- 308 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÜMİTSİZLİK
Yazan: M. Sabri HABERVEREN
Zaman, zaman sıkılırız hayattan… Bıkarız her şeyden… Ümitsizliğe düşeriz. Ya da başka bir deyişle vücudumuz hayata inat, durmadan stres üretmeye başlar. Hayattan, yaşadıklarımızdan, yediklerimizden içtiklerimizden zevk almamaya başlarız. Her zaman eğlendiğimiz yerler, beraber dolaştığımız arkadaşlarımız bile bizi teselli etmez. Ne yaparsak yapalım hep bir şeyimizi kaybetmiş gibi aranır dururuz. Belli bir şey aramadığımız, ne aradığımızı bilmediğimiz için; her ne yaparsak yapalım sıkılırız. Sıkıldıkça kahrederiz kendimize… Bazen da işlerimiz yolunda gitmez. Düşündüklerimiz olmaz. Hayatımız gözümüzde kararmaya başlar.
Böyle çok sıkıntılı anlarınızda moralinizin yerine gelmesi, yaşadığınız hiçbir sıkıntının aslında çok önemli olmadığını, aldığımız nefesin her şeyden önemli olduğunu, hayatın çok güzel olduğunu, iflas etmiş olsanız dahi, yaşamanın önemli olduğunu sezmek ister misiniz? Cevabınızın evet olduğunu duyar gibiyim. Peki sizi fazla meraklandırmadan bu durumumuzu aşmak için ne yapacağınızı söyleyeyim sizlere…
Çoğu zaman önünden geçtiğiniz ama farkına bile varmadığınız bir yere gitmeniz gerek. Söylediğim yer mezarlık. Evet, bir mezarlığa gideceksiniz bunaldığınız zamanlarda. Mezarlıkta 15-20 dakika oturmanız yeterli. Başınızı kaldırın bakın çevrenize. Bir zamanlar sizi gibi, koşup oynayan, çalışan, meslek sahibi, kariyer sahibi nice insan; şimdi nasılda sessizce günün doğuşunu, batışını, çınarların, servilerin, salınışını izliyor yattıkları yerlerde… Onların artık hiçbir sıkıntıları yok. Para kazanmak mecburiyetleri yok. Kendilerini kabullendirme kaygıları yok. Aşık olmak, sevmek gibi bir dertleri yok. Yiyecek, içecek temin etmek gibi bir meşgaleleri yok. Filanca şehrin, falan eşrafından falan kişiler, şimdi ebedi istirahatlarını yapıyorlar yattıkları yerlerde… Mezar taşlarına ilişecektir gözünüz, ki görmemenize imkan yok. Nice hayat hikayesi okuyacaksınız orada çevrenizde bulunan taşlarda… Orada yatan yüzlerce binlerce eşrafın, kariyer sahibi, çoluk çocuk sahibi, insanların hiçbir kaygısı, tasası, derdi hüznü yok.
Ebediyete kadar hiçbir sıkıntıları, kıskançlıkları, üzüntüleri, para kazanma dertleri de olmayacak…
Bakın rutubetli mezarında yatanlara, Bakın nasılda sessizler. Nasıl da duanıza, ziyaretinize ve himmete muhtaçlar. Nasılda annelerinden, babalarından, kardeşlerinden ve sevdiklerinden ayrılar. Birçoğu da oldukça varsılmış… Neye yaradı paraları? Tamahkar ve kırıcı olup, insanları üzmeyin. Böbürlenen, mevki, makam para sahibi nice insan bakın şimdi, nasıl ayaklarınızın altında yatıyor? Burası son durak… Burada üzüntü, sıkıntı, kazanma, kandırma yok. Gözlerinizin nemlendiğini görür gibi oluyorum… Dünyadaki sıkıntılarımız çok mu önemli buradan? Yani ölümden. Aldığınız nefesin, yaşadığınız hayatın kıymetini bilin. Yaşıyorsunuz ya. Sıkılmayı üzülmeyi bırakın. İz bırakabilmek, iyi insan ve iyi kul, olabilmek için neler yapmanız gerek düşünün.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.