Fıs Fıs ...kayıkçının tekerleği...
Fıs fıs deyince aklımıza garip murip görülmüşlükler gelebilir. Lakin bizim fıs fıslar; güzel koksun deyü ağza, doğal yollardan ortama, bit pire ölsün diye kamyonet arkasında değil, bildiğimiz 500 ml, 700 ml’lik oda parfümü veya camsillere doldurulmuş kolonyadır, bulaşıklara sıkılan çamaşır suyu veya sirke doldurulmuş fısfıslardır.. Corona dezenfektesi için halkın elinden gelen ancak bu kadardır. Fazlası da beklenemez.
Bunun yanında;
kekik yağı, kuzu veya dana ciğeri, yoğurt ve kuru soğan, bulgur pilavı, (of olum off), bol sebze meyve kısacası C, D ve çinko bulunan vitamin hapları, yemeklerdir. Yine vücut direncini artırmak için ıhlamur, içinde karanfil beklemiş bardak sulardır. Kestane balı aç karna boğazları temizlemesi için iyidir. Gabak çekirdeği ayrı bir destek, portakal, muz, elma, mandalina, mevsim meyve ve sebzeler.... Et belki de lüks olmuştur, angus ithal ettik mi etmedik mi?
Yaklaşık 1-1,5 yıl olmuştur, belki gereksiz küçük görmeler olmuştur covid 19’u, kayda alınmamış ve halka, belki de telaşa kapılmamaları için yalan söylenen hasta sayıları.. Ayasofya açılmış binlerce kişi katılmış, parti kongreleri yapılmış halk birbirinin dibinde şakşakcılığa taşınmıştır.
Virüs yavaş yavaş apartmanlara girmeye başlamış, insanlara veya komşulara durumun ciddiyetini anlatmak için bile tartışmalar yaşanmıştır. Sonuçta bir vefat, bir dairenin karantinaya alınmasından ve insanlar acıyı hem maddi-bedeni, hem de vefat üzre manevi-maddi kayıpları yaşayınca, iş işten geçtikten sonra durumun vehametini anlamıştır.
Büyüklerinize camiye gitmeyin, cuma namazını bu ortamda kılmayın; açın interneti hutbeyi okuyun evinizde kendiniz yapın ibadetinizi demeleriniz bile yanlış anlaşılmıştır. Vay dinsi vay, la de get, benim dinsizliğim sizin dindarlığınızdan kay be kat güzeldir diyemezsiniz valla dımdızlak kalırsınız ortada...
Koronadan veya doğal yollardan meydana gelen ölümlerin cenazesine katılmayın, komşu oturmalarını iptal edin, şehirlerin ana pazarlarına çıkmayın, düğün dernekleri az katılımla yapın, okulları açmayın, insanları bir araya toplamayın deseniz de çok kötü bir yönetim ve talimatlı basın medyanın; ister gerçek olsun ister insan üretimi Coronayı komplo teorisi olarak küçük görmeleri de sonunda taşınması zor bir sağlık yönetimiyle devletimizi de milletimizi de karşı karşıya bırakmıştır.
Aşıların güvensizliği, aşıların Çin malı olması, Çinlilerin aşının kabulü için rüşvet verdikleri iddiaları basın da yer almış, kendi aşımızı bile üretememiş olmaktan düştüğümüz çaresizliğin resminde, kimi şehirlerde stadyumların corona servisine dönüştürmeye çalışılması işin ciddiyetine boyut atlatmıştır.
Siyaset ve dar görüşlü, artık iyice çağın gereksinimlerini okuyamayan eski kuşak siyasiler ve karanlık tipler, bol torpilli idareler, hastaneler, yönetim işleri, bol kayırmalı ihale işleri bir çöküşü yavaş yavaş önümüze çıkarmıştır.
Seçimle gelemeyenlerin saray ataması ile bakan yapılmaları, yargının içler acısı durumu da işleri iyice çıkmaza sürmüştür. Damatlara emanet edilen mali işler sonunda, 30 yıllık eski ekonomistler ve bürokratların hayatlarında ilk defa eksi rezerv konuşuktıklarını basına açıklamalarıyla düzensizlik, hukuksuzluk ve ganimetçilik ortaya çıkmıştır.
AB Parletemontosunun artık tam üyelikten değil, yeni bir Türkiye ilişkisinden bahsetmeye başlamasından sonra da AB’ye güller ve güzel söylevler çekilmeye başlanmıştır. Her tarafta bir tutarsızlık, her tarafta 70-80lerin gençliğinden kalmış dar görüşlü kindar siyasiler ile beyinleri iyice arapcı, avrupacı, abdci, ruscu, çinci fikirlerle dolmuş insanların yetkisinde ülke karanlığa gömülmüştür.
Köylülerin arazilerİ veya ormanlarımızın yabancı altın şirketlerine peşkeş çekilmiş, Manisa’ya kurulması düşünülen Wolswagen araba fabrikası da siyasi istikrarsızlık yüzünden kurulmadığının fabrika yetkilileri tarafından açıklanması da ülkemizin dıştan görünümünü göstermeye yetmiştir.
Kişilere özel çıkarılan yasalar ile getirilen aflar, suçsuz insanların Fetö diyerek ölüme mahkum edilmesi, sürülmekten korkan veya makam hırsı yüzünden talimatla çalışan veya zaten siyasi görüşleri belli savcı ve hakimlerle adalet ve hukuğa tecavüz edilmeler, yeni kurulan partilerin hainlikle, abd veya rus oyunu olarak gösterilmeleri, basının bir kaç kişinin elinde olması, gazetecilerin de ekseri eski kuşak fikri sabit ideolojik olması, tv kanallarının tamamen zapturapt altına alınmaya çalışılması, sosyal medyadan yazılan bir kaç eleştiri için yapılan tutuklamalar, sokak röportajlarında halkın içini dökmesi sonucu cb’ye hakaretten içeri atılan yiğit insanlar, Anayasa mahkemesinin kendisinin yasaları çiğnemesi, işine gelmeyen itirazlara kabul edilemezlik görüşleri ve kararları vermesi, bunun yanında kimi Anayasa mahkemesi kararlarının alt mahkemeler tarafından kabul edilmemesi, asgari ücretin durumu, gençliğin işsizliği ve geleceğe güvensizliği, insanların tamamen birbirinden düşüncelerinden dolayı uzaklaşması da corana’dan daha beter bulaşıcı hastalık olarak zihinleri sarmıştır.
Şimdi ise mecburi eve kapanmalar, sokağa çıkma yasakları ile halk belki de derinden derine tehlikeyi anlamaya başlamıştır.
Yıllardır insanları, çevremi, toplumu internette dahil olmak üzere yaşlarına göre, kuşaklarına göre nasıl düşündüklerini izliyorum. Haşat bir düşünce ve kültür ile birbirinden kopan insanların ülkesi ve dünyasıyız.
Belki Corona 19 atlatılır ancak devlet ve millet nezdinde meydana gelen kutuplaşmalar, çağ dönüşümünü okuyamayanların afra tavraları, sistemde meydana gelen arızalar bu saatten sonra giderilemez bir boyuta taşınmış bir durum görülmektedir.
60-70-80 de ektikleri ayrık otlarının semerisini alan dış ve iç güçlerin yaptığı zulmü nasıl önleyebiliriz bilemiyorum. Yeni partilerle birlikte 20 yıl önceki söylevlerin çatışmaların hala devam etmesi, görünürde olan parti sözcülerinin hep eski kuşak olması, devletin eski devlet olması, düşüncelerin eski olması sonucu yeni çağ bizi sanki hamsi sürüsünü avlayan balıkçı gibi avlayacaktır.
Korona sadece sağlığımızı değil sanki bir millet olarak devletimizi ve milletimizin yarınlarına da ipotek koymuştur. Bir devlet düşünün ki, her 20-30 yılda bir aynı delikten defalarca sokulmuş, sokulmaya devam etmektedir.
Arkadaşlar, Y kuşağı ve Ulu Y’ler yükünüz artmış, çekilmez ekonomik, sosyal, siyasi ve hukuki yükler omzunuza bindirilmiştir, bundan kelli fıs fıs diyerek; kendinizi, eskilerden daha doğrusu zihinleri okuma kültürüyle dolu, çıkarımları çok uzun olan beyinlerden koruyun, sizler görüntü neslinin ilklerisiniz. Okumaktan, masaldan, hikayeden, romandan, dinden ve tarihten vb ziyade görüntü hafızasına sahip olan sizler korununuz.
Az oku, az okuduğunun ilerisini çok seyret, çok anla, çok gör Hüsnü!!
Sevim koş koş.. Katil yeni horoz almış... Kısacası katil düşüncelilerden, horozlardan ve köpeklerden korununuz efendim.
Nasıl olacaksa işte...
Nesildaşlar uzay gemisi inşası da başlamadı, vallah yedik naneyi bu durumda...
Fıs fıs eskiler fıs fıs...
Unutmadan ve soğan sarımsakca sanarak Y kuşağı ezilen, Z kuşağı da bu durumda kayıp nesil olacağa benzir ağam...
Fıs Fıs ...kayıkçının tekerleği...
Ütüsü bozuk bir yazı oldu amma idare ediverin gari, uğraşamayız, sal’la gitsin...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.