- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Müteahhitler, Binalar, Sigara Yasağı
Müteahhitler, Binalar, Sigara Yasağı
Şehrin her tarafını, mantar misali evim şirketleri sarmaya başladı.
Açılmaları yetmezmiş gibi, cep telefonlarını nereden buluyorlarsa, insanları arayarak müşteri kıpma yarışına giriyorlar.
Görüntülü medyada, en iyi şartlar ve imkânların kendilerinde olduğunu söyleyerek, ev-araba satabilmenin hesabını yapıyorlar.
Faizsiz evim şirketlerinde ki bu hızlı artışlar, vatandaşlar için çeşitli imkânlar sağlandığı söyleniyor; ama insanlar arasında güvensiz ortamı oluşturdukları da inkâr edilmez bir gerçektir.
A’den Z’ye harf bırakmayıp, o evim, bu evim, şu evim gibi çeşitli isimler altında mevcut faizsiz ev şirketleri, altın günü gibi işlevsel bir görev ifa ettiklerini söylüyorlar, ancak altın günlerindeki gibi güne ve kuraya katılan isimler de şeffaf ve açık değiller.
İnsanların faize bulaşmama düşüncesinden yola çıkarak, faizsiz ev ve araba sahibi yapmada, büyük bir rekabet ortamı oluşturdular.
Bu rekabet ortamında, ilerleyen zamanlarda en büyük problemleri yaşayan ve sıkıntı çeken yine vatandaşlar oluyor.
Söz konusu faizsiz evim şirketlerinin ne durumda olduklarını en iyisini vatandaşlar biliyor. O yüzden denetim mekanizmasının işlevsellik kazanması durumunu, en iyi şekilde sisteme dâhil olanlar biliyor/bilmektedir.
Faizsiz ev alacakların, en iyi şirketi bulmak için, büyük bir çaba harcamaları, araştırma yapmaları gerekmektedir.
Faizsiz ev ve araba alacaklara her şey söylenmiyor maalesef!
İnsanları faiz sisteminden kurtarmak için, alınan paraları faizle çalışan banka sistemlerini kullanmak da farklı bir sıkıntı ve muamma.
***
Memlekette herkes müteahhit olmuş, herkes yap-satçı olmuş. Emlakçılık yapanlar bir ortak bulup binalar yapıyor. Müteahhit tanıdığı olan, Belediyede, Tapu’da… bir tanıdığı olan, hemen müteahhitliğe soyunup binalar yapıyor. Azıcık parası olan, azıcık kendini güvenip, akıllı gören, hemen evler yapmaya, binalar dikmeye başlıyor.
Yapsınlar tabi, bir diyeceğiz yok elbette, yeter ki gereklerini yerine getirsin ve usulüne uygun binalar yapsınlar.
İşin erbabı olmayınca, tehlike riskini hesaplayamayınca, daha çok para kazanmak için binanın her aşamasında, her şeyinden çalarak, insanların hayatlarıyla oynuyorlar.
Tabi ki bu sıkıntılar hemen ortaya çıkmıyor. İlk birkaç yıl, sorun olmuyor, yıllar geçtikçe, her şey ortaya çıkmaya başlıyor. Hele bir de deprem gibi bir doğal afetle karşılaştıysanız, vay halinize!
Hem cebinize zarar, hem aklınıza, sağlığınıza zarar, hem de ömrünüze zarar olacak şekilde, eviniz, binanız başınıza yıkılıyor, yığılıyor.
Deprem kuşağında bulunan memleketimizde yapılan binalar, vicdan ve merhameti bir kenara koyan, insanın canı üzerinden daha çok para kazanmayı amaçlayan bazı müteahhitler yüzünden, küçük ölçekte bir depremde, yerle yeksan olmaktadır.
Maalesef meydana gelen son depremlerde, çürük binaların halini gördük. İnsanlarımızın ne hallere düştüğünü gözlemledik. Yan yana olan binalardan çürük olanların yerle bir olduğunu, sağlam olanların dimdik durduğunu, sıradaki deprem gelsin dercesine ayakta kaldığına şahitlik ettik.
Bina risk incelemesi, kontrolü, yapı denetimi, projeye uygunluğu yapılmadığı takdirde, binanın kalite standartlarına uygun olup olmadığı, ancak meydana gelen bir depremle ortaya çıkmasını mı beklememiz gerekiyor!
***
Dünyayı kasıp kavuran ve insanları hayattan koparan katil Korona Virüsüyle baş edebilmek için, yeni önlemler ve tedbirler alınıyor. Bu kapsamda birçok yerde sigara içme yasaklandı. Ancak bu konuda aşılacak daha çok mesafemiz var galiba. Sanırım bizim asıl ve en büyük sorunumuz, alınan tedbirlere uymamak! Sanki hiç bir şey yokmuşçasına eski alışkanlıklarına devam eden insanımız, bahse konu yerlerde pofur pofur sigarasını tüttürüyor. Kolluk kuvvetlerinin uyarı ikaz ve ceza kesmelerine rağmen, yine de bildiklerini okumaktan geri kalmıyorlar. Çoğu zaman, kolluk kuvvetleriyle münakaşalara ve ağız dalaşına girmekten geri kalmıyorlar.
Aynı yerde oturuyor ve yan masada oturup sigarasını içenleri görünce, cesaretiniz varsa uyarırsınız. Bin bir lâf yemekle kalmaz, şansınız varsa dayak yemekten kurtulur ve oradan uzaklaşırsınız.
Olmuyor, vallahi olmuyor, hem kurallara uymuyor, hem kendimizin, hem de etrafımızdakilerin hayatını tehlikeye atmaktan geri kalmıyoruz. Yani hiç ders almıyor ve akıllanmıyoruz.
Kerim BAYDAK
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.