- 939 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kopya Kitap(Öykü)
KOPYA KİTAP
Boş konuşarak, laf yarıştırmayı iletişim sanan bir gurup insan akşam iş çıkışı şehrin ortasından geçen nehrin hemen yanındaki çay bahçesinde toplanmış gene deyim yerinde ise lafın belini kırıyorlardı. Hepsi değil ama bazıları kitap okumadığından bilgisi de olmadığından konuşmalarında çok zaman saçmalıyorlardı. Bazı öğretmenlerde bunlara hemen cevap veriyor, gerçek öğretmen olduğunu gösteriyorlardı.
Sohbet devam ederken, Sözün bittiği ve suskunluk olduğu bira ara, içlerinden öğretmen olanı arkadaşının önündeki masada duran kitabı göstererek:
-Güzel biyografi çalışması, okumadım ama yazarı gerçekten güzel araştırmalarla biyografi kitapları yazar, Üstelik de bu kitapla şehrimize güzel hizmetler ile sağlam izler bırakmış bir insanı anlatmış, dedi.
İçlerinden bir memur atılarak:
-Siz kopya kitaplara kitap mı diyorsunuz, o adam kütüphanedeki eski gazeteleri karıştırarak kopyaladığı bilgiler ile o adamı tanıyan insanların fikirlerini toplayarak kitap yazmış . Ben o yazarı yakından tanırım, ben otursam bunu solda sıfır bırakacak eserler yazarım, dedi.
Kitabı önünden alarak karıştıran kitabın sahibi, ters ters bu sözü söyleyen arkadaşına bakarak:
-Ben seni de o yazarı da seni de tanıyorum, sen mesai de çay ocağından çayını alıp da iş yerinin önünde sigaranı tellendirerek çayını içip, etrafı gözetleyerek gelip geçenlere laf atarken o adam gece gündüz çalışarak , okuyarak hem de günde en az 5 saat okuyarak bu kitabı ortaya çıkarmıştır. Hem sen tek sayfa kitap okumayan adam, sen alıntı ile kopyayı ayıramazsın. Edebiyatın inceliklerini bilmekten uzaksın. Oradan buradan duyduklarınla sohbet edersin güya ama asıl senin burada söylediklerin kopyadır, oradan buradan duyar gelir burada anlatırsın dedi.
Ortalık buz gibi oldu. Bunları söyleyen öğretmen, garsonu çağırarak buradaki herkese benden bir çay ve bir küçük tabak da kek, dedi.
Sonra herkesin yüzüne baktı bedava çay ve keki duyunca herkes sustu.
Öğretmen, tekrar oradaki, 5 arkadaşını süzdükten sonra tekrar söz düellosuna girdiği arkadaşına baktı. Yüzünde bir kızarma da yoktu. Söylediği boş sözden dolayı yüzü kızarmayan memur arkadaşını yüzüne bakarak öğretmen tekrar konuştu:
-Adını bile doğru yazmasını bilmeyen sen demek kitap yazacaksın öyle mi, “kitap yazarım” demek kolay iş ama her babayiğit kitap yazamaz. Bırak yazmayı okuyamaz kitabı doğru dürüst aynen senin gibi. Okumak da babayiğit işidir. ”Oku” emrini de herkes anlayamaz. Anlamak için idrak olması lazım.
Çaylar ve kekler gelmişti. Öğretmen arkadaşlarının böyle güzel konuşması karşısında orada bulunan herkes susmuştu. “Kopya kitap” iddiasını ortaya atan adam bile.
Öğretmen çayını yudumlarken haksızlık itham karşısında kendini alamayarak epey coşmuştu. Coştukça coşuyordu;
-Haksızlık karşısında susan tek dilsiz şeytandır. Kitap eleştirisi yapmadan önce iyi kitap okuru olmak lazım. Senin kopya dediğine yazarlar alıntı der, biyografilerde. Biyografilerin güçlü olması için o şahsiyeti tanıyanların fikirleri alınır, O’nun zamanındaki gazeteler taranır ve yazılan yazılardan güzel olanlar alınır ve kitap zenginleştirilir. Okuyan gençlerde o şahsiyeti tanıyarak “idol” olarak kendileri de öyle olmak isterler. Sonra arkadaşına bakarak :
-Senin gibi çay ocaklarında epey işkembeden atarak boş konuşan adam olmak istemezler, dediği anda alkış koptu. Yan masalardan da “ güzel konuştun hoca” dediler.
Bir süre ortalık sustu. Herkes çayını içerken keklerinden birer dilim aldılar.
Kitabın sahibine dönerek bir öğretmen arkadaşı konuşmaya başladı:
-Çok sağ ol İlhan, dedi. Bu kitabı ve yazar arkadaşı güzel anlattınız. Ben de bu kitabı önce ben okuyacak sonra da çocuklarıma ve öğrencilerime tavsiye edeceğim, dedi.
Sonra da kitaba “kopya “diyen arkadaşına bakarak:
-Bu arkadaşımız hiç kitap okumaz biliriz. Biz de onun yerine okuruz, öğrencilerimize de anlatırız, dedi.
Arkadaşları tarafından yerden yere vurulan lavuk memur ağlamaklı oldu:
-Beni niye küçümsüyorsunuz, arkadaşlar? dedi.
Bunun üzerine arkadaşı gülümsedi.
-Biz seni küçümsemiyoruz, sana cevap veriyoruz. Sen kıskandığından yazarın araştırmacı yönü ile güzel şekilde alıntılarla süslediği kitaba “kopya” diyorsun. Ukalalık ediyorsun. O kitabı alıp da çocuklarına ve çevrene hediye edecek , mensubu olduğun kurumların kitaplıklarına alarak armağan edecek yerde alay ediyorsun. Bükemediğin eli öpeceksin. Bunu yapmayarak kurnazlık ediyorsun, biz buna suskun kalamayız. Sen de bir kitap yaz, ya da o kitabı baştan sona oku da ona göre konuş. Biz öğretmenler olarak yazarların hakkını aramazsak o zaman öğretmenliğimizi yapmamış senin gibi çelişkiye düşeriz, dedi.
Sonra orada bulunanlara seslendi:
-Arkadaşlar bu boş konuşan arkadaşa inat bu kitaptan hepimiz gücüne göre 5-10 tane hatta daha fazla alarak çok okuyan öğrencilerimize ödül olarak verelim. Yazar dostumuza destek olalım, lavuklara da böylece ders vermiş olalım, dedi.
Hepsi arkadaşını alkışladı.
“Kopya kitap” iddiasını ortaya atan adamın hafifçe yüzü kızardı. Sesi titredi. Alay edeyim derken alay edilen insan konumuna düşmüştü. ”Ava giden avlanır” boşuna dememişler. Sonra kendisine sert eleştirilerde bulunan arkadaşına dudakları titreyerek bakarken:
-Hocam her zamanki gibi bana güzel ders verdiniz, diyebildi.
Sonra da oradan sessizce kalkarak oradan uzaklaştı. Uzun zaman bu guruba da gelmedi. Doğru söyleyenler, eğri söyleyenlere böyle güzel dersler verirse dünyamız daha güzel olacak.