- 575 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kıssadan hisse
Kıssadan hisse
Cümleleri bire bir olduğu gibi aktaramayabilirim. Yıllar önce şöyle bir hikâye okumuştum. Bilim ve teknolojinin geniş bir uygulama alanı bulamadığı bir devri betimleyen bir anlatımdı bu.
Komşu ülkelerden birinden, bir paket içinde padişahımıza hediye gelir.
El bombası olacak değil ya, lokum, fındık, fıstıktır düşüncesiyle açarlar paketi.
Aaa o da ne? Kocaman kutudan çıka çıka incecik bir bakır teli çıkar.
Önce bir anlam veremezler duruma.
Kimi kahkaha atar, kimi tebessüm eder, kimi kızar.
Bir derviş var ki, bilim ve felsefeye yatkındır. O ise, bu pakete nasıl bir cevap verelim diye düşüncelere dalar.
Padişah kutunun başındaki heyete sorar:
"Sizce bu ne anlama geliyor, buna nasıl cevap vermeli" der.
Çoğu saçma sapan, kindar ve ukela cevaplar verir.
Bilime yatkın dervişe sıra gelince:
"Hünkarım kutuyu bana emanet ediniz.
Bana on beş gün müsade ediniz. Nasıl cevap vereceğimizi, uygulamalı olarak göstereceğim" der.
Dervişin yüzüne anlamsız mimiklerle bakan padişah; "al kutu senin olsun, ne yapacaksan yap, kılla telle uğraşacak vaktim yok" der.
Kutuyu alan derviş. Kütüphanesine ve atölyesine kapanır, düşünür, yorum yapar ve karar verir. İnce bakır tel üreterek şov yapan komşu ülkeye şaşkına çevirecek bir şey yapmak niyetindedir.
"Tamam buldum" der ve atölyesine kapanır.
Bazı kimyasal madde ve mekanik aletler kullanarak, bakır teli, boydan boya içinden delmeyi başarır. Bu aslında, anlayan için yeni bir rekordur. Durumu padişaha iletirler.
Padişah tebessüm eder fakat, gündeminde böyle bir şey olmadığından içinden şöyle düşünür "altı üstü bir bakır tel, içinde delik olsa ne olur, olmasa ne olur"
Kutuyu paket yapıp, diğer hediyeleri de ekleyerek bir elçiyle geldiği ülkeye gönderirler. Kutuyu merakla açan ustalar.
Kendi gönderdikleri teli görünce, önce bunu bir hakaret gibi algılarlar.
Diğer kişi teli eline alınca, şaşkınlıkla gözleri fal taşı gibi açılır. "Bu olamaz" der.
"Teli delmeyi kim başarmışsa, bizi teknikte geçtiğinin kanıtı bu" diye yorumlar.
Bu hayranlık algısı ülkemize ulaşır.
Vezir de padişahın huzuruna çıkarak:
"Padişahım, bizim dervişte iş var, yaptığı üretim komşuda şaşkınlık yaratmış.
Onu teşvik için ödüllendirmenizi öneriyorum" der.
Padişah düşünme gereği bile duymadan,
"Becerisinden dolayı yüz altın verin, boş işlerle uğraştığından dolayı da yüz sopa atın" der. Ferman aynen uygulanır.
Günümüzde boş işlerle uğraştığından dolayı yüz sopa atılacak insan çoktur.
Fakat geleceğe odaklanan, anlık ve bireysel menfaati düşünmeyen derviş, yüz sopa değil de bin altınla ödüllendirilseydi, belki bugün biz füze, uydu, jet, uçak, nükleer teknoloji satan, çağa meydan okuyan ülkelerden biri olacaktık.
Samsun, 19.12.2020
Ali Rıza Malkoç