- 320 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİNİ BİLMEK
M. Sabri HABERVEREN
Aslında her insan kendisinin ne olduğunu, neyi bildiğini, neyi bilmediğini, neyi ne kadar başarabildiğini bilir. Bunu pek çoğumuz bilir ama bu durumu kabul etmez, ya da kabullenmekte zorlanırız. Bu yüzden kendimizi, aklımızdaki bir örneğe göre, çevremizdekilere ve topluma değişik bir şekilde sunmaya çalışırız. Çünkü insanlar tarafından kabul görmenin, beğenilmenin, sevilmenin bu örneğe göre olacağını sanırız.
İşte bu durum önce kendimizi sonra insanları kandırmanın kapısını açar bizlere… Zaman geçtikçe kendimizin ürettiği birtakım yalanlara, kendimiz de inanmaya başlarız. Bu durumda zihnimiz, asıl benliğin nasıl olduğuna ket vurmaya başlamıştır bile... Aslında asıl kişiliğimiz halimizle, tavrımızla, davranışlarımızla ortadadır. Bilgi seviyemiz birtakım olaylara bakış açımızdan ve çözüm üretebilme kabiliyetimizden ortaya çıkar. İnsanlara ve doğaya sevgimiz, inancımız kendi ürettiğimiz yalanlar içerisinde olduğundan ve bu yalanlarımızda zaman içerisinde insanlar tarafından anlaşıldığından, yavaş, yavaş çevremizin boşaldığını ve yalnız kaldığımızı fark ederiz.
Nerede ne yanlış yaptığımızı hala anlayamamışsak durum gittikçe aleyhimize dönmeye başlar. İnsanlar bizden uzaklaşmaya devam eder. Sonunda “kendin pişir, kendin ye” lokantalarında olduğu gibi, kendimizin ürettiği yalanları sadece biz dinleriz. Eğer yalnız kalmışsak, bir yere gelememişsek, “bir baltaya sap olmamışsak” sebebi yalnızca biziz. Bütün bunlar bizim tutumumuz yüzünden olmuştur. Kendimizi dev aynasında görmemizden kaynaklanmıştır. Olduğumuz halden, farklı görünmek istememizden ortaya çıkmıştır.
Bir zamanlar gri karganın kendine has bir yürüyüşü varmış. Ama karga bu yürüyüş biçimini hiç beğenmez, bülbülün yürüyüşüne bayılırmış. Bunun üzerine karga bülbülün yürüyüş biçimini taklit etmeye başlamış. Ama başarılı bir taklit yapamıyormuş. Zaman ilerledikçe karga kendi yürüyüşünü unutmuş. Bülbülün yürüyüşünde öğrenememiş. Bir karga gördüğünüzde onun yürüyüşünü izleyin. Paldır, küldür hiçte estetik olmayan bir biçimde yürüdüğünü göreceksiniz.
İşte bizlerde tıpkı gri karganın yaptığı gibi yapıyoruz. Kendimizi keşfetmek yerine, örnek olarak aldığımız birileri gibi olmaya çalışıyoruz. Ama örnek aldığımız kişi gibi olamıyoruz. Bu arada kendi kişiliğimizi de kaybediyoruz. Sonuçta gri karganın yürüyüşü gibi, hiçte hoş ve sevimli görünmeyen bir insana dönüşüyoruz. Bundan kurtulmak için önce insan kendini sevmeli, kendisine önem vermeli, kendisini keşfetmeye çalışmalı ve çevremizdeki insanları da oldukları biçimde sevmeliyiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.