Bencil kimse devamlı kendi çıkarını düşündüğü için başkalarını düşünmeye ayıracak vakti yoktur.
Parlain m
Parlain m
@parlain-m

Gözyaşı

21 Aralık 2020 Pazartesi
Yorum

Gözyaşı

10

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

1215

Okunma

Okuduğunuz yazı 21.12.2020 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Gözyaşı

"Telefunumu bırakayim de, tükkanınıza gelip gidip durmiyim, ürün gelince siz beni arayın, en iyisi bu, di miii ama?"

Uzun, sarı saçlarını siyahın yağmalamaya giriştiği, parfüm kokusunun kesifliği sonucu neredeyse koku alma duyumu kaybedecek gibi olduğum bu afet-i devran hanımefendi doğrusu bulunduğumuz hafta içinde ikinci kez gelmiş bulunuyordu. İlkinde, sigara almak için dükkandan çıkarken Kamil’e birkaç hususu tembih ettiğim konuşmanın hemen üzerine geldiğini hatırlıyorum. Yanında babacan tavırlı, kahve çekirdeği renginde takım elbisesi, aynı renge boyadığı bıyık, saçlarıyla anımsadığım yaşlıca bir beyefendi vardı. O gün, onlara iyi günler dileyerek dışarı çıkmıştım. Şimdiyse, yapmacık serzenişini üzerime boca ederken kocaman gözlerini üzerime dikmiş olan bu kadına bir şeyler söylemek için ağzımı açamadan çalan telefonuna cevap verdi ve insanın içinde yapay bir üşüme getiren üslubunun devamını getirdi. Ardından da konuşarak öylece çıkıp gitti. Neredeyse Kamil’in duyacağı biçimde iç sesim olan , "çok şükür gitti" cümlemi dışarı aksettirecek oldum da hemen kendimi toparladım. Zira, okuldan terk olup, haytalığının tedavisi için babası tarafından dükkanıma yazdırılmış olan Kamil, sahte sarışın afetin kapıdan çıktığı anları belleğinin en ilkel kısımlarına eklemekle meşguldü.

Biraz da Kamil’i dürtüsel halinden sarsarak uyandırmak maksatlı;

"Satın alan olmasa bile şu "tereddütlü gözyaşı" kutularını getir bakalım, sonra da deponun numarasını çevir, ne zaman gelecekmiş öğrenelim," sözümü duraksamadan, bir miktar emir tonunda söyledim.

Biraz önce anlattığım mantıksız gibi görünen sahnenin örüntüsü, ilkin, o elim ve gizemli olay ile başladı. İki yıl kadar önce, aniden tüm kıtalarda, devletlerde, el değmiş, değmemiş, ayak basılmış basılmamış, her toprağı, ağacı, nebatının, yağmurunun, güneşinin altında, üstünde, içinde dört dönen, nefes alan genci, yaşlısı tüm gezegenin nesneden gayrı aklına kefil tüm canlılarının gözyaşları akmamaya başladı. Evet, evet, gözyaşı denen olgu yok oldu ve kimsecikler ağlayamaz hale geldi.. Bebeler gönlünce nazlanamadı. Cenazeler kuru ağıtlara gark oldu. Sevgililer ayrılırken şöyle acılarını göğüslerini gere gere ilan edemediler. Şairlerse işte onlar, ilginç bir biçimde bu yoksunlukla maddi dünyaya ilgi duymaya başladılar. Bunu da kendini olumsuzlayarak benliğe ulaşma olarak açıklasalar da şaka maka zengin oldu hepsi. Her neyse.

Elbette bilim insanları her zaman olduğu gibi insan neslini en konforlu koşullara koşum atı gibi sürmekle mükelleftiler. Güçlü devletlerin bütçeleri ayrıldı ve çalışmalar derhal başladı. Çok geçmeden gözlere damlatmak suretiyle en az iki dakika şarıl şarıl yanaklara süzülen yaşları sağlayan bir göz damlası icat edildi. Denek çalışmaları derken onay çıkar çıkmaz ülkelerin tamamı sıraya girmekte gecikmedi. Yalnız, göz damlasının etken maddesi mavi topaç gezegenimizde oldukça kısıtlıydı. Bu nedenle doğal maddenin replikası yapıldı yapılmasına da o da yalnızca gözleri dolu dolu yapıyordu. Bir ismi de oldu nurtopu gibi; TEREDDÜTLÜ GÖZYAŞI. Dalga mı geçiyorlar bizle ne?

Kim derdi onu bu kadar özleyeceğimi?
Ah gözyaşım, közyaşım, nereye gittin bi habersizim nicedir ve sanki acılarım kimlik kazanıp dertop olmuş da bu yoğunlaşma ruhuma açtığı sayısız yarayla gücümü yenilenmemek üzere canımın içindeki bir yere bağışlıyor. Şimdi içimdeki yangının sessiz seyircisi oldum. Oysa olsaydın, saatlerce günlerce ağlayabilirdim.

Hoşçakal demek düştü bana sonsuza dek, sonsuzdan sonra belki karşılarız.

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gözyaşı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gözyaşı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gözyaşı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
 Enûma Eliš
Enûma Eliš, @enmaeli
22.12.2020 22:03:41

Bu yazı beni neden bu kadar üzdü ki… Dış dünyanın ve maddenin iç dünyaya, yalınlığa ve doğallığa karşı üstünlüğünü okumak her zaman içimi acıtır. Düşünmek, gülmek, ağlamak, sıcaklık, soğukluk, yalınlık; elimizde, yüzümüzde, yüreğimizde hissettiğimiz onca duygudan azar azar uzaklaşıyor muyuz?

Biz özümüzden uzaklaştıkça, kendimiz kendi göz önümüzden çekilince; ağlamak gibi bize bağışlanmış bir güzelliğin de tereddüdüne mi düşüyoruz böyle.

Doğru hayat koşullarımız, konforumuz günden güne daha da daha da daha da iyileşip duruyor. Yakında evlerimizden çıkmadan her şeyi siparişler ederek nefes almamızı dahi istemeyen bir dünyaya dönüşüvereceğiz. Nerde kaldı o doğallığımız, ruhun en derin dünyası nerde kaldı, yakındır en yalın hayvânî, ilkel hislerimizde yok olur gider... Biz nelerden uzaklaştırılıyoruz böyle.

Gözümüzü sahte bir sarışınlıkla boyayıp duruyorlar. Evriliyoruz en ilkel hâlimizden en yapay hâle doğru…

Gözümüzün nuru gözyaşımızı da yakındır kaybedeceğiz. Hissizlik hâkim olacak; en his insani şairler ve dahi.

Güne gelen yazınızın haklı başarısını tebrik ederim.
Saygı ve sevgi ve selamlarımla.




Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
22.12.2020 20:52:27
Tebrik ederim güne eşlik eden kaleminizi.

Selam ve saygılarımla
perisultan
perisultan, @perisultan
22.12.2020 20:39:45
kaleme sağlık güzel bir üslup hayatın içinden espiriler tereyağından kıl çeker gibi alıp yazıya nakş etmişsiniz. hayatta nelere tanık olmuyoruz ki.
Mehmet Burhan AKIN
Mehmet Burhan AKIN, @mehmet-burhan-akin
22.12.2020 16:43:55

Edebi cümlelerle yazılmış kusursuz bir metin... insan betimlemeleri; akıcı bir dil ve usandırmayan bir üslupla gergefin üzerine işlenen dantel misali nakşedilmiş bir eser okudum. Ayrıca bilgi birikimi olan usta bir kalem tanımış oldum.

"...........yapmacık serzenişini üzerime boca ederken kocaman gözlerini üzerime dikmiş ...."

İnsan vardır bildiğim;

Durduğu kişi karşısında konuşurken ağzını gevreten, esnetenlerden, kaşını gözünü oynatan ve yüzünü halden hale sokanların davranışlarından asla hoşlanmam. Sözde; bu konuşma tarzıyla kendilerini farklı gösterme gayretine girerler.

Onlardan uzak durmak en iyisidir deyip oradan uzaklaşıyorum. Kimi kalemler de bu tip insanlara tıpa tıp benzerler. Edebi tarzdan uzaktır yazıları.

Kaleminizi tebrik ederim, Saygılarımla Efendim.


Aygün Deniz
Aygün Deniz, @aygun-deniz
22.12.2020 15:02:21
Kutlarım günün seçkisini. Saygılar.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
22.12.2020 12:09:06
Doğal olanı yaşamak hiç te kolay değil. an be an imtihan gerektirir.
Acıma, merhamet gibi duyguların sınırını tayin edip ona göre davranmak müşkil...
Ve pek çok hissiyatımızın da öyle...
Zorluk şeklen değil...
Dahilen...
O yüzden İslami bir kaide: Ameller niyyetlere göre...
Okunası yazardan okunası dört başı mamur bir yazıydı...
Çok saygımla.

Rû //
Rû //, @r --
22.12.2020 11:32:21

insanlar arasında doğrudan iletişimin azalması ve içsel değil maddi zenginleşmenin revaçta olması sonucu bir çeşit aleksitimik  (duygu sağırlığı ya da körlüğü) oluşması durumunda ihtiyaç hasıl olabilir tereddütsüz gözyaşı damlalarına...

duygusal hayatları kısır, insan ilişkileri zayıflamış, toplum içinde yükselen bir dumanı gördüğünde bananecilikler,aile içinde eşinden her akşam dayak yiyen bir kadının önce bağırıp çağırıp karşı koyarak tepki vermesi daha çok baskı altında kaldığında öğrendiği çaresizlikle  olağan bir durummuş gibi kabullenmesi artık dayak saatine alışması örnekler o kadar çoğaltılabilir ki...

bir gün  ders saatimizin boş olduğu bir vakitte okulun kütüphanesinden kitap seçip bir metin okudum gözlerim dolu dolu oldu..öğretmen arkadaşım sordu "hayırdır ebru ne bu hüzün".. o metni ona da okudum.. aynen şöyle yazıyordu

."şimdi benim sevmeye kıyamadığım bebeğimin etini toprak altında kurtlar böcekler yiyecek öyle mi?.

arkadaşımın hiçbir şey hissetmeyip "ee nolmuş ki" demesi...

sonuç olarak duygularımızı vicdanımızı kaybediyoruz. her şeye kör ve sağırız duyarsızız. bunları yazarken bile üzülüyorum.

güne gelen yazınızdan herkes farklı çıkarımlar yapabilir.. benim ilk izlenimim ise bu yönde...

tebrik ediyorum kaleminizi...
selamlarımla. ..
MÜSLÜM BAYRAM
MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
22.12.2020 09:49:21
Zira, okuldan terk olup, haytalığının tedavisi için babası tarafından dükkanıma yazdırılmış olan Kamil, sahte sarışın afetin kapıdan çıktığı anları belleğinin en ilkel kısımlarına eklemekle meşguldü.


Uzun, sarı saçlarını siyahın yağmalamaya giriştiği, parfüm kokusunun kesifliği sonucu neredeyse koku alma duyumu kaybedecek gibi olduğum bu afet-i devran hanımefendi

BENCE BU KAMİL SİZ OLMAYASINIZ;))))))))))
NİCE SAYGILARIMLA

muslumbayram tarafından 22.12.2020 11:43:21 zamanında düzenlenmiştir.
Özer YILMAZ1
Özer YILMAZ1, @ozer-yilmaz1
22.12.2020 03:15:44
Kaleminize sağlık, tasvirler mükemmel,.
İsabella
İsabella, @isabella342
22.12.2020 00:07:33
Şuan algılayamadım yazıyı, sorunun bende olduğunu düşünüp yarın yeniden okumaya karar verdim.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.