- 790 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
SARAY ve HALK
Nedir efendim bu saray ile alıp veremediğim/niz?
Onun kocası ona Saray aldı, benim ki kıyıda köşede bir daire.
Onun oğlu kızı, Avrupa, Amerika’da okudu, bizimki de mahalle okulunda
Sarayda şu yemek pişti, yendi, bizim evde bu
O’nun şu kadar koruması var, benim niye yok
Sahte diploma sahibi, bizim ki gerçek
O bu kadar maaş alıyor, ben şu kadarcık
Bunları ben söylemiyorum, halkın avam kısmını kışkırtan, cahilliğinden ve bilgisizliğinden yararlanan kirli emellerine alet edenler... Onlar biliyorlar kendilerini.
Beyefendiler, hanımefendiler!
Başkalarının ne yediği, ne giydiği, ne içtiği değil, önce kendi kapımızın önünü temizlemeli. Nefsimizi susturmayı öğrenmeli.
Bırakın bu yarışı.
Bu ehemmiyetsiz, rekabet hissiyatını terk edip, ihlası bulalım, her nerede kaybettiysek.
Rekabet istiyorsak eğer, hayırlı işlerde, Allah’ın emirlerinde yarışalım.
Buna düpedüz kıskançlık, hasetlik denir. Kıskançlık mikrobu sarmış kalbin çeperini. Bu da çok çok tehlikeli bir hastalıktır."İnsanın bir eli bir elini kıskanmaz ve gözü kulağına haset etmez ve kalbi aklına rekabet etmez"
Çevirin kum saatini...
Birbirimize karşı rekabet değil, meziyetleri ile iftihar edelim, bu hepimizin vicdani görevidir.
Amcamoğlu TSK’dan üstün hizmet belgesi aldı, gurur, onur duydum.
Sırrı Amcam, devletin bir projesi için davet edilmiş gurur, onur duydum.
Köyümün insanlarından Şoför İsmail Abi’nin kızı Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış, gurur, onur duydum.
Yoksulluk sorun olmaktan çıktı. Aksini savunanlar, evlerinde, mahallerinde çöp kutularına attıklarına bir baksınlar, müslüman israf yapar mı sorgulasınlar nefislerini. Sıfır atık önemli.
Devletimin ürettiği, üreteceği "YERLİ ve MİLLİ" projeleri ile gurur ve onur duyuyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kılınan cuma namazıyla 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde Kur’an-ı Kerim okudu. GURUR VE ONUR DUYDUM.
Dünya’da en büyük iki ekonomiden biri Çin, Diğeri Canım Türkiyem olacak İnşa’Allah. Gurur duymamak, onur duymamak mümkün mü?
Canım kızım,
Halkın bilgili, bilgin kısmı olarak bizim görev, vazifemiz, İslâm’a hizmet eden, Allah yolunda ve izinde olan Ülkemiz ile gurur ve onur duymaktır. Allah bu yolda cümlemizi sabit kılsın İnşa’Allah. Amin ecmain.
Lütfiye Çanacık
YORUMLAR
Saraylarda ne olur? Kula kulluk... Osmanlı hanedanının bir zamanlar neden sürgün yediğine üzülürdüm, neden derdim İngilizler kendi kraliçelerini sürmüşler mi demokrasiye geçseler bile. Neden bizler Osmanlı Hanedanını sürmüşüz diye içten içe üzülürdüm, gazetelerde osmanlı hanedanının sürgün yaşamları anlatılır kahrolurdum..
Sonra Ak Parti geldi, 2001 veya 2002 de kuruldu, başörtüsü ile geldi, şiir okuduğu için hapis yattı, fikir ve düşünce hürriyetiye islamı savunuyordu, ab kriterleri, kopenang kriterleri falan diyordu, havai fişekler atılıyordu, artık halk ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkacaktı, çünkü halkın çoğunluğu ezilen kesim ve muhafazakardı. Bir bahar yaşandı ülkede alt gelir sahipleri orta gelire yükseldi. Osmanlı coğrafyası ile ilişkiler gelişiyordu vb...Güzel şeylerdi bir muhafazakar için..
Sonra bir şeyler oldu, güç zehirlenmesine uğradı, artık halktan kopuktu ve belki de hep kopuktu, bir çifçiye ananı da al git dediğinde, o çiftçinin terörist olduğu, komünist mominist bir şeyler olduğu algısı yaratıldı, halkın çoğunluğu inandı, mercedeste falan mahsur kaldı dış güçlerin saldırısı olarak düşünüldü, uzun adam dediler avrupa liderleri arasında gayet uzunca boyu vardı, güzel bir pazarlama yaptılar, 28 şubatta devlet dairerinde ve sonrasın başörtüsüne zulüm vardı,ben lise sonlardaydım, matematik öğretmenim bir derse başörtüsünü çıkartıp perukla girmek zorunda kalmıştı, gözünden bir damla yaş akıp yapacak bir şey yok çocuklar, dersimize devam edelim dedi, kimi solcular peygambere arap peygamberi diyor halkın inancını rencide ediyordu, namaz niyaz cami oruç zekat falan kişisel ve toplumsal faydasına bir çok yazılar yazılıyor, muhafazakar tarihçiler osmanlı tarihini durmadan yazıyordu, Yunus Mevlana gibi hoşgörülü bir zihnesahip olan tarihsel kişilerden bolca paylaşım yapılıyor, her tarafta ayet hadis yani din ile saflar sıklaştırılıyordu. Türkçe olimpiyatlarında bir çok ak partili göz yaşları döküyor türklük ve islamiyet konuşmaları yapılıyordu, lakin yine sol cephe veya kemalistler durmuyor cumhuriyet mitingleri yapılıyordu, halkın seçtiklerine göz dağı veriliyor, kimi ak partili siyasetçiler şehit cenazelerinden kovuluyor, kovalanıyordu.
Yollar yapılıyordu, şehirlerde bolca inşaat faaliyeti vardı, dolar yükselmemişti, ekonomi iyi durumdaydı, çankayada namazlı cumhurbaşkanı görmek isteniyor, tsk dan abdullah gülün cb liğinin istenmediğe dair paylaşımlar yapılıyordu, ak partili siyasetçiler hakkında durmadan suikast haberleri çıkıyor, siyasetçilerde biz bu yola kelle koltukta çıktık diye halka müsterih olmalarını söylüyorlardı. Çözüm süreçleri başlıyor, analar ağlamasın deniyor, diyarbakırda mitingler yapılıyor etöoperasyonların devletin bağırsaklarının temizlendiği yazılıp çiziliyor, savcıların arkasında olduğu beyan ediliyor, zırhlı araçlar tahsis ediliyordu.bunun yanında bolca asrı saadet ve orta çağ islam menkıbeleri yazılıyor, din mazlumlarından bahsediliyor, arap savaşları bizimmiş gibi dini yoldan insanlar, inananlar durmadan bir algıya tabii tutuluyordu..
Tüm bunlar siyasi ve sosyal mecrada devam ederken ben de durmadan açık öğretim fakültesinden bölüm okuyordum ikinci üniversite üçüncü diploma gibi.. 2006-2015 döneminde iki bölüm bitirmiştim kamu yönetimi ve sosyolojiyi, bunun yanında edebi sitelerde takılıyor sağcı solcu muhafazakar düşünceli kalemlerin kılavyelerin tartışmalarını okuyor, bir muhafazakar olarak kendi fikirlerimi yazıyordum ki bu fikirler genelde muhafazakar ve türk islam üzerine önceki kuşakların yaptığı özetlerin tekrarı ve kopyası oluyordu. Bunun yanında solcu şair ve yazarların fikirleriyle de tanışarak bolca düşünüyordum kamu yönetimi nasıl olmalı, 1. ve 2. dünya savaşı sonrası kurulan sistemleri demokrasi ve cumhuriyetler, ülkemizin son yüzyıldaki inişli çıkışlı siyasi çekişmeleri, darbelerin neden olduğu abd rus etkisinin nasıl kılcallara sızdığı, askerlerin durmadan siyasete müdahalesinin nasıl durdurulacağı, ab ülkelerinde hiç olmayan olumsuz olayların biz de sıklıkla olması, yasa üstünlüğü ve hukukilik vb gerçekte ne demek olduğu falan fişman.. fakirve muhtaç ailelere bütçenin ne kadarının nasıl dağıtalacağı, para basımının ne demek olduğunu, faizsiz bir ekonominin islami perspektifi, komşularla iyi ilişkiler gibi bir çok konu..
sonra sosyoloji bölümünün etkisiyle bazı görüşlerim değişmeye başladı, beyliklerin ve lordlukların, çadır devletlerininin, halk sınıflarının, dini düşüncelerin eksilerinin, çeşitli dünya kültürlerindeki bazı sosyal yapıların nasıl ortaya çıktığı ve geliştiğinin, avcılık toplayacılıktan son üç bin yıldaki din savaşlarına, tarihsel mücadelelerden imparatorlukların sistemine, insan haklarından, modern yaşam tarzlarına, tek eşlilik ve çok eşlilik konularından, nesillerin yetiştirilmesine , toplumsal dinamiklerin ve halkın nasıl bir çercevede sıkıştırıldığından, erk mücadeleleri, uluslararası kurumların ne iş yaptığından, enerji savaşlarına, gizli cemiyetlerin planlarından ve arkalarındaki ideolojik düşüncelerden, erkek kadın haklarından ve ilişkilerinden çocuk haklarına vb vb
daha da uzatmayayım... özetle...
bir ülke insanının ve atalarımın nasıl aldatıldığı benim de aldatılma yoluna çoktan girdiğimi görmemle ve 15 temmuz sonrasındaki zulümlere, khk zulümlerine, eyt haklarının gasplarına, halkın sadaka ile beslendiğine, madımak vahşetlerinden, cami ve cemevlerindeki imam ve dedelerle halkın korkutularak hizada tutulmalarına,ortaçağdaki osmanlının anadolu türklerine zulümlerine, muhalefet liderlerinin şehit cenazelerinde devlet erkanının bulunduğu yerlerde bile yumruklatıldığına, anadolu gençlerinin şehitlik diyerek nasıl piyon olarak kullanıldıklarına, paralı-dekontlu askerliğin ne demek olduğundan, çürük raporlarına, bir çok devlet kurumunun stratejik olsa bile özele satılmasına,
sonra bir baktım ben dinsiz olmuşum.. islamı reddetmişim,
demek ki neymiş dedim;
cahillerin olaylara bakışı sığ oluyormuş, değerlendirmeleri, analizleri çocukluktan bu yana kulaklarına ve dimağlarına işlene işlene insanlar robotlaştırılıyormuş..
Kusura bakmayın ama cahillik yalnızca okumakla giderilir. Okuyan insanlara zulmedebilirsin, kuran okuyrak ister arapça ister türkçe meali ve tefsirleri insanları alim yapmaya yetmez, sadece din üzerinden geçim sağlamalarına neden olur, önümüze din alimi diye konuların da nasıl büyütüldüklerini inceleyiniz, gerçekten okuyan ve sorgulayan aydın insanların kellerini alabilirsin, yakabilirsin, mahpusa tıkabilirsiniz ama yeniden saraylara, reislere, şeyhlere, mollalara, başkanlara kul ve köle edemezsin...
ülkemizde de ne yapılırsa yapılsın kazanan yine millet olacaktır, nasıl osmanlı hanedanı kendilerini Allah yerine koyup bu millete tepeden baktı ve bir Atatürk ile milletimiz çağ fikirleri ve yönetimleriyle tanıştıysa ihtimal aynısı olacak...
evet 2023 bir kırılma olacak..
2023 de Türk milleti kürdü çerkezi rumu abazazı ülkücüsü koministi sosyalisti liberali sünnisi alevisi dinsizi atesiti ile birlikte ya ortaçağ zulümlerine geri dönecek ya da yeniden şahlanacak...
kendinize, evlatlarınıza ve torunlarınıza zulmetmemek adına insani gelişmişliği ve fikirleri tarihsel süzgeçten geçirip yeniden düşüncelerinizi gözden geçiriniz.. çünkü zalimlerin ve zulümlerin yanındasınız.
din ile aldatılmayın lütfen,
sizleri ayasofya ile kabe ile kudüs ile, doğu batı çekişmesi diye aldatmalarına artık müsaade etmeyin efendim. çünkü doğuda da batıda da zulümler genelde lord bey saraylardan gelmiştir halka..
saraylar; askerlere, yargıç ve savcılara, ruhbanlara makam mevkii para güç dağıtarak kendilerini halka güzel göstermeye çalışır oysa onların sizden bir farkı yoktur..
eğer gerçek bir yargımız ve hukuğumuz olsa yolsuzluklar kapatılmaz, ihaleler şeffaf olur, millete ihanet ederek kendilerini saraylarda korumalarla koruyanlara dokunulmazlık verilmezdi.. İç güçte dış güçte aslında yalanlarıyla dolanlarıyla ikiyüzlü maskeleriyle saraylardaki, lordluklardaki, şeyhliklerdeki, başkanlıklardaki, reisliklerdeki insanlardır..
millete güvenmek gerekir, milletin basireti muhafazakar dille firaseti yine de çağı yakalayacaktır. karanlık devamlı sürüp gitmez efendim.
milletin feraseti zaten çağı yakalayamazsa y ve z kuşağı patır patır intiharın yolunu tutar sizler gerçeklere gözünüzü kapatırsanız, bunların içinde sizlerin çocukları da olacaktır.
unuttuğum daha bir çok konu vardır aslında.... uzun yazdım kusura bakmayın, çünkü ifadeleri sizin bile anlayabileceğiniz şekilde açıklamaya çalışmam gerekiyordu. başaramadıysam suç benimdir, affediniz..
saygılarımla..
en sevdiğinize emanet olunuz..
Lütfiye_Çanacık
Esasat-ı Nuriye
Selam ve saygılarımla
Lütfiye Hanım, o kadar hayalperest ve gerçek algısından o kadar uzaksınız ki ne söylesem size sirayet etmesi imkansız.
Sizin kelebekler uçan mavili pembişli hayalleriniz, Türkiye gerçekleri ile örtüşmüyor. Eğer sizde bir Müslüman hassasiyeti olsaydı, var olan eşitsizlikten rahatsız olmanız gerekirdi. Oysa siz bize haksızlığı şirin göstermeye çalışıyor ve bunu insanları itham ederek yani ''kıskançlık'' ve ''hasetlik'' paralelinde izah ediyorsunuz.
Asla kıskanc ve haset değilim fakat ciddi manada gelir eşitsizliğinin ve hak yemenin karsısında biriyim.
Sizin beklentileriniz, gelecek Türkiye umudunuz o kadar ütopik ki gülmemek ve gülerken ölmemek için kendimi inanın zor tutuyorum.
Emek verip yazdığınız şu demagojinin gerçekler karşısında hiç bir anlamı bulunmuyor.
Sayın yazarım çizerim
İsrafın haram olduğunu söyleyerek nokta koyduğun yazıda bir çelişki yok mu?
Demişsiniz ya adam saraylar yaptırıyor niye kıskanıyorsun diye
Kendi parasıyla mı yaptırıyor? Bu israf değil midir?
12 milyon işsiz varken hemde
Peygamberlerin hayatında lüks yaşama yer yoktu
İslamı anlatmak kadar anlamak çok daha önemli diye düşünüyorum
Nice saygılarımla