- 342 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATA YENİ ŞARKILAR LAZIM
İkinci Dünya Savaşı dönemi filmleri hep çok etkiler bizi. Gözlerimiz dolar, toplama kamplarını izlerken. Fransız Devrimi’nden kalan milliyetçi duygularla evlatlarını askere gönderen sıradan insanlar, cepheden gelecek bir haberi beklerler her gün aynı heyecanla, postacıdan. Radyolarda onuru acıya galip getiren marşlar. Hem Nazi subaylarını hem de müttefik güçlerin askerlerini ağlatan, savaşı es geçmiş bir aşk şarkısı ’’Lili Marleen’’, gece kulüplerinde. Dümdüz olmuş kentler ve milyonlarca masum insanın katlinden sonra kocaman bir toz bulutu iniyor, siniyor dünya üzerine...Kim kimin yüzüne bakacak artık derken, pislikler halının altına süpürülüyor. Bir de zaman denen merhem var ya elimizde. Yaralar kabuk bağlıyor, hayat devam ediyor.
Çok geçmeden yeniden hazırlanıyor askerler; gemilerle, uçaklarla taşınıyorlar Vietnam’a. İki dünya savaşının, milyonlarca ölünün ardından miiliyetçi duyguları bir yana bırakan insanlar topyekün ’’savaşın’’ın kendisine karşı çıkıyorlar. Artıl ne marşlar çalıyor radyolarda, ne de asker aşklarını anlatan şarkılar. Bu kez albümleri dünyanın dört bir yanındaki Amerikan üslerinde yasaklanan Joan Baez’dir şarkı söyleyen. Ya da’’asker olmak istemiyorum anne, ölmek istemiyorum’’diyen John Lennon’dır ortalığı huzursuz eden. Janis Joplin, Bob Dylan engellenen konserlerde, savaş karşıtı gösterilerde insan kimliklerinin altını çiziyorlardı ısrarla...
Vietnam Savaşı’nın ardından, enflasyon ve işşizliğin rahatsız edici yüzdelere ulaştığı Amerika Birleşik Devletleri’nin , bir an önce kendini toparlama yoluna gitti. Bu dünyayla ilgilenen halkın, bu dünyada olanlara, yönetimlerin yaptıklarına karşı söz söyleme hakkı vardır demokratik ülkelerde. Ama olmaması tercih ediliyordu. Bunun dersi alınmıştı Vietnam’da: Öyleyse sokaktaki vatandaşı yönetime aleyhtar olabilecek bir gündemin dışında tutmak gerekiyordu. Uyuşyurucu her zaman eroin ile eşanlamlı düşünülmemeli. Hollywood gerçek ninnilerini söylemeye başlamıştı. Gözler uzaya çevrildi. Yıldız Savaşları, Uzay Yolu, ET ve pek çokları...Uzaydaki hayat, uzaydaki savaşlar, uzaydaki düşmanlar. Bilinmeyen dünyanın bilinmeyen güçleri arasındaki savaşları, ellerinde patlamış mısır ve colayla izleyen mutlu insanlar...
Savaşa girmeden savaş filmleri izleyip, sabahleyin güvenli ve sıradan yaşamlarını sürdüren insanların ve yeni şarkıların kendilerine yeni konular bulması, kendine dönmesi kaçınılmazdı. Kendisiyle aynı gördüğü şarkıcıları bir yana bırakıp, giderek ulaşamayacağı idol şarkıcıların peşine düştü insanlar, filmlerle dayatılan ideal yaşamların peşine düştüğü gibi. Madonna, Michael Jackson smyledikleri şarkılardan çok, yaşantıları, giyimleri, tarzlarıyla bir ürün gibi pazarlandı tüketim hastalığına tutulmuş insanlara. Artık herkes kendi şarkısını söylüyordu.
90’lara girerken soğuk savaş sona erdi. Dengeler iyice değişti. Dünyanın pek çok yerinde, sadece o ülkenin gündemini ilgilendiren küçük küçük savaşlar sardı dünyayı. Ve aynı zamanda tüm dünya sinema salonlarını ele geçirdi. Holywood, kurgu yaşamları, kurgu düşmanları, kurgu savaşları pazarlayarak. Avrupa sinemasından başlayarak, tüm dünya sinemasının sesi soluğu kesildi. Öte yandan medyanın sahip olduğu ileri teknoloji ile ’’filmleştirilen’’ çatışma görüntüleri, gazeteleri dolduran boy boy fotoğraflarla karşımıza çıkan iç savaş heberlerini izlerken gerçekle kurguyu ayırt edemedik çoğunluk ve bir zaman sonra buna aldırmadık bile.
60’larda ve 70’lerde tüm dünya gençliği Sting, Joan Baez ve Lennon’un şarkılarını hep bir ağızdan söylüyordu.Oysa artık kimsenin söylemek istediği bir şarkı yoktu. İnancını yitiren bir dünya ne için şarkı söyleyecekti ki? Dolayısıyla tek tük de olsa yapılan çıkışlar yeterli olmadı;örneğin Joan Baez’in Saaray Bosna’ya düzenlediği turne dışında kadın şarkıcılardan nerdeyse hiç ses çıkmadı tüm bu yıllar boyunca.
Şimdi hayata yeni şarkılar lazım. Ancak kurnaz medya, kulelerin yıkılışı, Taliban ve terörist kampları haberlerini bile aksiyon filmlerinden destekli görüntülerle kolajlar ve aksiyonda-şiddete bu görüntüleri hiç aratmayacak, dokuz canlı kahramanları olan ABD yapmı filmleri haber sonrasında yayınlarken, gerçekte yaşananlara gerçek bir duyarlılık gösterilebilir mi, yeni şarkılar yazılabilir mi? Yanıtım hayır. Ama nasıl olsa kahramanları ABD ve Afganistabn olan bilgşisayar oyunlarında düşmanları istediğimiz gibi alt edip, John Lennon, Janis Joplin ve Joan Baez şarkılarını dinleyerek vicdanlarımızı rahatlatıyoruz.
Sadece aşk şarkılarının yazılıp söylendiği kadar güzel bir dünyada yaşasaydık keşke...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.