- 335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
URFA FOLKLORÜNDEN
M. Sabri HABERVEREN
Evvel zaman uzun zülüf keserler,
Merdivana ayak ayak basarlar.
Güzelleri çirkinlerden seçerler
Korkma balam, korkma seni yemezler.
Öperler, kucaklar, severler seni.
Urfa… Asırlar, asırlar öncesinin tarihi kenti… Hazreti İbrahimlerin, Hazreti Eyyüplerin, Hazreti Circislerin, Hazreti Yakupların destanlara konu olan yaşantılarının geçmiş olduğu, tarihin her köşesinde saklambaç oynadığı şehir… Yiğidin en yiğidini, güzelin en güzelini, aşığın en aşığını çıkarmış olan belde… Ve bu beldenin çocukları… Bülbülün, gülün, güzelin yoldaşı Urfalılar… aşık Urfalı aynı zamanda usta bir ozan, usta bir şairdir. Bazen yavuklusunun vefasızlığını katı bir kalple ölümle cezalandırır.
Kalanın bedenleri,
Çevirin gidenleri,
Vurun vurun öldürün
Yari terk edenleri…
Der… Ama aslında bu kadar katı kalpli değildir Urfalı… Yavuklusunun, sevgilisinin ela renkli, ceylan bakışlı gözlerini görmek için, işinden gücünden olur kendi deyimiyle…
Saçiy görene kurban,
Açıp örene kurban,
Ben seni görmemişem,
Seni görene kurban…
X
Kuleden,
Ses geliyor kuleden,
O kaş o göz değil mi ?
Beni siye kul eden.
Urfa kalesi tarihin aynasıdır Urfa’lıya… Yıkık surlar, yabani otlar, kaleye tırmanırken, kahkahalar atan, arkadaşları ile neşeli, neşeli şakalaşan Urfalıyı bir hüzne salar sanki… Aşağıda elmas renkli suları ile Halil-ül Rahman ve Ayn-ı Züleyha, Yemyeşil ağaçlar, uzakta mor renkli dağlar, ince tozlu yollar, başın kaldırdığında çift kubbe, urfalıyı bir başka aleme sürükler. Gözleri dalar, dalar gider. Yerleşen arkadaşlarının çaldığı içli bir müzikle bir den coşarak, erkek davudi sesi ile hoyratına başlar…
Aya değer,
Hüsnün yüz aya değer,
Ay var bir güne değmez,
Gün var bir aya değer.
X
Yağ dolanır,
Mum yanar, yağ dolanır
Avcı bir meral için
Günde yüz dağ dolaşır.
X
Artık kendinden geçmiştir. Kale bedenlerinde çın, çın öten, yankılanan sesi civarda bulunanları da o sihirli aleme çeker götürür. Bazen kaledeki Urfalıya, Çift kubbeden, veya Ay-nı Zeliha’dan , yada ta Halepli bahçesinden bir başka Urfalı cevap verir hoyratıyla…
Gözler kara,
Sürmeli gözler kara
Sürmesiz gözler gördüm,
Sürmeli gözden kara..
X
Kara göz,
Kirpik siyah, kara göz,
Ateş beni yakmazdı.
Yaktı beni karagöz..
X
Gamzedeler…
Gam deler, gam zedeler
Sinemi ok delmezdi.
Şimdi bir gamze deler…
Aşık, Urfalının hoyratı veya manisi sevgiliye en geçerli iltifat, en geçerli hediyedir. Çünkü o zamanlar sevgili ile yanyana gelip hasret gidermenin olanağı yoktur. Ancak uzaktan hoyratlarla, manilerle seslenebilir sevgiliye… Zaten bu mani ve hoyratlar eski bir medeniyetin, ince ve şsiz bir zekanın eseridir. Ozanı bir zamanlar ok bile korkutmazken, şimdi yavuklusunun, sevgilisinin yanaklarında, çiçekler gibi açan gamzeleri korkutmakta ve sinesini delmektedir.
Urfa’da yaz geceleri, Urfalının tam manasıyle içini döktüğü gecelerdir. Ayın gökte yuvarlaklaştığı günlere denk getirilen geceler, Urfalılar için hatıraları bitmez , tükenmez gecelerdir. Saz takımını toplayarak tamamlayan Urfalılar, Halepli Bahçelerinde, Paşa Bağlarında, kalede, Nemrutun Tahtında, sabahlara kadar oturur, söyler, çalar ve eğlenirler.
Ay doğar bedir Allah,
Bu sevda nedir Allah?
Ya benim muradım ver.
Ya beni öldür Allah.
X
Bu gece ne gecedir.
Baş yastıktan yücedir.
Yastık kurbaniy olum,
Yar yatışı necedir?
X
Derde kerem,
Rabbimdir derde kerem,
Tarlam gam, çiftim hicran,
Sürdükçe dert ekerem.
Hele seher vakti saz çalanların, yani sazendelerin, sazlarının koluna bülbüller geldiği vakitler vardır. O zamanlar, gerek seyredenler, gerek söyleyenler ve gerekse sazendeler büsbütün coşarlar. Evet bu olay batıda az görülmüş olaylardandır. Böyle meclislere bülbülün gelmesi, inmesi.. Ama bu olay Urfa’da şimdiki zaman yaşayanlar bilmese de, çoğu zaman görülmüş ve yaşanmıştır. Sazın koluna inen bülbül, Kanun çalanın, keman çalanın omuzuna inen bülbül, şakımaları ile Urfalıya ortak olur gecelerinde. Ama Urfalıların gözünde böyle bir olay normaldir. Boşuna Urfalıya, bülbülün, gülün ve güzelin yoldaşı dememişlerdir. Bülbül, hatta bazen ceylanlar bile, Urfalıların yanık davudi seslerine dayanamaz, eşsiz musiki nağmelerinin geldiğin pınara, Urfalıların saz, söz ve eğlence meclislerine koşarlar.
Bülbülün gögsü al olur.
Gerdanda çifte ben olur.
Bülbül onbir ay lal olur.
Gül açılmış Gülşen’e gel.
Bu meclisi irfana gel.
X
Bülbül küçücük bir kuştur.
Seher ötüşü ne hoştur.
Bülbül onbir ay sarhoştur.
Gül açılmış Gülşen’e gel.
Bu meclisi irfana gel.
Diyen Urfalıların çağrısına gelmemek mümkün müdür?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.