- 353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALAN
M. Sabri Haberveren
Yalan herhangi bir kişi, topluluk veya kurumu, yanıltmak için yapılan rol, söz veya doğru olmayan herhangi bir ifadedir. Yalancılık zor bir iştir. Yalancının yalan söyleyebilmesi için yüksek bir zekâ seviyesine sahip olması gerekir. Yalan söyleyen yakalanmadığı sürece yalanı uzun süre sürdürebilir. Ancak bu kendisi için bir ekstra bir yük teşkil eder. Aksi takdirde, “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.” Atasözünde olduğu gibi yalanı hemen ortaya çıkar.
Yalan tarih boyunca var olmuştur. Çıkar, mevkii ve para sağlamak isteyen sahtekârlar, alçaklar her zaman yalana başvurmuşlar, nice masumların canlarını yakmış, belki de ölümlerine sebep olmuşlardır. Yalanın ve tarihçesinin üzerinde durmak istemiyorum. Ancak yalan edebiyatımıza türkülerimize de girmiştir.
“Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?
Sabahleyin erken çifte giderken,
Öküzüm torbadan düşmüş gördün mü?
Sabah ezanını okurken,
Müezzin minareden uçtu gördün mü?”
Biçiminde ki türküleşmiş yalanı herkes duymuştur. Halk edebiyatımızda “Bilip de bilmemezlikten gelme” veya “Olmazı oldurma“ başlıkarıyla anlatılan türlere de yalan dememiz mümkündür. Yunus Emre’nin :
“Bir sinek bir kartalı
Kaldırdı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Bende gördüm tozunu. ”
Şeklinde hicivleri de mevcuttur. Yalan konusunda oldukça yetenekli insanlarımız ve vatandaşlarımız mevcuttur. Hatta bu ilginç yalanlara adliyelerimizde de rastlayabilirsiniz. İlginç ve bir o kadar yalan bulduğum bir tecavüz sanığının avukatının savunma örneğini 17.11.2007 tarihli Hürriyet gazetesinde okudum. Kendisini terk eden sevgilisinin 17 yaşındaki kızına bıçak tehdidi ile tecavüz eden birinin, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki davasında, Saygıdeğer! avukat müvekkili için verdiği yazılı savunmada şöyle demiş:
“Asıl müvekkilinin tecavüze uğradığını, müşteki kızın müvekkilini zorla yatağa devirip, üzerine çıktığını ve müvekkilinin de genç kızla zoraki ilişkiye girdiğini, ilişkiden sonra kendisine gelen müvekkilinin, mağdureye, “Beni bu işe niye bulaştırdın? Şimdi annenin yüzüne nasıl bakarım ?” diyerek dövdüğünü müştekideki yara izlerinin ondan kaynaklandığını” anlatmış.
Adama bakın! Sevgilisi kendisini terk etti diye, onun 17 yaşındaki kızını döverek, bıçak zoru ile tecavüz ediyor. Cep telefonu ile kızın çıplak görüntülerini çekiyor. Kız şikâyet etti diye avukat tutuyor. Avukatta yukarıdaki ilginç savunmayı yapıyor. Pes doğrusu… Ben şimdiye kadar 17 yaşındaki bir kızın, kazık kadar bir herife tecavüz ettiğini duymamıştım. Adam tecavüz sonrasında “Şimdi annenin yüzüne nasıl bakarım?” diye utanarak kızın ağzını burnunu dağıtıp dövüyor. Önce kızı dövmüyor! Kızın kendisine zorla tecavüz etmesini bekliyor. Kız kendisine tecavüz ettikten sonra, utancından kızın annesinin yüzüne bakamayacağı için kızı eşek sudan gelinceye kadar dövüyor. Ha bir de kıza ders olsun diye çıplak resimlerini çekiyor. Ne kadar utangaç, ne kadar ar ve hayâya sahip bir adam gördünüz mü? İşte bu utangaç adam kendisi gibi utangaç bir avukat buluyor. Avukatta şikâyetçinin iftiralarına karşılık, müvekkilinin yaşadığı gerçek durumu! anlatan savunmasını yazılı olarak yapıyor.
“Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?
Sabahleyin erken çifte giderken,
Öküzüm torbadan düşmüş gördün mü?
Sabah ezanını okurken,
Müezzin minareden uçtu gördün mü?”
İşte yalan işte doğru… Siz hangisine inanıyorsunuz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.