- 411 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HİKAYELERİMİZ
Hiçbir hikâye bitmiyor. Bittiğini sandığımız hikâyeler yeniden başlıyor. Gerçek hikâyelerimizi hayatımıza girenlerle yazarız. Gerçek hikâyeler i okurken hayali hikâyelerden farklı olduğunu hissederiz. Farkında olmadan kendimizi hikâyenin içinde buluruz. Tadına varırız. Hüznünü yaşarız.
Hikâyelerimizde onulmaz yaralarımızı, mutluluk anlarımızı, hayatımıza dair ne varsa hepsini görürüz. Bitmesin dediğimiz anlarımız, biran önce bitsin dediğimiz durumlar bir bir karşımıza çıkar.”İyi ki yaşamışız” tadında sahneler bizi o günlere götürür. O sahneler, hayatımızın unutulmayan alanlarına kaydedilmiştir. Ne kadar zaman geçerse geçsin ilk günkü tazeliğini hep korur. Silinmemek üzere hayatımızın amacı noktasında yerini almıştır. Sıkıntılı anlarımızda hikâye filmimizi geri sarıp seyretmek bizi sıkıntılarımızdan uzaklaştırır. Bazen umuda ve enerjiye dönüşerek yolumuzu aydınlatır.
Kulaklarımızın duyduğu tılsımlı bir cümle,bir dize hep kulaklarımızda çınlar durur. Gözlerimizin karşılaştığı bir sahne kelimelerle ifade edilmez ancak silinmeyen bir sahne olarak her daim askımızdadır, karşımızdadır. İndirmeye çalışsak da izin vermez.”Beni indiremezsin” diye haykırır.
Anlara ait özel cümleler vardır. O cümleler an-a, zamana, mekâna o anki yaşanan duygulara aittir. Hayatımızın hiçbir evresinde bir daha kuramadığımız cümlelerdir. Çünkü benlikten çıkıp ortak cümle haline gelmiştir. Bu cümlelere bir başkası da dokunmuştur artık.
Kısaca hayatımıza dokunan kahramanlarımız ölmez. Onlar bizim bir parçamız olmuştur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.