- 657 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
YOL
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Artık hiç bir tehlike kalmadığını düşündüğümde geri döndüm. Duvarların arkasından gelen ağıtlar dışında bütün sesler terketmişti dünyayı. Yeterince kan akmış, toprağın derinliklerine kadar işlemiş; can, akan kanın ucunda varacağı yere ulaşamadan bedeni bırakıp gitmişti. Köklerimi sorabileceğim hiç bir canlıya rastlamadım. “Güven hiç kimsenin olmaması mı?” diye sordum, dallarından kan damlayan bir ağaca. Ölmüştü. Onun yerine yol cevapladı. “Hayır” dedi. Ağzında bir çok kelime vardı ama, dışarıya çıkartmadı. Sadece “ulu çınara git” demekle yetindi.
“Nasıl?”
“Sen yürü, ayakların bilir.”
Sessiz yürüdüğüm için çınarın yanına hemen vardım. Ben konuşmayınca yol da bir şey söylemedi. Birbirimizi tanıyor olsak “küskün” gibi derdim, ama öyle değildi. İki yabancı gibi; birbirini tanımaya cesaret edemeyen…
Çınarın dibinde ayakları toprağa kök salmış; derisi, yaralı bir çınarın kabukları gibi kat kat çıplak vücudunu kaplamış bir kadına rastladım. Dizlerine kadar uzunan göğüslerinden durmadan süt akıyordu. Göz kapaklarını yavaşca araladı, yaprak yeşili gözleriyle beni süzdü. Ben bir şey söylemeden, o niçin geldiğimi biliyordu.
“Deli kız çıplak ayaklarıyla yola çıktığında yollar hiç bitmez, uzar da uzardı” dedi.
“Ben çabuk ulaştım yanına” dedim.
“Deli kız yolla konuşur, ona hikayeler anlatır, hoş zaman geçirirlerdi; bu yüzden yol, onun yolunun bitmesini istemezdi, o da varacağı yere hep geç ulaşırdı. Onu yolun bırakmadığını ayağının altına bakınca anlardın. Yolu, sadece yürümek için kullananların ayakkabılarının parçalandığı yerde deli kızın ayağına toz bile bulaşmazdı.”
Ayaklarımın altına baktığımı görünce güldü. O gülerken koca çınarın yaprakları hışırdadı. Ayakkabımın tabanına küçük keskin taşlar batmıştı. Tırnaklarımla onları çıkarmaya çalıştım, parmağım kanadı. Geri çekilip oturuşumu düzeltmeye uğraşırken kanım ulu çınarın altında oturan kadına bulaştı. Kadın derin bir soluk aldı, “yüz yıllar sonra delilikle ululuk arasında ki bağı görmeye gelen birisi oldu nihayet” dedi ve gözlerini kapattı.
YORUMLAR
Dünya var olduğu müddetçe yer yüzünde kan akmaya devam edecek sanırım, öncülüğünü Kabil başlattı, Habil'i katlederken. Soyumuzu soracak kimseyi bulamıyorsak, sebep yine insanoğlunda aramak gerekir, katlimize sebep yine biziz. Yetinmedik; doğaya saldırdık, kendi ellerimizle sonumuzu hazırladık.
Benzetmeleri harika olan bir yazı okudum, kaleminiz daim olsun Üstadım.
Saygılarımla..
Sadık Aygül
yorumunuz icin tesekkurederim ustad