- 1456 Okunma
- 15 Yorum
- 7 Beğeni
ŞEHR-İ GÜL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Abim Almanya’dan kesin dönüş yaptığında; ben ilkokul bir, ya da ikiye gidiyordum. Çeşit çeşit giyecek, oyuncak getirmişti. Siyah önlük, beyaz yakalı yıllar… Oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. En makbulü de telden arabaydı. Paramız yok. Parası olanlara bile şimdiki gibi markalı giyecekler, pille çalışan konuşan oyuncaklar da yoktu o yıllarda. Abim bana:
“ Beğen istediğini al.” Dedi.
Getirdiklerinin arasında şimdiki marketlerin yayınladığı tanıtım broşürüne benzer renkli bir kitap vardı.
“Bunu istiyorum abi.”
Güldü:
“ O katalog Almanya’daki büyük bir mağazanın ürün tanıtım broşürü. Almanya’da büyük mağazalar var. Giriyorsun içeri, istediğin her şeyi başka bir dükkâna uğramana gerek kalmadan alıp çıkıyorsun. Ne yapacaksın onu?”
O kitapla birlikte giyecek ve oyuncaklardan da verdi bana. Sevindim. Derslerim bitince saatlerce o katalogun sayfalarını çeviriyor, resimlere hayranlıkla bakıyordum. Biz mahalle bakkalımızdan, kullanılmış defter yapraklarından yapılmış külaha konulan zeytin ve eski gazete kâğıdına sarılmış peynir almasını biliyorduk sadece. Neredeydi Almanya? O büyük mağazalar nasıl yerlerdi? Hayal bile edemiyorum.
Aradan çok uzun yıllar geçti. Dünyayla beraber Türkiye de gelişti. Şimdi her şehirde, her kasabada o mağazalardan var.
Bende yıllardır alış verişimi evime en yakın ŞEHR-İ GÜL marketten yaparım. Tanırlar beni. Belki adımı bile bilmezler. Ama bana hep “ Komutanım” derler.
Söz Komutanlıktan açılmışken, hep hayret etmişimdir. Ne zaman bir yere gitsem, ne zaman birileriyle karşılaşsam ben mesleğimden bahsetmesem dahi biraz konuştuktan sonra bana “Komutan, ya da Komutanım derler. Oysa ne Hava kuvvetlerinde iken, ne de emekli olduktan sonra hiç Komutanlık hevesim olmadı. Bu – EDEBİYAT DEFTERİ-nde de böyle. Yazısına yorum yaptığım ya da yazıma yorum yapan bazı yazarlar “Komutanım” diyorlar bana. Laf aramızda bu da hoşuma gitmiyor değil hani!!!
Şu sıkıntılı pandemi günlerinde görüyorum. ŞEHR-GÜL market elemanları ellerinde poşetlerle kapı kapı insanların ihtiyaçlarını taşıyorlar. Ne zaman evin ihtiyaçları alınacak olsa hanım:
“Yorma kendini. Beni tanırlar diyorsun. Et şuradan bir telefon getirsinler.” Diyor.
Ama bilmediği bir şey var. Ben marketin sahiplerinden Süleyman Barlas’ın markette olacağı günleri kollarım. Marketten içeri girdiğimde Süleyman kasanın başından fırlar, en yüksek ses tonuyla bağırır:
“Dikkattt…”
Marketin tüm elemanları ellerindeki işi bırakıp esas duruşta sıraya girerler. İçerideki müşterilerinin de ne olduğunu anlamadan ellerindeki sepetlerle esas duruşa geçtikleri çok olmuştur. Süleyman:
ŞEHR-İ GÜL elamanları emir ve görüşlerinize hazırdır Komutanım.”
“Merhaba arkadaşlar”
“Sağ ol.”
“Nasılsınız?”
“Sağ ol.”
“Siz de sağ olun.”
Bütün elemanlar yeni bir komut beklemeden, kollarını dirseklerden büker ellerini uzatırlar. Ben kontrol etmeye gerek duymam.
“Teşekkür ederim. Görevlerinizin başına dönebilirsiniz.”
Koşarak dağılırlar.
Şaşırdınız ve gülüyorsunuz şimdi değil mi? Ben de zaten bu satırları gülerek yazdım. Olur mu hiç öyle şey?
Şakaydı tabii…
Ama gerçek şu; Güler yüzlü, candan insanlardır SEHR-İ GÜL marketin çalışanları.
Amerikalı düşünür Abraham Maslow ihtiyaç teorisinde, aidiyet, sevgi ve saygıdan bahsederek;
” bu ihtiyacı karşılanan insanların kendine güveni artar, mutlu olurlar.”Der. Başka bir toplum bilimci de;
“İnsanların gerçek değeri, insanlara verdiği değerle doğru orantılıdır.” Demiştir.
Az harcayan insan da, çok harcayan insan da, hep aynı değeri aynı hürmeti görür bu markette…
ŞEHR-GÜL marketin Sayın yetkilileri, çalışanları sizleri çok seviyorum.
Yüzleriniz hep böyle gülsün. Hep böyle tatlı dilli olun.
Kazancınız bol olsun…
YORUMLAR
Bacak bacak üstü eşek gölgede
Güneşte keliyle parlıyor Dede
Yazınca yazıyor lakin yine de
Ne gurur ne kibir adamın hası
Önünde birası siliyor pası.
Selam olsun.
Bedri Tokul
yazıyorsun dörtlükleri böğrüme böğrüme vuruyorsun.
Hadi cevap versene...Hadi cevap versene....
Kabulüm ben heceyi bilmem.
Hadi bakalım sen de benim gibi nesir yazsana?
(Mesaj sana değil)
Amann... içmişim biramı.Kafam hoş mu hoş.
Bir kuruşluk haram yok gursağımda hayat hoş mu hoşşş.
Dur bira ısınmadan içeyim yine...
Seni seviyorum...
Sayın Komutanım,
Edebi ve güzel yazınızı değerler açısından ele almak istedim. Malumunuzdur, insanlar için bir takım değerler vardır;
Milli değerler; kırmızıçizgimizdir, tartışmalarını bile doğru görmüyorum.
Manevi değerler; inanan için vaz geçilmezdir, ancak herkes istediği gibi düşünebilir ve inancında serbesttir.
Ahlaki değerler; ruh güzelliği için, erdemli olabilmek için çok önemlidir. Ve asıl değinmek istediğim Toplumsal değerlerimizdir.
Toplumsal değerler; ben, sen, o fark etmez, yani herkes, herkes bu değerlerin içinde yoğrulmuştur. Toplumsal değerlerin başında şüphesiz sevgi gelir, saygıdan kusur etmemek erdemli kişilerin görevidir. Hoşgörü, sabır, fazla uzatmadan v.s. gibi sahipleneceğimiz değerlerin tümü toplumsal değerlerimiz arasında yer almaktadır.
İşte budur sebep;
“Sayın Komutanım” diye hitap etmekteyiz.
Saygılarımla…
Bedri Tokul
Görüşünüze saygı duyuyorum
Bu konu insanların var olduğundan beri tartışılan bir konudur.
Saydığınız değerler tabii ki önemlidir.
O değerler önemli fakat alt gruplardır.
Ya bana Üniversite ki hocalarım yanlış anlattı.
Yada ben anlamadım.
Selam ve Saygıyla Hocam....
Sevgili Bedri Ağabey
Son zamanlarda çok okuyamıyorum. Okusam da yorum yazamıyorum. Ancak güzel yazanları kaçırmamaya çalışıyorum. Sanırım enerji eksikliği yaşıyorum.
Bu arada yazı sıcacık bir yazı. Siz yazmaya biz de okumaya devam edelim.
Sevgilerimle
Bedri Tokul
Okumak, yorum yazmak önemli değil.
Kendine iyi bak.
Yaşamın tekrarı yok çünkü...
Selam ve Sevgilerimle...
Değerli Komutanım, tabiki kariyer çok güzeldir fakat hayatta en güzel olan nedir bilirsiniz: İyi insan olup onun sıfatını koruyabilmektir. Sanıyorum biraz rahatsızsınız olabilir, hepimiz neler yaşadık ve neler yaşıyoruz. Var mı öyle iflas edince kepekleri indirmek?
Durun içerde bir sürü çalışan eleman var kendinizden önce onları düşünün.
Siz biliyor musunuz benim oğlum geceyarısı 30m uçurumdan uçtu iki gün ne ölüsü ne dirisi bulunamadı. Herkes deli oldu vahşi köpekler yedi dediler diye çıldırdılar. İki gün sonra bir hastanede sahipsizler kısmında bulundu. Meğer düşme anında beyin travması geçirmiş o an geçici hafıza kaybı yaşamış kendine gelince hatırlamış.
Kızımın bebeği olacak seviniyorduk aniden yürüyememeye başladı. Önce koltuk değnekleriyle yürüyordu olmadı, tekerlekli sandalyeye geçti. Babası ağlarken hop diyordum bu ne? Yakışıyor mu sana? Her şey geçer diyordum.
Geçti de...
Geçecek. Sen yine bizim Komutanımız olacaksın. Ağabeyimiz, can ağabeyimiz.
Saygımla ve sevgimle.
Bedri Tokul
Kıymetli Kardeşim.
Çok haklısın çoookkk...
Kedi yesin, böyle işte benim yüreğim.
Sevdiğim birinin eline diken batsa benim yüreğim kanıyor.
Neler çekmiş benim kardeşim nelerr...
Senin bu yorumundan sonra ellerimi göbeğimde bağladım.
boynumu büktüm suçlu çocuklar gibi yere bakıyorum.
Şimdi de kızım coronadan karantinada.
Ama güç verdin bana. Allah'ın inayetiyle o da geçecek.
Selam, Sevgi, ve teşekkürlerimle Canım Kardeşim benim.
Davidoff
Gelelim şu corona meselesine:
Abi, gerçi hepimiz çok dikkat etmeliyiz ama bu meretin gerçekten eski gücü yok artık kızın için korkma. Kimler korksun gerçektende 65 yaş üstü insanlar. O da neden, o yaştan sonra bağışıklık sistemi gitgide yavaşlıyor hatta bazı insanlarda çöküyor. Bırakın Coronayı en küçük bir hastalıktan bile virüs ya da bakteri kapabiliyor vücut.
Her zaman iyi düşünün ki iyi olsun.
Ben inanıyorum bize iyi haberlerinizi yine bu sayfadan gülümseyen yüzle yazacaksınız.
Okumak da yazmak da konuşmak da gülmek de tedavinin birer parçası bence... Anı çok güzeldi. Her yazı okunmuyor. Haz vermiyor. İyi bir yazı bulunca, şeker bulmuş çocuk gibi seviniyorum. Tadı damağımda kalıyor.
Nice nice yıllara, sağlık ve mutluluklarla İnşallah!
Teşekkürler... Sevgiler... :)
Bedri Tokul
Sizi sayfamda görmek, böyle içtenlikli bir yorumu okumak,
güne gelmiş olmaktan daha çok mutlu etti beni...
Selam, saygı ve Sevgilerimle...
Onur BİLGE
Sevgiler... Saygılar... (Bu ikinciyi unutmuşum! :) )
Yazınızın sonundan başlayayım yorumuma...
"İzi kalsa da her acının şiddeti zamanla azalıyor. Baktım olmuyor; Sait Faik Abasıyanık’ın
Dediği gibi “Yazmasam deli olacağım.” Çok doğru Bedri Bey...
'Açın yeri başka acının yeri başka' der ya bir atasözümüz, aynı onun gibi...
Alışanlar için yazıya bir süre ara vermek acıkmak gibi bir şeydir gerçekten... Üstelik, bu paylaşımlar acınızı küllemez belki ama kabullenmenizi kolaylaştırır.
Çünkü bu öyle bir acı ki!.. Kabulden başka çaresi de yok zaten!..
Kaleminize, yüreğinize sağlık.
Saygılarımla...
Bedri Tokul
Yorumunuza yazının sonundan başlamanız
beni ne kadar iyi anladığınızın bir göstergesidir
Hani derler ya - hayat devam ediyor-, gerçekten öyle.
Çok doğru; açıkan yer başka,acıyan yer başka.
Selam ve Saygılarımla Sayın hocam.
Teşekkürler...
Çok katlı apartmanlarda mutlaka bir emekli astsubay ya da bir emekli albaya illaki denk gelirsiniz. Asker dedin mi hangi rütbe olursa olsun benim tüylerim diken diken olur, saygım sevgim vardır. Ne güzel insanların sizi komutan diye çağırmaları, bir de tabi o adı sanı çok büyük marketlerden değil de mahallenizin esnafından alış veriş yapmanız zaman zaman gerçekten kayda değer bir kadirşinaslık örneği... Ne diyelim her geçen eksiliyorlar ama, Allah yardımcıları olsun o küçük esnaf olup yüreği kocaman olan insanların. Var olasın Abim kutlarım içtenlikle...
Bedri Tokul
Sevilmek, saygı. vefa görmek insanı mutlu ediyor.
Benzerlerine rağmen küçük sayılacak bu iş yeri
yakından biliyorum çokta hayır yapıyorlar.
Ben de sana, senin gibi düşünenlere yürek dolusu
sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Sağ ol,var ol.
Bedri Tokul
Sultan son günlerde bazı sıkıntılarım vardı.
Sana özel şiirlerini okuyamadım.
Kusura bakma...
Selam ve Sevgiyle.
Bedri Tokul
Dikenli de olsa o yolu yürüyeceğiz.
Selam ve Sevgiyle...
Abicim, sabah sabah şekersiz, demli çay gibi geldi yazın. Hem okudum hemi de güldüm. Çok pozitif, çok değerli insansın. Sen çok yaşa ki bize ilham kaynağı olasın.
Süper bir yazıydı. Ellerin dert görmesin. Bu arada aman ha COVİD-19 DAN uzak dur. Aramızda kal, yanımızdan hiç ayrılma.
Selâm ve saygılar.
Bedri Tokul
Sana ilham vermek haa?
Sen bir sinek vızıltısına bir roman yazabilecek
yetenekte bir yazarsın.
Bilmeyen mi var?
Teşekkür ediyor dost gözlerinden öpüyorum.
(: sağolun var olun
ne güzel gülümsettiniz siz de ömrünüz yettiğince hep gülümseyin
(: saygılarrrr
Bedri Tokul
Hep gülelim...
Herkes güle bilsin.
Teşekkürler.
Sonsuz sevgi ve saygı da benden...
Sen çok yaşa emi.
Tabii ki yazacaksın. Yok öyle kolaya kaçmak.
Ben de tam eşeği gölgeye çekmiş yatağa uzanmış kitabımı elime almıştım ki -gözümde bir yandan telefonda- pır pır edince baktım ki komutan yazı asmış. Hadi okuma hadi yorum yazma.
İyi ki de yazmışsın çok güzel. Var ol ağabeyim.
Saygımla kel’den öptüm.
Suat Zobu
Kendini yazmaya adayan deli’m
Bir coşkun kalemim söyleyen dilim
Sen sürekli yaz ki herkes okusun
Yazın sözü nakış nakış dokusun.
Bedri Tokul
Biliyorsun hece yazamadığımı döşüyorsun bir hece şiirini hadi bakalım ben ne yapacağım şimdi?
Dur bir deneyeyim bakayım:
Mehtap yıldızlar ay
Vay yavrum vay
Deniz atının boynuzuna kelebek konmuş
Suat ben seni çok seviyorum
Olmadı mı?
Olsa da yazdım olmasa da...
ÖPERİM GÖZLERİNDEN...
Suat Zobu
Zorlansan çözersin o bilmeceyi
Her zaman tamamlar gündüz geceyi
Sen sürekli yaz ki herkes okusun
Sen ki bizim yüzümüzün akısın..
Suat Zobu
Bir çığır açmışsın yürüyor teker
Aşa en son usta tuz biber eker
Sen yaz ki sürekli herkes okusun
Kelimeler bülbül gibi şakısın..
Suat Zobu
Çoğu beceremez inan ki her dem
Yaz evladım derdi rahmetli dedem
Sen yaz ki sürekli herkes okusun
Gencecik birisin dimdik çakısın
Suat Zobu
Pek çoğu yazmayı her zaman dener
Bir şeyi derleyip yazmaktır hüner
Sen yaz ki sürekli herkes okusun..
Bil edebiyatta altın takısın..
Suat Zobu
Kristal bardakta boğma rakısın..
Bedri Tokul
sade şapka çıkarmıyor üstümdeki
tşörtü atletide çıkarıyorummm
Hoş geldin abim ve Komutanım paşa astsubay vardı o da baba adamdı belki tanırsın diye ismini yazdım yazın yine güzeldi
Bedri Tokul
Ne zaman bir yazı yazsam ilk yorumu senden alıyorum.
Biz Astsubaylar böyleyizdir. Ordunun en ağır yükü bizlerin üzerindedir.
Gani gönüllüyüzdür. Senin de dediğin gibi babacan insanlarızdır bizler.
Aradan çok uzun yıllar geçti. Tanısam da unutmuşumdur.
Meslektaşım o BABA kardeşime buradan selam ve Hürmetlerimi gönderiyor,
senin de gözlerinden öpüyorum.