- 291 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÇİÇEĞİ YAKILAN AĞAÇ
Yaşadıklarıma inanamıyorum . İnanabilsem ağlayacaktım. Daha doğrusu, ağlayabilsem inanacaktım...
Gerçek dışı bir dünyada yaşıyoruz sanki. Daha doğrusu, Türkiye gerçek dışı bir dünyada yaşıyor.Biz o gerçek dışı dünyanın seyircisi gibiyiz. Olmamış şeyleri, olmamakta olan şeyleri seyretmekteyiz.
Hasret Gültekin’i düşünüyorum.
Ve o güzel çocuk yok şimdi.Yaktılar onu.
Parmaklarının sıcaklığını özleyecek sazı.
Hekim eylemlerinin gür ve yumuşak sesli şairi Behçet Aysan’da gitti.Onu da Madımak Otelinde yaktılar. Coşkuyu yaktılar.
Nesimi Çimen’i Sivas’ta boğdular. Halkın dilini kopardılar. Sonra Muhlis Akarsu’yu, Muammer Çiçek’i.
Kitap yakıcıları bu kez yazarı yaktılar. Asım Bezirci’yi;bütün bir neslin edebiyat öğretmeni Bezirci de artık yaşamıyor.
Ve Metin Altıok.
Yangından hemen önce elinde bir fırçayla vahşi gericilere karşı kendini savunmaya hazırlanıyordu, gülüyordu. ’’Şair böyle savaşır’’ diyordu.
Metin Altıok eski bir TİP üyesiydi. Gerçek bir sosyalistti.
Onlar aslında ne Hasret’i, ne Nesimi’yi, ne Behçet’i ne de öteki canlarımızı öldürdüler. Öldürdükleri, yaktıkları Türkiye’nin ruhudur. Onları yakan ateşte Türkiye’nin özü, ruhu kavruluyor.
Türkiye çiçekleri yakılmış ağaçtır.Şimdi soruyorum kendime, bu Türkiye sanatçıya layık değil mi?
Ey güzel büyücüler! Bizim sanatçılarımız, güzel insanlarımız bizim. Sizin bedeninizi yakan alevleri bizim yüreğimizi dağlıyor. Olülerinizin arkasından yürürken öldüğünüze asla inanmıyoruz.
Sizin vasiyetiniz sanatın, bilimin, devrimin sözüdür bize.
Daha çok çalışacağız.
Daha sıkı dövüşeceğiz.