- 388 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çalışmak Hakketen Yaşamaktır
ÇALIŞMAK HAKİKATEN YAŞAMAKTIR
Sevgili oğlum,
“Ben tembelim” diyen insana hayatımda hiç rastlamadım. Bazen arkadaşlara “sen tembelsin” desem , “Tembellik nedir?” diye sorarlar. Yani insan 40 yaşına gelse bile çok zaman tembel olduğunun farkına varmaz. Tembel olduğunun farkına varmak için bile bilinç ve farkındalık gerekiyor yani.
Sevgili oğlum,
Çok tembel insan konuşmayı sever. Okumayı sevmez. Bun da gururla söyler. Çok inandığı dininin ilk emri “ oku” olduğu halde, “okumayı sevmiyorum” diye anlatır. Hatta kendisini dinleyen adama rastlarsa hemen bacak bacak üstüne atarak konuşmaya başlar. Konuştuklarının çok önemli olduğunu zanneder. Halbuki ne dünyasına ne de öbür dünyasına faydası vardır. Böyle insanlara tepki gösterdiğimiz zaman “anlayışsızlık ve alınganlık” ile suçlanırız. En kolay yol suçlamak zaten tembel adamın yaptığı iş. Okumayan, sadece konuşan insan her zaman anlayışlı ve bilinçlidir çünkü.
Sevgili oğlum,
Tüm bunlar nereden aklıma geldi biliyor musun? Güzel bir Üniversitede okuyorsun. Hali hazırda güzel olan her şey kolay olmazsa, okulunda zor demiyorum ama çok kolay da değil. Bu yüzden gece gündüz çalışmak zorundasın. Bu da bazen sana stres yapsa da ilerde fayda sağlayacak. Derler ki “gençken çok çalışan ihtiyarlayınca rahat eder”. Bu ne kadar doğru söz. O yüzden insan dersini anlayana kadar çalışmak zorundadır.
Sevgili oğlum,
Lise de iken ben de çalışmaz ve çoğunun çalışmadığını da bahanem yapardım. Halbuki işin esası çoğunluğa bakmak değil, çalışan ve çabalayan azınlığa bakarak onları örnek almakmış. Bugün aradan 40 sene geçtikten sonra görüyorum ki, bizim yaptığımız düpedüz “tembellik” miş. Çalışanları değil de tembelleri örnek aldığımızdan başarılı olamıyormuşuz. Biz bunun farkına bile varamamışız o zamanki gençliğimizin toyluğu ile.
Sevgili oğlum,
Hayatta bize güzel sözler söyleyecek de “aman boş ver yaşamaya bak” diyecek insanlarda bulunuyor. Hali ile alay eden, dedikodu yapan eser ortaya koyduğun zaman, okumadığı halde “ onlar kopya “ diyen ile okuyarak “ ne güzel orijinal eser ortaya koymuşsun, tüm ailece okuduk faydalandık” diyen insana da rastlarız.
Sevgili oğlum,
Çok insan sözünün karşısındaki insanı incittiğini düşünmez. “Ben doğruyu söylüyorum” der. Aynısını karşısındaki kendine yaparsa incinir ve “ bunu bana söylemeye utanmıyor musun” der. Yani O’nun ki can da bizimki solucan. Bu sözü doğru zannederek söyleyenler senelerce zararını görür ama farkına varmaz. Tembellik ve okumamak insanı kör eder. Duymayan sağır değil duymak istememekte inat eden sağırdır. Görmeyen değil görmek istemeyen ve kabullenemeyen insan kördür. Kendisi orijinal bir şey üretemeyince üreteni kopya zanneder. Çünkü öğrenci iken kendisi ders çalışmamış ve kopya çekmiştir. Başarılı insanlar eser üretince de onu kopya zanneder.
Sevgili oğlum,
Hem hayatta yaşadıklarımdan ders alıyor hem de sana yazarak bunun önce senin sonra da okuyanların faydalanmasına dikkat ediyorum. Bu da bana haz veriyor. Belki bugün okunmaz ama ilerde okunur. Paylaşıldıkça çoğalır. İnsan tembellik yapmadan başarana kadar çalışmak zorunda. Az çalışıp da çok başarı bekleyemeyiz. Verimli çalışmaya ve çok çalışmaya kendimizi alıştırmalıyız. İyice alıştıktan sonra zaten kendimizi çalışmaktan alıkoyamayız.
Sevgili oğlum,
Bir zamanlar okumayan, sınıfta kalan insandım. Olumsuzluklara odaklanır, onu bunu suçlardık ama sonradan “oku” emrini ciddiye alarak, anlamaya çalışarak okumayı sevdiğimiz zaman bir de gördük ki, başarılı insan mazeret üretmekten çok kendini çalışmaya vererek başarısızlıklarını başarıya dönüştürüyor. Hatta daha çok okuyarak başarılı insanları başarılı insanları modelleyerek, yorumlayarak onları kitap haline getirerek başarmak isteyenlerin hizmetine bile sunabiliyor. Ben bunu fark ettiğim zaman hayret ettim işte. Demek ki insan sadece başarısızlıklarını sadece başarıya dönüştürmekle kalmıyor, isterse gelişirse bunu başkalarına da anlatarak daha başkalarının da faydalanmasını sağlayabiliyor. Bunu metodlu ve boş konuşanlara kulak asmadan devamlı yaparsa zamanla O’nu anlayan daha çok insan halkaya katılıyor. İnsanlar ikiye ayrılır. Biri başarısızlığını başarıya dönüştürerek bunu da yazılı ve sözlü anlatanlar, diğerleri de onları seyrederek “kopyacılıkla” suçlayanlar. Değil mi ama
Sevgili oğlum,
Tembel ve konuştuğu her şeyi çok önemli gören insanlar ile gereğinden fazla muhatap olduğumuz zaman çok stres e girdiğimizi görüyoruz. Kendi davranışını her zaman doğru gören ve nezaket kurallarına uymayan insanlarda insanı sterse sokuyor. Biz böyle insanlarla muhatap olmak yerine işte ve evde kitap okumaya ve gelişmeye faydalı yazıları internetten ve sosyal medyadan bularak okuyarak hayatımıza artı kattığımız zaman mutlu oluyoruz. İşin esası çalışmaya zamanımızın çoğunu ayırmak ve bizi üzen ve boş konuşan insanlardan uzak kalmak.
Sevgili oğlum,
Boş konuşan insan hem donanımlı insanlardan faydalanamadığı gibi, onların donanımlı olduğuna inanmadıkları zaman faydalanacak insanları da onlardan faydalanmaktan alıkoyar Halbuki insan kendi donanımlı insanlarla, gelişmek ve ilerlemek insanları tanıştırsa bu kendine de fayda sağlayarak “birbirinden faydalanacak insanları tanıştıran sosyal insan” olarak belki çevresinde tanınacak veya tarihe geçecektir. Boş ve tembel insanı dinlemek zarardır. Çünkü çok insan faydalıyı zararlı zararlı olanı da faydalı olarak gösterebilmektedir. Yıllar sonra “ seni başkalarının görüşü ile değerlendirmiştim, ne kadar yanılmışım” diyen çok insana rastladım hayatta. Demek ki her şeyi kendi görüşümüzle aklımızla ve kalbimizle tanıyacağız ve algılayacağız. Yoksa çok zaman zararlı çıkarız.
Sevgili oğlum,
Hakikaten yaşamak isteyen insan çalışmayı prensip haline getirecek, sonra boş konuşmayacak ve boş konuşanlar ile de irtibatını en az seviyeye indirecek. O da mecbur kalmadıkça onlarla muhatap olmayacak, kendini gerçekten seven ve uyaran insanlardan faydalanmasını ve onların gönlünü hoş tutmasını bilecek. Sonra da zamanını ailesine ayıracak evde bile okuyacak ki başarı onunla olsun. Baba nasihatı nasihatların babasıdır. Anlayana..