- 441 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
EFLATUN RENKLİ GÖZYAŞLARI
Üzerimde onca yıkılmışlıkların acı yükü varken, macalim mi var benim haytalık etmeye
Benden geriye ne kaldıysa; buyrun, sizin olsun...
Az önce; en edepsiz halimle en mahrem küfürleri eden ben değildim ve ulu orta bağıranda
Sokaktaki kedilere tekme atıp, el ele dolaşan aşıklara sataşan da ben değildim
O, şizofren yanımın küçük çocuğuydu sadece
Dudaklarımın kırmızılığı, kadınların öperken bıraktığı ruj izlerinden kalma bir kırmızılıktaysa
Dilimin edepsizliğinden dolayı, dişlerimin zülmündendir
Canım her yandığında, sigaranın ateşiyle dağladım su döker gibi, buz basar gibi
Gözümde ki yaşların aktığı zamanlarda seni özlediğim anlarım da oldu, öldürdüğüm de
Ne kadar kötü kelimeleri saklamışsam gizli haneme, çıkarıp çıkarıp döktüm ortalığa
İsraf olur korkusuna kapılmadan, hiç bir şeyi umursamadan
Er geç pişmalıklar yakamıza yapışıyor, kırıldığımız yerlerden onarılamayan yaralarımız acıdıkça
Bazen ne gül yağları fayda veriyor, nede radyolarda çalan acıklı aşk şarkıları
Çoğu zaman yalanlarla kandırsakta kendimizi, acıyacak yerlerimizin acısı başlayana kadar sürüyor o unutkanlıklarımızla yalanlarımız
Çocukken acıyan yaralarımız gibi değil bu yaralar, çabucak kapanıp giden ve hızla iğileşen
Belki bir çift göz, tatlı bir kaç sözcük olsaydı çok acımayabilirdi kalbimizi paramparça edip gidenlerin izleri
Ne kadar göstermese de bize aynalar, kırılan ve param parça edilmiş yaralarımızı
Kendi kendimizin katili oduğumuzdandı belkide utanmalarımız ve yüzümüzün kızarıklıkları
Porselen çaydanlıkta ki ham çayın tadında yaşadıkça hayatı, kan revan aşklarda yok ettik aşka olan inancımızı
Hani; eğer öleceğimi bilmeseydim, belki de en çok ben severdim, hayatın peşinden koşmadan
Keşke düşlerim ve hayallerim çocuksu umutlarla yaşamasalardı ve gözlerim kapılara tedirgin bir halde baka kalmasaydılar
Kırık bardaklarla içtiğim çayın tadını, belki o zaman başka tatlarla karıştırmazdım
Tüm saatler bana isyanda, tansiyonu düşmüş gibi halsiz halde dakikalar
Ve bir bilinmezliğin ardına sürüklenme korkusundan olsa gerek, tüm mevsimleri artık tek mevsim olarak yaşıyorum
Ya aklımın pusulası şaştı, yada inancımı yitirdiğimden beri hayatı siyah beyaz görüyorum
Kendimi belki af ederim de, bunca yükü üzerime yıkanları kaç duacı af ettirbilir ki
Ve verilen kaç sadaka o günahların kefareti olur, kim bilir.
Sokak kadınlarına aldığım beyaz elbiseleri giydiklerinde görmüştüm eflatun renkli gözyaşları, taşlaşmış yürekleri kıra kıra akıyorlardı
Aklıma gelenlerden o an bir yanım intihara meyil etti, bir yanım zalimliğe
Her gece bir kaç yıldız öldürmem, sabahın koynuna giren güneşin ışıklarına düşman olmam ondandır.
Bu kadar kirlenmişken, yüzümde ki kırışıklıklar ve aklaşan saçlarımla ortalarda zombiler gibi dolaşıyorsam
Hayata kırgınsam, parmak aralarımda ki kaleme bile hükmedemiyorsam ve kendi cinayetlerimi defalarca planlamışsam, bundan kime ne, SANA NE
Gündüz beni takip eden gölgeme ve kızdığım herkesin hıncını almak için akşam karanlığında gölgesini arayan bir deliyim ben
Az konuşan, çok küfreden...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.