AFFETMEM KENDİMİ
AFFETMEM KENDİMİ
Yıl 1993 mevsim sonbahar aylardan Ekim. Çok sevdiğimiz yakınımızı kaybetmenin acısını yaşıyoruz, taziyeden dönerken. Hüznümüzden olsa gerek pek konuşmuyoruz birbirimizle, ağzımızı bıçak açmıyor. Yorgun ve uykusuz dün geldiğimiz yoldan gerisin geriye memleketimize dönüyoruz. Memleketimin yollarının çoğu bölünmüş değil o zamanlar. Meskûn mahalden çıkışta sürat artırıyorum, beşyüz kilometrelik yol biter mi yoksa. Yolun ilerisinde sağ tarafta dinlenme tesisini, karşı taraftan ise arka arkaya sıralanmış kamyonları görüyorum. Öndeki kamyon sürücüsü dalgınlıktan mıdır? Yoksa o da bizim gibi yorgun ve uykusuz mudur? Sinyal bile vermeden dinlenme tesisine girmek için direksiyonu kırıyor bir anda. Kamyonun kasası yolu kapatmıştır, aracımız ise süratle kasanın altına girmek için hızlanıyor adeta. Hayat bu kadarmış diye düşünüyorum kendi kendime. Neyse ki ani bir refleksle kamyonun kasasını kurtarıyorum….küüüt.
Arkadan gelen kamyonla kafa kafaya girivermişiz. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçiveriyor, doğrularım ve yanlışlarımla. Aracın kapısını açıyor ve aşağı iniyorum. İnsanlar geliyor koşarak yanımıza yardım etmeye. Yardıma gelenlere araçtakilere yardım etmelerini istiyorum, çünkü benden başka araçtan çıkan olmamıştır. Ne yapabileceğimi bilemeden insanların kardeşimi ve iki kuzenimi araçtan çıkarmalarını izliyorum.
Yine yoldayız fakat bu sefer ne araç bizim ne de şoför benim. İlçenin devlet hastanesine götürülüyoruz. Kazadan en az yara alanın ben olduğumu öğreniyorum. Ayakta tedavim yapılıyor o kadar. Kardeşimin başından ve omzundan yaralanmaları var. Kuzenlerin durumu ise hiç iyi değil. Birisini hemen ambulansla en yakındaki vilayete gönderiyorlar, oradan da fakülteye. Kırılan kaburgası, kolu ve bacağı aylar süren tedavi gerektiriyor. Diğer kuzenimi ertesi gün tedavisi için memlekete götürüyoruz temin ettiğimiz araçla. Onun da kırık bacağının üç yerine platin takılıyor. Tedavisi aylar sürüyor ve hala az bir esinti bile olsa kırılan bacağının üşüdüğünü görüyoruz.
Yıllardır hala rüyalarımda kazayı tekrar tekrar yaşıyorum. Kaza yapacağımı biliyorum, bak dikkat et süratini artırma, az sonra kamyon yolu kapatacak….nafile. Yine yaşıyorum aynı kazayı. Kendimi sorguluyorum hala, neden süratini artırdın neden, diye. Kardeşim ve kuzenlerim kazanın eserlerini yüzlerinde, kollarında, bacaklarında… taşımak zorunda kalıyorlar bir ömür boyu. Ben, ben ise hala tedavi edilemeyen yaralarımı taşıyorum yüreğimde ve ümit ediyorum ki rüyamda da olsa kazayı durdurabilmeyi.