Türkiye’deki Kitap Okuma Sorunu
UNESCO’nun hazırladığı Dünyadaki kitap okuma sıralamasında Türkiye % 0,1 oran ile 86. Sırada yer alıyor. Kitaba harcadığımız yıllık tutar ise sadece 5,5 Türk Lirası. Yani bir paket sigara parasının sadece 3 de 1 i yılda sigaraya minimum 5.475 TL harcayan Türk vatandaşı kitap okumak için ise sadece 5,5 TL harcıyor. (Sigara düşmanlığı yapmıyorum. En gereksiz harcama kalemini düşündüğümde aklıma sigara geliyor.)
Öte yandan kişi başına düşen yıllık cep telefonu harcaması 173 Türk Lirası yani kitap harcamasının 31 katı. Bu duruma üzülmemek elde değil ancak, ülke de bunca televizyon dizisi bunca televizyon programı varken ve üstelik sosyal medya saçmalığı böylesine çıldırmış bir haldeyken duruma pek de şaşırmamak lazım.
Kitap okuma oranlarında ki düşüşün ya da yükselmeyişin birkaç etkisi olduğunu düşünüyorum ancak son zamanlarda üzerinde durduğum konu; Özellikle son yıllarda görsel verinin sosyal medya da bir yığın halini alması (ve bu verilerin birçoğunun doğruluk payının çok düşük olması ) bu durum kanaatimce kitap okuma alışkanlığımızı daha da aşağıya çekmektedir. Zaten çok düşük olan okuma oranı bir de bu sebepten daha da düşecektir. İnternette aradım ancak bulamadım eğer sosyal medya kullanımının artmasıyla kitap okuma seviyesinin karşılaştırıldığı bir grafik olsaydı eminim bu grafik bize sosyal medya kullanımının arttığı yerler de kitap okuma oranının düştüğü gerçeğini kanıtlayacaktı. Çünkü 82 milyonluk Türkiye’de aktif olarak sosyal medya kullananların oranı %63 ve bunu aynı zamanda mobil olarak yani cep telefonlarından kullananların oranı ise %55 ve buna karşılık kitap okuyanların sayısı ise sadece %0,1
Bir gün bir arkadaşıma sordum.
Neden kitap okumuyorsun?
Neden okuyayım abi. Öğrenmek istediğim her şeyin özetini sosyal medyadan okuyorum ya da izliyorum. Kitap okumama gerek kalmıyor.
Dedi.
Peki dedim.
Ve konuyu değiştirdim. Çünkü bu noktadan sonra söyleyeceğim her kelimenin israf olacağı kanaati gelişti zihnimde o yüzden uzatmadım.
Kitap okumak elbette öğrenmek, bilgi sahibi, fikir sahibi olmak açısından oldukça önemli bir aktivitedir. Ancak sadece bu kadar değil. Öğrendiğimiz bilginin bir kaynağa dayanmasıdır aynı zamanda. İnternette dolaşan binlerce asılsız ve kaynaksız bilgiden çok daha doğrudur.
Öte yandan kitap okumak;
Bir tür terapi ve tedavi yöntemidir. Hayatı sevdirir ve Dünya’da ki başka yaşamları anlamamızı başka duygu ve düşünceleri öğrenmemizi sağlar. Düşüncelerimiz olgunlaşır. Anlama ve konuşma yeteneğimiz artar. Dünya’ya bakışımızı değişir. Ve burada sayamayacağım bir çok şey. Yapılan bir araştırmaya göre günde 30 dakika kitap okumanın stres düzeyini %60 oranında azalttığı kanıtlanmıştır.
Olayın bir diğer boyutu ise tabi ki sosyokültürel ve ekonomik boyutlardır. Ancak inanın kitaplar sandığınız kadar pahalı şeyler değil. Ve üstelik ikinci el okunmuş kitap satan bir sürü web sitesi var. Ve hatta almanıza dahi gerek yok devletin kurmuş olduğu kültür merkezleri kütüphaneler vs. faydalanabilirsiniz. Bunun için para harcamanıza bile gerek yoktur.
Tabii olarak bu meselenin temelinde yatan bazı sorunların başında ailede kitap okuma alışkanlığının olmamasının çocukta yarattığı etki geliyor. Aileler okumuyor ve dolayısıyla çocuklar da böyle bir alışkanlık edinemiyor. Birkaç yıl sonra onlar da büyüyecek ve aile kuracaklar. Onlar da okumayacaklar ve onların çocukları da okumayacak. Ve işte nihayet cahil nesiller yetişmeye başlamış olacak.
Çocuklarımıza ve Türkiye’nin geleceğine yaptığımız kötülüğün farkında mıyız?
Ali Arif
YORUMLAR
niçin benim halkım kitap okumuyor?
el cevap:
1-okuyan, okuduğunu anlayan, yorumlayan, soru soran kuşakların yetiştirilmesi -
istenmediği için.
2-okullarda, sınıflarda kitaplık yok gibi, öğrencilerimizi test sınavlarına göre yetiştiriyoruz.
3- ve öğretmen yetiştiren meslek okulları kapatıldı (!)
emeğe ve sanata saygımla yaşamsal bir konuyu gündeme getirdiniz kalem dost. var olun.