- 595 Okunma
- 4 Yorum
- 6 Beğeni
647 – KAYAN YILDIZ
Onur BİLGE
“Kayan Yıldız,
Sevgi ile nefret arasında ince, ihtirasla aşk arasında kalın bir çizginin olduğundan bahsedilir. Umut ile isyan arasında tutkulu bir aşkın, mutlulukla hüsran arasında bir vefasızın olduğu iddia edilir. Nefretle saplantı arasında da bencil bir âşığın varlığından söz edilir. Tutku ile saplantıyı, umut ile isyanı, mutluluk ile hüsranı nankörce ayıranın da yine aynı ince çizgi olduğu söylenir.
Benimkisi, umutla isyan arasına boylu boyunca uzanan tutkulu bir aşk… Ya gözden düşmek nasıl bir şey?
Ben senin gözünden düşseydim, çok zarar görmezdim. Enim, boyum, yüksekliğim belliydi önceden… Küçük bir havuzda yüzdürülen kâğıttan yelkenliydim. Daracıktı dünyam… Havuzun üstü kadar…
Ya sen? Ya sen benim için neydin, nerelerdeydin bir bilsen! O kadar muhteşem ve o kadar yükseklerde değildiysen bile ben süslemiştim seni, ben güzelleştirmiştim. Gönlüme sultan eylemiştim. En görkemli saraylarda yaşayan prensesler gibi yaşatıyordum seni orada.
Sen öyle küçücük tepelerde değildin ki! Himalayalar’ın en yüksek noktasındaydın! İşte oradan aşağıya kaydın! Nötr bir değer verilerek hayatımdan silindi kaydın.
Gökyüzünün en parlak, en can alıcı yıldızıydın, ansızın kaydın! Göz açıp kapayıncaya kadar, Kayan Yıldız! Bir anda olupbitti her şey! Ansızın! En kötü şeyler öyle bir anda, apansız olur biter! Kaza bela gibi… Düşme gibi, ölme gibi…
Sen şimdi alakanın bittiği yerdesin. Çöpün kenarına konulan, gözden çıkarılan bir eşya gibisin. Kim alırsa alsın! Kim giyerse giysin! Artık hiç bana ait değilsin! Sen benim nefes alma nedenimken artık hiçbir şeyim değilsin!
Neydi o gözlerinin buz kestiren poyrazı! Nerden buldu zifiri siyahı o berrak bakışların? Başıma ayazı yağdı büyün kışların! Ne zaman kaybetti gözlerin, lacimaviyi tamamlayan mavimsi beyazı? Bu yazı da yan yana, can cana geçirmemiş miydik, mânâda olsa da? Biz dost değimliydik ayla, güneşle, yıldızlarla? Islık çalan rüzgârlarla, ağlayan bulutlarla? Son bakışlar buz kesmiş, donuk, mat… Bir parça umut bırakmamış yüreğimde. Ne varsa silip süpürüp götürmüş, beraberinde…
Ben sana nasıl inanmışım! Nasıl kanmışım! Ne kadar aldanmışım! Kendim gibi sanmışım. Sendeki değerim, senin bendeki değerin gibidir zannetmiştim. Her halin bambaşkaydı. Her huyun farklı… Hiçbir huyunu benzetemiyorum öncekine artık.
Hiçbir çiçeğe, bitkiye, ağaca, hattâ oduna falan da benzetemiyorum yaratılışını! Olsan olsan sahtekâr olabilirsin zaten, hilebaz, asi, kibirli, bencil, yalancı, hain… İşin gücün acındırmadır, dilindeki yalan dolan… Tıynetindeki ihanet! Haydi bari itiraf et!.. "Ben seninle oynadım!” de bari! Lanet!..
Canımdan can isteseydin, hiç düşünmedim verirdim! Ömrümden ömür… Adımı söylesen, ömrüm uzardı. Adını söylesem ruhum doyardı! Şimdi dilime adın değse, nevrim dönüyor, inan ki! Hemen zikre başlıyorum!
Sanki bir kötülük perisi gelmiş, sihirli değneğini yukarıda şöyle bir çevirmiş ve başına usulca değdirmiş, o anda her şey değişmiş! Her şey bir anda tersine dönmüş! Bir anda dünya tersine, bütün nehirler geriye… Baş aşağı gelmiş ormanlar, evler, dağlar, taşlar… Denizler göklere çıkmış.
Denizler göklere çıkmış buhar buhar… Bulut bulut havalanmış, kararmış, semayı kaplamış. Gözlerimden boşanan yaşlar onlardandı. Arada çakan şimşekler kızgınlığım, gök gürültüleri öfkem, yıldırımlar hışmımdandı!
Seni tekrar görebileceğim gün, terhis günüm olacaktı. Cehennemde şafak sayar gibi beklemiştim o anı!
Bende hiçbir duygu az, yarım, kısmi değildir. Tamdır, sathidir. Azıcık sevmek yoktur benim dünyamda. Ya heptir ya da hiçtir! Hep uçlarda dolaştım durdum bu zamana kadar. Onun için bu durumdayım. Hiç akıllıca şey yapamadım hayatımda. Sevdim mi deliler gibi sevdim! Sildim mi iz bırakmadan sildim!
Her hevesim kursağımda kaldı. Kalırsa kalsın! Bütün heveslerim, hayallerim, sevdiklerim, istediklerim… Neyse ki çok uzakta değil, şuramda! “İyi ki de gerçekleşmemiş dileklerim!” diyebilirim belki de…
Bu gece yine seni rüyamda gördüm. Sokağındaydım. Bilmem ki ne zamandan beri oradaydım! Hava alacakaranlıktı. Sisli pusluydu. İnsanlar gelip geçiyorlardı kaldırımlardan. Gözlerim, o eski seni arıyordu. Sen hep yok oluyordun. Hiç mi hiç görünmüyordun.
Perdelerin sımsıkı kapalıydı. Kapın penceren sur olmuş. Sen sır olmuşsun! Hava “Yağdım yağacağım!” diyor. Akşam “Oldum olacağım!” Ben “Gördüm göreceğim!” derken, sabah erkenden uyandım. Baştan aşağıya bir kere daha hayal kırıklığına boyandım!
Ben yandım! Ben yaptım kendime bu kötülüğü! Bilmeyerek değil… Bilerek, isteyerek! Taammüden işledim ben bu cinayeti! Suçluyum!
Onun için kimseye bir şey diyemiyorum. Seni ben yücelttiğim için beni aşağıladın! Seni ben sivrilttiğim için ilk bana battın! İyi yaptın! Söndüm…
Gördüm göreceğimi, yol yakınken... Daha fazla yıpranmadan... Döndüm yönümü Yaratan’a. O en yakınıma… O, sevdiğini beklentisiz ve sevildiğinden çok sevene… O, yarattıklarına sayısız nimet lütfedene… O merhametiyle kuşatana, şefkatiyle sarana…
Sana çok da ihtiyacım kalmadı artık. Geride kaldı, aczimden bir ses bir nefes beklediğim günler, başka bir acizden. Altına sığınmaya çalıştığım kolun kanadın sende kalsın! Sende kalsın, senden ne beklediysem, umduysam!
Güzel anılar olarak kalmıştır, senden o son sözüne kadar ne kadar güzel söz duyduysam. Sana uyduysam, O’nu unuttuysam, Allah affetsin beni!
Kaptan’dan Allah razı olsun! Rotamı doğrultan odur! Onun sayesindedir, şayet yolumu bulduysam!
Keşke bir O’na uysam! Hep O’na uysam!
Rotasız Gemi”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 647
YORUMLAR
İlk defa bir yazıda hayal kırıklığı yaşıyorum Islak martı adına Necmetdini Vefasızlıkla suçlayacağım. Zira Necmetdini süfli hayatından çekip alan aşk ateşinde yaka yaka onu cevhere çeviren ıslak martının bizzat kendisidir. Islak martı olmasa Necmetdin mutluluğun kaosunda ukala bir hayat sürecek değerli hayatını değersizleştirecek o değersizlik içinde ölecekti. Islak martının vefasızlığı Necmetdini, vefasızlığı ile terbiye ederek bir cevhere çeviripİ Hakka vasıl olmasına sebepken ona bu sözler sarf edilmemeliydi. Ben ıslak martı olsam Necmetdine hakkımı helal etmezdim.:)
Öte yandan beşeri bir gözle yazı tam bir avam ağzına sahip oldukça oturaklı bir yazı. Olgunluktan bihaber bizlerin durumunu sergilemesi adına harika.
Vefa yoksa bir yerde
Vahdet bine ayrılır
Vefalı kul mahşerde
Şehit diye anılır................................Sevgi ve Selam.
yeğinadnan tarafından 29.12.2020 10:40:18 zamanında düzenlenmiştir.
Onur BİLGE
yeğinadnan
yazılarınızın yanınızda olmaktan farkı yok çoğu zaman. Dilediğinize ulaşmanıza vesile olsun inşallah.:)
11 yıl 9 ay 30 dakikadır sen,
11 yıl 1 ay 34 saniyedir de ben üyeyiz bu siteye.
Askeri söylemle sen benden kıdemlisin yani.
Bu kadar zamandır birbirimizin yazılarını okumamış olmamız
imkansız.
Peki niye birbirimizin favorisi değildik bunca zamandır?
Saat 00.02 ye beş var. Şu andan itibaren seni okumak en büyük zevklerimden olacak.
Ben de hasretim güzel yazılara.
Geçen zamanın hesabını yapmaya kalkarsak içinden çıkamayız.
Sevgili Onur.
Bu yazıyla sitem ettiğin kişi(Aslında sitem kelimesi yetersiz kalıyor. Başka da kelime bulamadım) gerçek biri midir bilmiyorum. Sormakta ne hakkım ne de hattim.
Ne güzel bir anlatım bu? Ne anlamlı güçlü cümleler.
Bir daha, bir daha okuyacağım edebiyat adına...
Selam ve Sevgiyle...
Onur BİLGE
Bu bir dizi yazıdır. Tek de okununca anlamlıdır, seri halde başından itibaren de okununca... Çünkü 1 nolu GAZETE KÂĞIDI ile başlamış, kopmadan devam etmektedir. Burada belki 500 sayfalık 10 kitap vardır. Şayet gerçekten okumak niyetinde iseniz, başından başlasanız çok daha iyi olur.
Arada Türk Edebiyatının pek anlaşılamayan 100 kadar şiirine birer öykü, deneme veya anlatı yazarak bunları da bu sitede ŞİİR FISILTILARI adı altında topladım.
İlginiz için teşekkürler... Geç oldu ama olsun! Allah öyle istemiş, demek ki! Onda da vardır 1000 hayır...
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ, 1001 adet olmak üzere planlandı. Bu geceki 647. siydi.
Bunlardan, benim başımdan geçen olaylar, çocuk öykülerinde çokçadır. Ben bayanım. Necmettin Akman, Buradaki sıfatı Sırdaş, Bursa'da ona Define deniyor. Zaman akışında sondan başa dönüldü adressiz mektuplar nedeniyle.
Sevgiler... Saygılar... :)
Bedri Tokul
Ben sizinle kalem dostu oldum zannederken, bir deryayla
karşılaşmışım meğerse... Şimdi çok mutluyum.
Selamlarımla Sevgili Onur.