- 772 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
AYNANIN DİĞER YÜZÜ
AYNANIN DİĞER YÜZÜ
Kuytu bir köşede uykusuz, yorgun argın gam dolu bir yürekle oturmuş gökyüzünü seyrediyordu adam...
Kuşların sesi etrafa yayılmıştı, hırçın kara bulutlar sağanak yağmuru haberdar ederken, o yağmur, adamın “son çırpınışları” olmuştu!..
Dur dedim!
Gitme!
Kal bu hayatta!
Güzellikler bitmedi!
“Yaşa, nefes al, güzel sevgiler için!..”
İçten kırılganlaşmış bir adam vardı karşımda, “isyan edip” duruyordu; durmadan yanaklarından gözyaşları süzülüyordu, bitap düşmüştü ve ben ona hayatta var olmanın gerekliliğini anlatamadan gitmiştim yanından!..
Adam beni derinden etkilemişti, sarsılmış gibiydim, geriye döndüm ve onu arayıp buldum!.. Bir bankta oturduk, acılı hali içimi yakmıştı! Konuşmaya başladık, bulunduğu durumdan sıyrılıp, mutluluğun gerekliliğini konuştuk! Sonra başladım öğütler vermeye, heyecanla onunla konuşmaya başlamıştım. Hayatın bir saliselik olduğunu, insanoğlunun her şeye rağmen “hayata küsmeden” yaşama amacı gütmesi gerektiğini; uzun soluklarla, ağaçların yeşil dallarından çeşit çeşit meyve koparmanın ne denli güzel ve heyecan verici olduğunu anlatmayı başarabilmiştim!..
İnsanın şaşkın hallerinde, hayata dargın davranışlarında, güzellikleri ona hediye ederek; onu hayata bağlamak, nefes aldığını görmek, içime kocaman “huzuru” serpiştirmişti!
Uzun bir sürenin ardından, “üzülme dercesine” seslenen bir ses tonuyla irkildim! Şaşkınca bakışlarla çevreme uzun uzun bakındım ama kimseyi görememiştim!.. Azıcık daha yürüdükten sonra, kısık ses tonuyla merhaba diyen yine o gizemli adamdı!.. Aynanın “büşra cennetinde” kaybol dercesine bana bakıyordu... Çatık kaşlı, sürme gözlü, sert bakışlı, asi ruhlu gibi duruyordu. Elinde bir demet papatya, temiz yüzlü, kumral saçlı, beyaz tenli, kazağı gri tonuydu. Lütfedip, elindeki papatyalardan uzattı, istasyonda çiçek verdiğim “ilk can” olur musunuz deyivermişti? İnce bir gülümsemeyle, onu ret etmiştim! Kendi kendine söylenip, çiçeğimi almadınız, ama kim bilir, bir gün “duâlarda” buluşuruz deyip gözlerimin önünden kaybolup gitti! Bu deyişinden sonra, içim içime sığmıyordu artık, onu kırdığım ve incittiğim için pişmanlık duymuştum. Aşkın mektebini gezmeden, o kutsal hayatı yaşamadan, el üstünde tutmadan onu, “sonsuza dek” kaybetmiştim. Artık, ne yiyor ne de içiyordum... Ağır adımlar atan bedenimle, âdeta içten içe ağlıyordum, ama “fayda yoktu” artık!..
Varlığı, ruhu yanınızda olan insanın kıymetini bilin; o elimin altında ne de olsa deyip, değersiz kılmayın, sonsuza kadar mutlu etmek için çok çaba gösterin, çünkü, insan ne kadar severse sevsin, acıların “ölüm getireceğini” bilse dahi, “terk eder” gider sizi!
Şimdi!..
Kendinize söz verin, söz geçirin her anınıza, atacağınız her adım onun için olsun diye!..
Sevgiyi en güzel yerinden yakalamışken kaybetmek neden? Aynanın diğer yüzü hala varken, hadi bir “tutam nefes” serpin maviye, aşkın güzelliklerini içip yaşayın, daha ne duruyorsunuz?
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.