- 464 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir trene binip uzaklara gitmek istiyorum.
Çalışmaya karşıydım lakin yaşamak için çalışmak zorunda kalmak bana birilerinin cebimden bir şey çaldığını hissettiriyordu, kimsenin hayatımı çalmasını istemiyordum. Büyük bir tren istasyonun bekleme salonu gibiydi hayat hangi trenin ne zaman geleceği ve nereye gideceğini bilmiyordum. Bildiğim tek şey trene binip uzaklara gitmekti bu iyi bir histi ya da ben öyle sanıyordum. Tren garını seviyordum çünkü herkesin bir yere gitmesini görmek beni mutlu ediyordu; sevdiklerine kavuşmak güzel bir duyguydu.Tren raylarını takip ederek eve gelmiştim elimdeki meyve paketini anneme verdiğimde onun çocuklar gibi sevindiğini görmek her şeye değmisti. Tam üç yıldır hiç bir şey yapmıyordum, çalışmıyordum, anneme çalışmaya karşı olduğumu anlatmama rağmen beni, anlamamıştı. Sırf annemin sevdiği meyveleri satın alabilmek için günde sadece iki saat bir bisikletçide çalışıyordum eğilmiş,bükülmüş jantları düzeltiyordum, keske insanlarıda bu jantlar gibi düzeltebilseydim bunu cok isterdim lakin bu imkânsızdı bisikletçide kazandığım para bize fazlasıyla yetiyordu. Zengin değildik, yoksul da değildik sadece iyi idare ediyorduk. Bir gün annem bana şöyle demişti’’ Dünyanın en zengin ve mutlu insanı benim çünkü bana her gün benim en çok sevdiğim meyveleri getiriyorsun’’ her gün aynı saatte hiç aksatmadan sabah erkenden işe gider gibi evden çıkıyordum bisikletçideki iki saatlik işimi bitirdikten sonra biraz balık tutmak bana eğlenceli geliyordu, balık eti lezzetliydi üstelik ucuzdu sonra annemin istediği meyveleri bulmak için manavları tek tek dolaşıyordum çünkü bazen annemin istediği meyve mevsime uymuyordu tam üç yıl bu böyle sürmüştü ta ki annem ölene kadar. Annem öldükten sonra kendimi bisikletçi dükkânın da ki çalışmaya vermiştim orada işim biter bitmez yine annemin en sevdiği meyveleri alıyordum bu bende alışkanlık haline gelmişti onları kimsesizler yurduna bırakıyordum kısa bir zaman sonra çalıştığım dükkanın sahibi de ölmüştü böylece bisikletçi dükkanı bana kalmıştı. Haftada bir gün yoksul çocuklardan hiç para almadan bisiklete binmelerine izin veriyordum kısa zamanda çok iyi para kazanmaya başlamıştım istediklerimi alıyor istediklerimi yapabiliyordum ancak hiçbir zaman anneme onun sevdiği meyveleri götürdüğüm zaman ki kadar mutlu ve huzurlu olamamıştım. Şimdi anladınız mı benim neden tren garını çok sevdiğimi…