- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Zafira Hanım 3
Merhabalar Zafira Hanım, merhabalar.
Size sınır boyundan yazıyorum, mayınlı tarih coğrafyasından. İskender’in hüküm sürdüğü, Roma’nın genişleyip durduğu sınır boyundan. Sınır boylarındaki çocukluğu bilir misinZafira Hanım. Kalpleri çabuk boy atar doğunun çocukları ve kırkındayım Zafira Hanım, hayatımda yüzleştiğim insanların yarısı kötü mahsul çocuğu!
Yeryüzünün hüznünü mürekkep dövmeli kadınlar çekiyor, göğümden pastel boyasına banmış kırlangıç sürüsü geçiyor.Bir mevsimden bir mevsime geçiyoruz Zafira Hanım, bir halden bir hale evriliyoruz. Önümüz boran, bağbozumu mevsimi yedik. Hüzünle yedik, şarapla içtik, gel gör ki aşk nasip olmadı. Önümüz kış meyveleri ile dolu mevsim. Rüzgâr, boran, kar, fırtına... Yumuşak bir battaniye sıcaklığı olmaya gelirsin artık, içilecek şarabın üzümden yangınlarına, muhabbet divanına oturmaya. Kış mevsimini sevimli kılan sahnelerin içinde olman durumu sevimli kılıyor, hak teâlâ kalbimi bilir, bir çocuk belki üşür diye uykum bozulur, yüreğim ayaz keser. Çocuklar üşümesin Zafira Hanım, Hadi gel. Bakire Meryem hatırına, İsa Musa aşkına gel.
Gel ki nar çiçekleri dökülsün teninin atlasından, her zerren sinsin alacağım oksijene. Kırmızı, demli kırmızı, kıpkırmızı olmaya gel. Sarımtırak hüznü kovmaya gel. Kanıma karışacak zarafetin incecikten başım hoş olacak.
Pekâlâ Zafira Hanım... Gelmeyeceksin. Hoş. Zaten gelinecek gibi değil buralar. Üzerimden yağmur yüklü bulutlar geçiyor Zafira Hanım, bir türlü yağmayan yağmurlar dolu. Rahmet dolu rahmetsiz bu siyah dağlardan yağacak tek katre yok. Şimdi senin iklimin, Tanrı bilir ne kadar çiçekli, börtü böcekli...
Zafira Hanım,
Mezopotamya renklerim kanıyor, iklimlerimden çatışmalar ve anarşist öğretiler nüksediyor. Mutsuzum, işin daha fenası umutsuzum. Eski zamanlardan kalma mürekkep dövmeleri gibiyim. Hüznümün sarıları öldü, lacivert, siyaha kardeş katran bir lacivertli hüzün içindeyim.
Tebessüm ederim Zafira Hanım,
İnsanın dert yanması da bir şey.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.