- 332 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ
Yaşlı adam huzur evindeki odasından sisler içindeki güz rengine bürünmüş bahçeye, salkım söğütlere, sararmış yapraklarla dolu havuza bakıyordu. Hava sıkıntılıydı, kara bulutlar her yanı sarmıştı. İçinde bir umut kıpırtısı, dolaşıyordu. Mutlaka yağmurlu bir günde gelecekti. Huzur evinin bahçesini geçecek, kaldırımları bir bir çıkacak ve sırılsıklam giriş kapısına ulaşacaktı. O da buradan onu görecek, aşağı inecekti. Yağmurlu günlerde umudu daha da büyüyordu. Çünkü mutlaka yağmurlu bir günde gelecekti, bundan emindi.
Her şey bunalmıştı;insanlar, hayvanlar,doğa. Bir yağmur yağsa, bu sıkılganlığı, boğuculuğu, karamsarlığı dağıtacaktı. Sanki bir yağmur yağsa şehir ferahlayacak, her şey düzene girecek, bütün pislikler silinecekti. Seller gelecek, birikmiş külleri, şenlik ateşlerinden, yaşanmışlıklardan arta kalan külleri, artıkları denize dökecekti. Gökyüzüne baktı;rüzgar çıkmış,her şey havada uçuşuyordu. Bugün mutlaka yaağacaktı.
Sanki bütün bir hayatını bavuluna tıkıştırmış, uzun bir yolculuğa çıkacakmış gibi pencerenin hemen yanında, gelip kendini alacak, yıllardır kaldığı bu huzur evinden çıkaracak umudu bekliyordu. Her sabah böyle yanında akşamdan hazırladığı bavulu, hep gözleri pencerede, bekler, beklerdi. Arada öğle yemeğine iner, yemekten sonra yeniden odasına geçer, gözlerini aynı yere diker saatlerce orada, gözleri bahçe yolunda onu huzur evinden alacak, doğduğu topraklara götürecek oğlunu beklerdi.
Her şey nasıl geçmişti anlayamıyordu oysa,daha dün olup bitmiş gibiydi. Hayat birden yalnızlığa sürüklemiş, etrafı boşalmış kendini burada bulmuştu. Ama şimdi tüm yaşanmışlıklar birikmiş bir anılar yumağı olarak üstüne geliyor, nefes aldırmıyordu ona. Huzur evinde dolaşırken, geçmiş anılar peşinden geliyordu. Öyle ki, artık bugünü yaşayamıyordu. ’’Durduramıyorum’’ demişti bir gün arkadaşına, her şey akıyor, tüm yaşanmışlıklar birdenbire önüme yığılıyor. Geçmişin uğultusu hep peşimde, sanki bir hayat bir a’na sıkışıyor, her şey sanki biraz önce olmuş gibi canlanıyor, bütün konuşmalar, ayrıntılar gün yüzüne çıkıyor, daha da ayrıntılı hale geliyor, yaşarken bile fark edemediğim kimi karanlıklar aydınlanıyor.
Hep böyleydi;sanki hiç durmayacak bir trende geriye doğru tün yaşanmışlıklara doğru yol alıyordu. Yönü bitişe değil başlangıca doğruydu. Hiçbir şey burada bitmeyecek, tam da buradan başlayacaktı. Şimdi bavulunu alsa, yürümeye başlasa tüm yaşanmışlıklara bir bir değebilir, başladığı yere dönebilirdi.
Uzun yolculuklara çıkmak istiyordu, bütün anılarını yanına alıp, dönüşü olmayan yolculuklara, çocukluğunu aramaya, oraya, başı tren camına dayalı, ağaçlara, derelere, karlı dağlara, bitmek bilmeyen bozkıra baka baka, hiç durmayan istasyonsuz bir trende, uzun yolculuklara çıkmak istiyordu. Güneşlere, uçsuz bucaksız denizlere, uğultulu ormanlara gitmek istiyordu.
Biliyordu yağmurlu bir gün, bahçeye girecek, havuzu geçecek, söğütlerin, çamların, çınarların yanından geçip onu alacak ve hayata katacaktı.Bu yüzden her sabah özenle giyiniyor, saçlarını tarıyor, bavulunu hazırlayıp bekliyordu.
Bazen olmadık bir zamanda, mesela gazeteye dalmışken, televizyon seyrederken kulağına yağmur sesleri geliyor, hemen yerinden fırlayıp pencereye koşuyor, o an pencere camından süzülen yağmur damlacıkları arasından cenneti görüyor, bu kez diyor, bu kez gelecek, bavulu hazır mı, hazırlaması vakit alır mı kaygısına düşüyor, içinde kalbine doğru bir yaşam iksirinin aktığını hissediyor, diriliyor, sevinç göz yaşları içinde baktığı her şey güzelleşiyordu. Ama yıllardır hiçbir yağmurda gelen olmamıştı. O ise inancını hiç kaybetmemişti. Burada ölmemeliydi, bu yağmurla birlikte hayata kavuşmalıydı.
YORUMLAR
Bizim evin yanında huzur evi.
Burada ilk okul öğretmenim ve eşi kaldı vefat etti.
Sonra çocukluğum ve genç kızlığımın komşusu Ayşe teyze.
Ben eve girerken eve bakarım. Kimi pencerede kimi balkonda.. onları görürüm..
İçimden geçer, kimbilir bu kişiler benim evime girişime özenle bakıyorlardır diye.
Bize de bakan olmayınca burada kalacağız galiba..
Tebrikler Çetin bey
bu konuda güzel bir anlatım..
Selamlar saygılar..