- 760 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
DELİ
-MEKTUP 2-
Aşk bazen hiç sevmediğin tarz bir şarkının kalbini tercüme ettiği için o şarkıyla yakınlık kurmaktır. Yıllarca büyük bir itinayla çizdiğin çizginden çıkmak, hatta yoldan sapmaktır. Tüm dünyanın aşk dilinde konuşmasıdır. Evet o’nu tanıdığım vakit bende öğrendim o dili. Her şeyin evrendeki her canlının, hatta cansız varlıkların bile sana bir şeyler anlattığını hissedersin ya hissettim. İşaretler vardı girdiğim her yolda ve ben o işaretleri takip ettim. Belki o yolun beni ona götürmek istemesinden değildi tüm bu işaretler, belki benim ona gitmek istediğimden anlamlandırdığımdandı. Sebebi meçhul bir bağlantıydı evrenle aramızda ki. Beni ona bağlayan kollar vardı. Yollardaki ağaçlar fısıldardı adını bazen sonbahar rüzgarlarında. Bazen yağmur sırf ben ağlayayım diye yağardı sanki. Biliyor musun? Aslında onu kalbimden çıkarmak için çok uğraştım ben. Kendi adıma verdiğim bu kararla bile çocuklar gibi ağladığım hayata küstüğüm oldu. Neden derdim onu içimde hissetmediğim zaman dünya gözüme kapkara görünüyor. Sanki renklerin tanrısı oydu da, o olmadan dünyadaki renkler nefes almıyor gibiydi. Sanki gülüşümün sahibiydi ve o olmadığında gülüşümü de bana geri vermiyor gibiydi. Gibisi fazla benim için herkesten farklı ama benim herkesimdi.
Bazı şeylerin yerine ne koysak doldurulamaz ya. İçim boş bir yüzme havuzunun uğradığı hüsranla buz kesmesi gibi kesilirdi onu hissetmediğim zaman. Yerini doldurmak elbette istedim elbette mücadele ettim içinden çıkmak için bu aşk batağının. Çünkü beni göklere çıkardığını düşündüğüm zamanlarda bile ne kadar yükselmişsem o kadar hızlı çakılıyordum yere ve canım acımaktan kurtulamıyordu. Çoğu zaman hayatına birilerini aldı. Çoğu zaman benden habersiz nefes aldı. Bunlardan biri bile yeterdi benim diri diri gömülmem için. Ben onu gömmek yerine çoğu zaman kendi cansız bedenimi gömdüm hayatın içine. İçimde hissetiklerimin bana zerre faydası yoktu ya da onun zerre haberi yoktu tüm bunlardan. Bilmiyorum. Şimdilerde fark ediyorum bunu ki, o zamanlar emindim onun her şeyi bildiğinden her çağırdığım da ya da ihtiyacım olduğunda yanımda olduğundan. Kuşlarla haber yollardı sanki. Sanki eski yüzyıllarda yaşardıkta padişahın ulakları gibiydi onun kuşları. Hayal gücümün bu kadar sınırsız olmasıydı belki de bunlara inanmamı sağlayan. Dedim ya artık kabullendim olmayışını yine de yazmak istedim sana bir insan ne kadar kör olabilir gör istedim.
Yıllar önce buranın önünden geçerken ağaçlıklı bir bankında oturmuş burda insan nasıl deli olur demiştim. Bu manzara öyle hoşuma gitmiş olmalı ki, hoşuma giden her şey gibi kendime bunu da yakıştırmayı başardım. Şimdi burda ki banklarda oturup arada bir ağaçların arasında parlayan gökyüzüne bakıyorum. Hiç tehlikeli görünmeyen bir duygu insanı nasıl böyle deli eder diye düşünüyorum. Sonra yine onu düşünüyorum düşlemekten eskittiğim hayalini gözlerinde ki ışığı, gülümsediğinde inci gibi dizilen alt dizleri, şımarık bir çocuk gibi içinden yaramazlık yapmak gelirken ciddiyetle önemli mevzulardan bahsetmesi. Onun karşısında asla ciddi olamazdım ben. O bir öğretmen olsa ben kesin sınıfı kaynatan haşarı öğrencisi olurdum. Heyecanımı bastırmak için tüm sınıfı kullanmaktan çekinmezdim. O bir doktor olsa kesin evhamlı hastası ben olurdum. Öksür dese gülmem gelir kahkahalar atardım. Her ihtimal dahilinde onunla olumlu bir ilişki kurabileceğimi sanmazdım. Kızdırırdım onu çünkü ben ondan daha da yaramazdım. Sonra elleri var tabi ki anlatmadığım. Kadın elleri gibi elleri bir erkekte olması gerektiğinin tam aksine ince ve zarif elleri. Sen sormuştun sahi bende kendime sordum sonra böyle birine nasıl böyle aşık oldum ki ben. Neden?
Nedeni yok sanırım. Zamanın oyunu gibi bir şey. O zaman o saatte orda olması ve benim onu görmem ve zamanımın o an durması. Bedenimin zamanı durmuştu. Tüm sesler kesildi bir tek onun sesi vardı bir de kalbimin atış sesi. Ve gözümün menzilinde ki tüm görüntüler bulanıklaştı bir tek o netti. Sağım da, solum da kim vardı bilmiyorum. O sıra da kim seslendi bana ya da kim fark etti halimi. Hiç olmadığım kadar umursamazdım. İşte o an kalbime girdi bu virüs beni deli etti. Yıllardır ne öldürdü beni ne de yaşamama müsaade etti. Belki de aşkın çakraları açıktı o an. Keşke sen daha önce gelseydin de beni bu beladan kurtarsaydın. Seninle iki kafa yıkar çıkardık mevzunun içinden bana tavsiye defterleri yazardın. Şimdi de mektup yaz istiyorum. Burda okumaya bol bol vaktim var. Şimdilik hoşçakal.
...