- 534 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
640 - AL YAZMALI
Onur BİLGE
“Al Yazmalı,
Demokrat Parti iktidarı ile karayollarını geliştirme süreci başladı. Kısa sürede, kamyonlaşma hızlandı. Atasözlerine verilen önem, kamyon yazılarına da yansıdı. Onlar da şoförlerin verdikleri mesajlar, sloganlar, espriler ya da dertleşmelerdir. Önceliklerini, inançlarını, ihtiyaçlarını, sevdalarını o şekilde dile getirmeye başladılar. Paylaştıkları sözlere bakarak onlar hakkında az da olsa fikir edinilebiliyor. Bence bu kısacık sözler, şuuraltının özlü biçimde dışa vurmasıdır.
Mesela kamyonun sahibi “Babam sağ olsun!” diyerek, üç kelimeyle aile hakkında yeteri kadar bilgi veriyor. Demek istiyor ki: “Ben okuyup bir baltaya sap olamadım. Çalışıp para da biriktiremedim. Babamın hali vakti yerinde… Bir kamyon aldı işte! İşsiz kalmayayım, ekmeğimi yoldan bari çıkarayım diye.”
Slogan özelliği taşıyan kamyon yazıları, pankart kaldırır gibi özellikle kamyonların kasalarının arkalarına, kolayca okunabilmeleri için okunaklı büyük harflerle, ferli ferli yazılır. Bende de alışkanlık halini almış onları okumak. Merak işte! Bir kamyon gördüğümde gözlerim o yazıları arar. Eskiden beri dualar vardı taşıtlarda. Allah kazadan beladan, kötü gözden, kıskananların şerrinden korusun diye mutlaka bir yerlerde bir “Maşallah” veya “Allah Korusun!” yazısı olurdu. Otobüslerin minibüslerin içlerinde veya önlerinde yer alırlardı. O kadar ki ecnebiler, Türkiye’de iki taşımacılık şirketinin olduğundan bahsederek, “Bu iki dev şirketin biri Maşallah, diğeri de Allah Korusun!” diye espri yapıyorlarmış.
İstanbul’dayken bir gün memlekete gitmeye kalktık. Analığım, babalığım ve ben… O zamanlar arı gibi çalıştığım, kendime had safhada güvendiğim zamanlar… Para varsa arkadaş da var. Para varsa, her kapıyı açarsın! Bir arkadaşım vardı. Elden düşme bir arabası vardı, yabancı marka… Öyle herkes binmeye cesaret edemezdi ona ama bizimkisi cahil cesareti… Verdim benzin parasını. Bir o kadar da eline… Haluk getirdi arabayı, bindik. Çıktık Karadeniz’e doğru yola…
Arada yağmur çiseliyor. “Stabilize yolda az yağmurda toz toprak çamur olur, kayar araba.” diyor arkadaş. O da acemi daha. Bir hızlanıyor, bir yavaşlıyor. Yine de gençlik var serde. Ingıl ıkış düz yokuş gidiyoruz. Canımız önce Allah’a, sonra ona emanet!
Yanımızdan otobüsler geçiyor, kamyonlar geçiyor. Alışmışım ille de okuyacağım! Okuyamazsam çatlarım! Ne kadar merak varsa, işte o kadar da inadım var! Haluk’u da uydurdum kendime, Yazılar çamurdan zor okunuyor. Buna rağmen hızlanıyor, yetişiyor, okuyorum, normal şekilde devam ediyoruz yolumuza.
Bir kamyon solladı bizi! Nerden çıktı geldi de solladı!.. Arkası baştan başa çamur! Bir de tabaka yapmış! Bilmem ne zamandan beri yıkanmamış. Bir yazı var, yarısı hayal meyal seçiliyor, yarısı yok! Var da okuyamıyorum. Okunan taraftaki harfler de yarım... Çılgına döndüm! Haluk da okuyamıyor. Babalığımın gözü görmez, analığım zır cahil!
Merakım Haluk’a da sirayet etti. O da inada bindirdi! Kamyon hızlandı Haluk hızlandı, yaklaştık derken kaçıyor adam! Kuşkulandı mı nedir! Bir yarış başladı bizde! O usta, Haluk acemi… Bütün derdimiz yazıyı okumak ama o bilmiyor. İlle de ille anlayacağız adam ne yazmış!
Bilmem artık ne kadar gittik bu şekilde… Bir biz öndeyiz, bir o önde… Öndeyse uzakta, arkadaysa bize faydası yok! O zaman geri kalıyoruz, mecburen. Yazı arkada… Yol veriyoruz, geçerken bakıyoruz, yandan görmek zor. Tam arkada ve görüş mesafesinde olmalıyız . Bu arada, elimizdeki harflerden harf sayısına göre uygun kelimeler türeterek, yazının eksiklerini tamamlamaya çalışarak, anlamlı bir söz ortaya çıkarma gayreti içindeyiz. Öyle diyoruz olmuyor, böyle diyoruz olmuyor. Kamyon yazılarına aşina değiliz. Atasözü olsa, kolay… İki sözcük olsa bile, tamamını anında çıkarırız. Neyin anlatılmak istendiğini de şıp diye anlarız. Çünkü onları, günlük hayatımızda sık sık kullanırız.
Nihayet bir benzin istasyonuna yaklaşınca kamyon oraya döndü, bizim depo ful ama biz de döndük. O durdu, biz de durduk. Yazıyı okuduk! Okumasaydık, kalanlar ruhumuza Fatiha okuyacaklardı! Yazıya da bakar mısın?
“Aşkın bana hız verir, yağmur çamur vız gelir!” Bu kadar olur yani!..
Bazıları yollarda gidip gelmekten usanmış, yolların bitimsizliğini dile getiren sözler yazdırmışlar. Çoğu da “Şoförlük yapıyorsak, kültürsüz de değiliz herhalde! Duygusuz da değiliz, sevmesini de biliriz! Bizi hafife alamazsınız! Ne gün görmemiş laflarımız vardır bizim!” dercesine ne yazacakları konusunda kafa yormuşlar, birer slogan bulmuşlar.
Kamyon yazılarını okuyarak deneme de yazılabilir yani. O yazılardan o şahsın ruhsal durumu anlaşılabilir. Zaten onlar kapalı değil, inadına apaçık ifadeler... Halk diliyle yazılmışlar.
Bazı uzun yol şoförleri de trafikten dertliler ki şikâyetname yazacaklarına birer söz yazmışlar, tek pankart kaldırarak kolayca anlatıyorlar dertlerini. Hem yürüyüş izni almadan dile getiriyorlar sıkıntılarını. Üstelik zaman sınırlaması da yok. O yazılardan da onların trafik hakkındaki duygu ve düşüncelerini öğrenmiş oluyoruz. İlgililer tarafından mesaj alınmış oluyor.
Kaza konusunda da uyarı kabilinden yazılan sözler de az değil. “Rahmetli de sollardı!” “Kes hızını, üzme elin kızını!” gibi… Aşka dair sözler de çok ve ilginç… “Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım!” Övünme had safhada… “Yolların Fatih’i!” “Bana takıl, hayatını yaşa!” “Baba yorgun!” “Sollama beni, sollarım seni!” “Sataşma laza, basar gaza!” “Yürü, kim tutar seni!”
Eskiden taşımacılık at, eşek, katır ve, deveyleymiş. O zamanlar atlar yarıştırılırmış, artık kamyonlar yarıştırılıyor. O zaman süvariler övünüyor, gururlanıyorlarmış, artık kamyon şoförleri öyleler ve birbirlerine meydan okuyorlar!
Halk konuşuyor. Susmuyor. Kendince derdini anlatıyor, sevincini dışa taşırıyor, hislerini ifşa ediyor, inancını haykırıyor. Özgürce ve Türkçeyle kolayca yapıyor bunu. Atasözleriyle, destanlarla, koşmalarla, masallarla, hikâyelerle… Sözlü edebiyat onların eseri değil mi! Halk Edebiyatını oluşturanlar onlar…
Abartılı sözler de yok değil hani. “Kadere rest çektim!” “Öyle birini sev ki, sen ölünce o hiç yaşamasın!” “Ben bir kadını sevdim mi gözüm gibi bakar ilah gibi taparım ama bir yanlışını görmeyeyim, bir bidon benzin döker çatır çatır yakarım!” “Seversen Allah’ına kadar sev!” “Sana taptığım kadar paraya tapsaydım milyarder, Allah’a tapsaydım peygamber olurdum!” Kaptan’ı deli eden sözler bunlar!
Yol gösteren, nasihat eden de var. “Acele giden ecele gider!” Yanlışa yönlendiren de… “Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine, deli ol, dünya senin kahrını çeksin!” “Alırsın Ford, olursun lord!” “Âşıksan vur saza, şoförsen bas gaza!”
Alnından öpülecek şoförler de yok değil hani. “Baba parası değil, alın teri!” “Beklenen gün gelirse, çekilen çile kutsaldır!” “Bir sana bir de sabah uykusuna doyamadım!” “Delikanlı olunmaz, delikanlı doğulur!” diyenler gibi…
“Büyüyünce kamyon olucam.” “Büyüyünce tır olucam.” “Çatla e mi!” gibi esprilileri de var, gözlerden başka bir şey göremeyenler de… “Gözlerim gözlerinin delisi!” “Menekşe gözler, seni özler!”
“İcra memuru muydun, haciz koydun gönlüme!” “Karayollarında değil, senin kollarında öleyim!” diyen âşıklar… Alınanlar, gücenenler de var. “İstedim vermediler, sen şoförsün dediler!” “Şoförsem günahım ne?” İsyankârlar da iyi örnek değil… “Kanunlar çiğnenmek için vardır.”
Alaycılar… “Ne o amortisörlerin mi patladı?” En güzeli de… “Servi boylum, al yazmalım!”
Seni düşündürüyor bana bu son söz… Servi boylu sayılmasan da… Al yazmalı oldun ya bir zamanlar. Duvağının üstüne al yazma örttüler ya… Allı pullu yolladılar ya seni İzmir’e…
Ben kamyon şoförü olsaydım, kamyonumun arkasına “Yaşamak direnmektir!” yazardım. Yaşayabilmek için direnmem gerektiğini öğretti Kaptan bana. Ne olursa olsun, kendimi bırakıvermemeyi ondan öğrendim.
Yenik başlasam da, her defasında tuşa gelsem de, herkesin içinde mat olsam da ben varım! Var olmaya da devam edeceğim!
Direnen”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ – 640
YORUMLAR
Şoförleri Analiziniz harika, bu kadar empati yapabilmek bu bilgileri derlemek özellik ister; Ülkemize gelen yabancılar "Maşallah" şirketini merak ederlerdi. Beni çekemediler halat koptu.... Bolu dağın hastasıyım, sisin ustasıyım (bolu dağında kaza yapan kamyon arkası), Ben yolları gözü kapalı giderim diyen otobüs şoförünün Erzincan girişte köprüye çarpması... TRAFİK KURALLARINA İNSANLAR UYAR, UYMAYANLAR....
Güzeldi eline yüreğine sağlık
İzmir e allı pullu Alyazmayla gidenin hikayesini sakıncası yoksa öğrenmeyi çok isterim. Sakıncası varsada mesaj atarsan severek okurum
İzmir benimde alyazmalımın gitti yerdi. Selamlar tebrikler sağlıklı günler.
Onur BİLGE
https://www.edebiyatdefteri.com/166050-455-kilitli-sandik/
KİLİTLİ SANDIK'tan itibaren okursanız yazılar sizinle dertleşecektir. Bu bölümden itibaren adressiz mektuplar olarak devam ediyor.
İlginiz için teşekkürler... Sevgiler... :)