- 268 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ BÖLÜM- 10
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ
BÖLÜM- 10
Büşra hiç vakit kaybetmeden, Savcılığı aradı. Savcı okuldan bir arkadaşıydı. Hatır sormalardan sonra, telefon dökümlerini alabilmesi için Savcıdan alması gereken belge elindeydi. Hemen bir kopyasını bilgisayardan Telefon idaresine gönderdi. Gerekli işlem yapıldıktan sonra, konuşmaların dökümü bilgisayardan akmaya başladı. Osman olay gecesi cinayetleri işledikten sonra, Remziye isimli bir kadınla, görüşmüştü. Kendi kendine sordu bu kilit isim kimdi? Ve nerede yaşıyordu? Aslına bakılırsa yaşadığı yer büyük bir ihtimalle suç mahalline yakın bir yer olmalı. Heval’le Hansa’yı yanına çağırdı. Belki arkadaşları ile çıkar bir yol bulabilirdi. Tam konuşmaya başlıyordu ki, Asayişin kapısı açıldı ve Tarık Ahmet’le Civciv içeri girdi. İçinden artık Tarık Ahmet’ten sıkılmaya başladığını düşündü. Adam doğru odasına geliyordu. Kapıdan başını uzatarak,
‘’ Amirim aranıza katılmamda bir mahzur var mı?’’
‘’ Gelme desen geri dönecek misin Tarık Ahmet?’’
‘’ Yoo hayır Amirim, yine içeri gireceğim, şimdi girdiğim gibi.’’
‘’ Heval, Hansa daha sonra konuşuruz.’’
‘’ Baş komiserlerim kalsın Amirim. Anlatacaklarım onları da ilgilendiriyor.’’
Heval ile Hansa bir an duraklayınca, Büşra,
‘’ Amirimizi dinleyin kızlar.’’ Tarık Ahmet,
‘’ sende içeri gir İlayda, bulduklarımızı Büşra Amire uzatıver.’’
Büşra, İlayda’nın uzattığı kâğıttaki isimlere ilgisizce baktıktan sonra,
‘’ Söyle bakalım Tarık Ahmet, bu isimler ne ifade ediyor?’’
‘’ Anlatayım Amirim, en üstteki isim Remziye, Olay gecesi Osman’ın telefonda konuştuğu kadın.’’
Duydukları karşısında Büşra birden dikkat kesilerek, Tarık Ahmet’e bakmaya başladı. Tarık Ahmet devam etti,
‘’ Alttaki dört isimden Muammer, Remziye’nin kocası. Diğer üçü de Muammer’in oyun arkadaşları. Osman’ın hedefi Remziye’nin kocası. Diğerlerinin şanssızlığı Muammer’le beraber olmalarıydı. Remziye kocasının ihalesini Osman’a verdi. Olay bundan ibaret. Gerisi size kalmış bir şey. Sakın benden Osman’ı yakalamamı isteme.’’
‘’Eğer bu anlattıkların doğruysa dile benden ne dilersen?’’
‘’ Amirim dilemeyi falan boş verelim. Bir an evvel Remziye’yi yakalayın. Yoksa kuş kafesten kaçabilir?’’
2
Osman, Remziye’nin kolunu yakalayıp bütün gücüyle sıktı. Remziye can acısıyla,
‘’ Ne yapıyorsun Osman, canımı yaktın.’’
‘’ Bırak şimdi onu bunu toplamayı, yanına bir valiz al yeter. Gideceğin yerde hepsi fazlası ile var. Sena, sende en önemli şeylerini yanına al hemen çıkıyoruz.’’
‘’ Neden böyle apar topar çıkıyoruz kaçar gibi?’’
‘’ Bak Remziye, sen deşifre oldun. Eğer seni ele geçirirlerse, beni de bulurlar. Yakalanmaya hiç niyetim yok. Hadi binin arabaya.’’
‘’ Biz gideceğimiz yerde yalnız mı kalacağız? Sende kalmayacak mısın?’’
‘’ kalmamı ister misin? Sizi rahatsız etmeyeyim.’’
‘’ Söylediğimi bir düşün?’’
Beş dakika sonra yola çıktılar, Osman yolda bir engelle karşılaşmamak için bütün kurallara uyarak arabayı kullanıyordu. Aksaray’dan Unkapanı’na doğru devam etti. Levent’e geldiğinde, neredeyse yola çıkalı bir saatten fazla olmuştu. Büyükdere’ye inmeden Hacı Osman yokuşunun bitiminden sola döndükten sonra, on dakika kadar gittiler yolun sağında , bahçesi çok güzel olan bir evin önünde durdu.
‘’ Geldik inin arabadan, şimdilik yeni eviniz burası. Bir müddet burada kalacaksınız.’’ Sena,
‘’ Benim okulum ne olacak?’’
‘’ Okullar kapalı değil mi Sena? İdareten buradasınız. İçerde en az bir haftalık erzak var. Eksik olan bir şey varsa beni ararsınız getiririm.’’
Cebinden bir miktar para çıkartıp Remziye’ye verdi. Biraz düşündükten sonra, bir miktarda Sena’ya uzatarak,
‘’ Sena buda sana kızım bakarsın bir ihtiyacın olabilir?’’
‘’ Teşekkür ederim efendim.’’
Osman arabasıyla gözden kaybolduktan sonra, Sena,
‘’ Bu ne şimdi anne, bu adam kim? Neden bizi buraya getirdi? Biz kimden kaçıyoruz?’’
‘’ Uzun hikâye kızım, hele bir yerleşelim anlatacağım.’’
3
Verilen adrese giden Asayiş şube ekibi, boş bir evle karşılaştı. Evi didik, didik aramalarına rağmen, elle tutulur bir şey bulamadılar. Heval, elbise dolabının kapılarını açtıktan sonra düşünmeye başladı. Bu arada Hansa yanına geldi.
‘’ Gel Hansa, elbise dolabında sana tuhaf gelen bir şey görüyor musun?’’
‘’ Görüyorum Heval.’’
‘’ Senin görüp te, benim göremediğim şey ne?’’
‘’ Bak bazı elbise askıları boş, bazıları da yere düşmüş. Dolabı tamamen boşaltmaya fırsat bulamamışlar. Çekmecelere bakalım.’’ Heval,
‘’ Bu çekmece bomboş. Bunlarda genellikle iç çamaşırları Sutyen, külot, çorap falan.’’
‘’ Bu çekmece de boş.’’
‘’ Apar topar çıktıkları belli oluyor arkadaşım burada yapacak başka bir şey kalmadı.’’
Evden en son Serra çıktı kapıyı kapatırken içeriye bir kere daha göz attı. Birden gözüne buruşturulup yere atılmış bir kâğıt parçası çarptı. Üşenmeden geri dönüp buruşuk kâğıdı alıp açarak okumaya çalıştı.
‘’ Yalvarırım kurtarın bizi Büyükdere, Sena.’’ Yerinden fırlayıp bahçeye çıktı ve
‘’ Arkadaşlar, durun buldum, buldum.’’
Heval ekip otosundan inip Serra’nın yanına gelerek, elindeki kâğıdı aldı ve yazılan notu okudu. Serra’ya sarıldıktan sonra,
‘’ Sağ ol arkadaşım, Asayişe elimiz boş dönmüyoruz.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.