- 368 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ-11
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ
BÖLÜM- 11
Akşam yemeğinden sonra, Sena annesinin karşısına oturdu.
‘’ Evet, anne olanlara hiç anlam veremiyorum. Bana anlatacak mısın?’’
Remziye hanım derin bir iç çekip, anlatmaya başladı,
‘’ Beni iyi dinle kızım. Geçen hafta babalığın benim her yerimi morartıncaya kadar dövmüştü. Neden dövdüğünü de biliyor musun?’’
‘’ Yoo nereden bileceğim. Neden dövdü anne?’’
‘’ Bir gece Muammer pisliği beni yatağımdan atarak, bundan sonra, bu yatakta Sena ile yatacağım dedi. Ben, ‘’kesinlikle olmaz, deli misin sen,’’ deyince, beni bu hale getirdi.’’
‘’ Ne diyorsun sen anne o şerefsiz gözünü bana mı dikmiş? İyi ki belasını bulmuş.’’
‘’ O bulmadı kızım, belayı ben arayıp buldum ve üzerine saldım.’’
‘’ Anne yoksa o adam?’’
‘’ Evet, kızım o adamdan babalığını öldürmesini istedim. Allah günahımı affetsin.’’
Remziye, gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başladı.
‘’ Senin namusun benden çok daha önemli kızım. Ben bu adama çok şey borçluyum.’’
Sena, annesine sıkı, sıkıya sarıldı. Şimdi ikisi de ağlıyordu.
2
Ekip otosu Asayişin bahçesine girince, Heval, araba durmadan kapıyı açarak yere atladı. Serra’ya işaret ederek,
‘’ Acele et Serra, Büşra Amir gitmeden yakalayalım.’’
Koşarak iki katı tırmandıktan sonra, Asayişten içeri girdiler. Büşra Amirin yerinde olduğunu görünce, rahat bir nefes aldı. Kapıyı çalmadan içeri girdi, Serra’da peşinden.
‘’ hoş geldin de… Koşuya mı çıktın, nefes nefese kalmışsın?’’
‘’ Biraz öyle oldu Amirim.’’
‘’ Heval, seninle bir konuda anlaşalım, bundan evvelde sana kaç kere söyledim. Amir olmak araya mesafe koymak değildir. Resmiyeti kaldır aramızdan. Ben hala Büşra’yım.’’
‘’ Bir şey bulduk galiba Büşra.’’
Elindeki notu Büşra’ya veren Heval beklemeye başladı.
‘’ çok merak ediyorum, o evi Olay yeri aradı, bizim ekip aradı. Ama bu notu sen buldun, teşekkür ederim Arkadaşım. Bu not Osman’a bir adım daha yaklaşmamızı sağlayacak.’’
‘’ Ee Büşra, yanlış kişiye teşekkür ettin. Doğru, Olay yeri aradı bizim ekipte aradı ama Serra, tam ekip otosuna binerken, bir şey unutmuş gibi, geri döndü ve bu notla ekip otosuna geldi.’’
‘’ Daha evvel o notu görmüş müydün Serra?’’
‘’ Hayır, Amirim, ama her köşeyi kontrol ettim. Son anda ocağın altına bakmadığım aklıma geldi. Tesadüf işte.’’
‘’ Hayır, Serra, tesadüf değil, senin işine verdiğin önem. Hep böyle dikkatli ol. Sağ olun arkadaşlar. Yarın sabah toplantıya geç kalmayın.’’
Bu sırada hiç beklenmedik bir şey oldu. Asayişin kapısı açıldı ve Vedat Komiserle, Aynınur el ele Asayişten içeri girdi. Normal olarak bir gürültü koptu.
Büşra,
‘’ Bizim kaçaklar geri geldi. Bu saatten sonra olacak işten hayır gelmez. Çocukların yanına geçelim.’’
Vedat’la Aynınur’un yüzünden mutluluk akıyordu.
‘’ Çocuklar, çocuklar, kaçakları rahat bırakın. Vedat, tatiliniz nasıl geçti?
‘’ Amirim çok eğlendik, öyle değil mi Aynınur?’’
‘’ Vedat’ı bilmem ama ben çok mutluyum Amirim.’’
Vedat,
‘’ Amirim, beş gün daha iznimiz var ama biz hemen iş başı yapmak istiyoruz.’’
‘’ Şimdi gidin iyice dinlenin, yarın sabah tam sekizde burada olun. Çok işimiz var. Dağılabilirsiniz.’’
Bu sırada Asayişin kapısı tekrar açıldı ve Tarık Ahmet’le civciv içeri girdi. Onları gören Büşra,
‘’ Hah şimdi tam olduk, eksiğimiz kalmadı. Tarık Ahmet yine ne var?’’
‘’ Hiçbir şey yok Amirim, sadece bir uğrayalım dedik.’’
‘’ İyi yaptınız, yarın sabah tam sekizde burada ol. Sana ihtiyacım olacak.’’
‘’ Amirim, yanlış duymadım değil mi? Beni terslemedin? Civcive de takılmadın? Sakın hasta falan olmayasınız?’’
‘’ Tarık Ahmet, kaybol ortadan, yoksa içeri tıkarım.’’
‘’ Tamam, baş komiserim, yani Amirim. Hemen yok oluyoruz.’’
Asayişten çıkar çıkmaz arkalarından bir kahkaha koptu. Birden kapı açıldı Tarık Ahmet,
‘’ Amirim bunu bir kenara yazdım.’’
Merdivenlerden aşağı inerken,
‘’ Civciv, ben bu ekibi çok seviyorum ya.’’
‘’ Senin sevdiğin her şeyi ben de seviyorum patron.’’
3
Osman, otel odasında kendini kapana kıstırılmış gibi hissediyordu. Bir sigara daha yakıp balkona çıktı. Bir sandalye çekip oturdu. Sabah alıp yüzüne bakmadığı gazeteyi masanın üzerinden çekip aldı ve okumaya çalıştı. Ama olmuyordu, üzerine çöken can sıkıntısını atmak için bir şeyler yapması lazımdı. Ama ne yapmalıydı? Resepsiyonu arayarak, bir şişe bira ve biraz çerez ısmarladı. Biradan daha bir fırt almıştı ki birden telefonu çalmaya başladı. Boşta yakalanmıştı. Olduğu yerde sıcradı. Bir telefona baktı, bir de kendi haline, sonrada kahkaha ile gülmeye başladı. İşte bu diye düşündü. Bir telefon sesi kendine gelmesini sağlamıştı. Telefon ise hala masanın üzerinde çalmaya devam ediyordu. Acele etmeden telefonu masanın üzerinden aldı ve ekrana baktı. Arayan numarayı tanımıyordu. Bir an açmamayı düşünse de, açtı.
‘’ Alo kiminle konuşuyorum?’’
Genç bir kadın sesi yanıt verdi,
‘’ Osman Beyle mi konuşuyorum?’’
‘’ Arayana göre değişir.’’
‘’ Ben Remziye’nin kızı Sena.’’
‘’ Adını baştan söylesene be kızım. Annene bir şey mi oldu yoksa?’’
‘’ Yok, yok telaşlanmayın, annem iyi. Sizi aradığımdan haberi yok. Sizden bir şey rica edecektim?’’
‘’ Söyle Sena, yapabileceğim bir şey varsa eyvallah.’’
‘’ Aslında önemli bir şey değil, sizden rica etsem, yarın akşam bize yemeğe gelebilir misiniz?’’
Osman, aklından dahi geçirmediği bir teklifle karşılaştığını fark etti. Karar veremiyordu.
‘’ Alo orada mısınız?’’
‘’ Evet, Sena yarın sabah seni arayıp cevabımı vereceğim. Şimdi iyi geceler kızım.’’
‘’ Size de iyi geceler efendim.’’
Sena, telefonu kapattıktan sonra, odasından çıkarak annesinin yanına geldi.’’
‘’ Anne kalk mutfağa gidiyoruz.’’
‘’ Akşam, akşam mutfakta ne yapacağız kızım?’’
‘’ Yarın akşam yemeğe misafirimiz var. Hazırlığa şimdiden başlarsak ancak yetiştiririz.’’
‘’ Ne misafiri? Bizi burada tanıyan kimse yok.’’
‘’ Anneciğim misafirimiz Osman Bey. Yarın akşam yemeğe gelecek.’’
‘’ Sen ne yaptın Sena?’’
‘’ Doğrusunu yaptım anne. Adam bir teşekkürü hak ediyor. Benim için adam öldürdü.’’