan bu resimlerin ve böyle düşünen kişilerin çoğalmasını istiyor.
Sloganlarla yaşamamalıyız.
Sözü söyleyen ve sözün gerektirdiği gibi yaşayan kişi, adaleti ile öne çıkan sahabe ve halife Hz. Ömer. Ne güzel yaşamış, ne güzel söylemiş, ne güzel yönetmiş ve ne güzel ölmüştür. Bakarsanız, dünya işte böyle yaşandığında cennete çevrilir dedirten bir hayat.
Kimdir Hz Ömer?
Öncelikle 40. Müslümandır.
Adaleti ile öne çıkan İslam’ın 2. Halifesidir.
Geceleri sabaha kadar mahalle aralarında dolaşarak milletinin açlığını tokluğunu kontrol eden yöneticidir.
Gece dolaşırken yokluktan dolayı süte su ekleme konusunda annesiyle tartışan kızı, Allah’tan korktuğu için kendisine gelin alan kişidir.
Devletin bir mumunu bile şahsi işinde yakmayan halifedir.
Dağlara buğday serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler. Bu anlayışla idarecilik yapan, idaresi altındaki insanların ve hayvanların sorumluluğunu bilen ve yaşayan kişidir Hz. Ömer.
Hz. Ömer için anlatılacak, ders alınacak çok kıssa ve hayat dersi vardır.
Gelelim günümüzün sloganlaşan hayatımıza.
Hz. Ömer dağlara buğday serptiriyor Müslüman ülkede kuşlar aç kalmasınlar diye fakat insanları yani halifelik yaptığı ülkenin insanları aç değildir. Toktur. Öyle toktur ki zekât verecek insan bulamamaktadırlar.
Yani önce insanlar doyacak. Her şey insanlık içindir. İnsan doyacak ki, diğer canlıları doyuracak. Besleyecek, kollayacak ve çoğaltacak.
İnsanları doyurmadan diğer canlıları doyuranların memleketinde hırsızlık, cinayet, cinnet, çekememezlik ve adaletsizlik baş gösterir. İnsanlar diğer canlıları avlamak ve yemek için yarışa girerler.
Dağa, bağa, sokağa, caddeye, parka bir kısım buğday atmakla Hz. Ömer sözünü söylemekle o dönem anlaşılmaz ve yaşanmaz.
Hz. Ömer İslam’ın halifesi iken kendisine, hayatını idame ettirecek kadar beytülmalden para verilmesini zorla kabul ettirilmiştir. Bu para günümüzün parasıyla asgari ücret demektir.
Hani nerede asgari ücretle çalışan yöneticilerimiz.
Elinde yemle şov yapanların birçoğunun elindeki yem bile başkasının parasıyla alınmıştır.
Sabaha kadar fakir-fukara arayan Hz. Ömer’i anlamış olsaydık, sabaha kadar çöplerden ekmek veya çöp toplayanlar olur muydu şehirlerimizde.
Bu memlekette aç çok insan vardır. Önce insanları doyurmak gerek. Biz işimizin geldiği gibi konuşuruz. İşte hayvanlar insanlara göre daha iyi, daha sadık, nankör değil falan filan bir sürü avutucu söz dinlersiniz. Bunlar yalan ve gerçek dışı değildir. Fakat hakikat, önce insanın yaşatılmasıdır.
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın sözünü nasıl işimize geldiğinde kullanıyorsak, aynı şekilde insanı yaşatacağız ki, hayvanlarda yaşasın.
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” emrine rağmen aç komşunun evinin önündeki kedilere ekmek vermekle komşumuzun sorumluluğundan kurtulamayız. O ekmeği komşumuza verirsek emin olun o komşu bir parçasını o kedilere verecektir. Böylelikle hem komşumuz hem de kediler doymuş olur.
Uzatmadan diyorum ki; gösterişe kaçmadan, sloganla yaşamadan ve israf etmeden herkesin paylaşarak tok yaşadığı bir hayat dilerim.
Muhabbetle!..
Osman GİRGİN
Eğitimci, Yazar-Şair
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.