- 252 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ Bölüm- 5
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ
Bölüm- 5
‘’ Acele et İlayda, kaybedecek vaktimiz yok.’’
‘’ Nereye gidiyoruz patron?’’
‘’ Delil torbalarını yanına almayı unutma.’’
‘’ Tamam, aldım çıkalım patron.’’
‘’ Çok konuşma bir taksi çevir. Henüz araba alacak paramız yok.’’
‘’ Daha nereye gittiğimizi söylemedin? Kızma patron sesimi kesiyorum.’’
Önümüzden geçen ilk taksiyi durdurarak yola çıktık. Yarım saat sonra, Emniyet Müdürlüğünün bahçesinden içeri giriyorduk. Danışmaya kimliklerimizi gösterdikten sonra, ikinci kata çıkarak, Asayiş Şubenin kapısını açıp içeri girdik. Derdimizi anlatabileceğimiz birine bakınırken, bir Komiser yanımıza gelerek,
‘’ Ben Cansın Komiser, kime bakmıştınız?’’
‘’ Ben de Tarık Ahmet. Tayyar Bedri’nin arkadaşıyım, Başım sıkışırsa Sedat Amir’i görmemi söylemişti.’’
‘’ Sedat Amir emekli oldu Tarık Bey ama Büşra Amirle görüşebilirsiniz.’’
Bir an İlayda ile bakıştık, olur anlamında başımı salladım. Cansın Komiser önde biz arkada Büşra Amirin odasından içeri girdik.
‘’ Buyurun size nasıl yardımcı olabilirim?’’
‘’ Amirim, Dün İbrahim Müteferrika sokakta, otuz altı numaralı bahçeli evin önünde, bir cinayet işlendi. Adam atıldığı bahçeden yola kafa üstü düşerek beyni patladı ve hayatını kaybetti. Bundan mutlaka haberiniz olmuştur.’’
‘’ Evet, olaya bizim ekip baktı. Olay Yeri ekibi de olayın bir kaza sonucu olduğunu onayladı.’’
‘’ Kaza olması mümkün değil Amirim. Bu bir ci
nayet. Elimde iki tane delil torbası var. Birincisi olay yerinin yanı başındaki bahçeden alınmış, kumla karışık kırık cam parçaları. Diğeri ise, adamın kafa üstü düşüp öldüğü yerden alınmış kumla karışık cam parçaları. Bu delillerin laboratuvarda incelenmesini rica ediyorum. Karşımızda adaleti sağladığını sanan tehlikeli bir katille karşı karşıyayız. Eğer müdahale etmezseniz, bu cinayetlerin arkası kesilmeyecek
.’’ Büşra Amir,
‘’ Cansın, bana hemen Heval’le Hansa’yı çağır.’’
‘’ Baş üstüne Amirim.’’
‘’ Tarık Bey siz dedektif falan mısınız?’’
‘’ Hayır, efendim sadece yazarım, hatta yakından
tanıdığınız Tayyar Bedri’de benim arkadaşım.’’
‘’ Vay canına işte buna inanmam.’’
‘’ İnanın efendim, getirdiğimiz delilleri de İlayda buldu. Tahminim adam bahçeden sokağa atıldı. Ölümü böyle gerçekleşti. Şüphelinin adı Altan Çelik Amirim. Bir şey daha, eğer b adamı yakalamak istiyorsanız onun gibi düşünün. Sonuçtan bizi de haberdar ederseniz çok mutlu oluruz.’’
2
‘’ Bu günlerde burada görmediğim insanları görüyordum. Galiba deşifre oldum. Artık bu mekânı değiştirmenin zamanı geldi. Sevmiştim burayı da.’’
Acele ile evden içeri girerek, salondaki konsolun çekmecesini açıp sahte kimliklerden bir tanesini seçerek cebine attı. Salondan odasına geçti, bir valize en lüzumlu eşyalarını koydu. Evden çıkarken geri dönüp diğer kimlikleri de yanına alıp evden çıktı ve kapıyı kilitledi. Hava iyice kararmıştı. Kahveye uğrayıp bir arkadaşıyla konuştuktan sonra karanlığın içinde kayboldu. Şimdiki ismi Murat Güven’di ve Heval Baş komiser ve ekibinin bundan haberi yoktu.
Ekip sabah sekizde eve baskın yapmak için harekete geçti. Ama olay yerine geldiklerinde, terkedilmiş bir evden başka bir şey bulamadılar. Heval,
‘’ Lanet olsun, elimizden kıl payı kaçırdık.’’ Hansa, cevap verdi, ‘’ Pek kıl payı sayılmaz hava yağmurlu ama ayak izi yok. Gece gitmiş olmalı. Bakın masada akşam yemeğinden geriye kalanlar duruyor. Fakat sabah kahvaltı yaptığına dair bir işaret göremiyorum.’’
‘’ Haklısın Hansa, ama hemen teslim olmak yok. Etrafa dağılın kapsamlı bir araştırma yapalım.’’
‘’ Haklısın Heval, pes etmek yok.’’
Heval bahçeye çıkınca, yazar Tarık Ahmet’le burun buruna geldi. Hayretle,
‘’ Bu saatte senin ne işin var burada?’’
‘’ Baş komiserim, bir faydamız olur diye düşündüm.’’
‘’ Oldu olacak olayı da çözün göreyim?’’
‘’ Baş komiserim, siz olayı polis gözüyle görüyorsunuz. Ben ise bir yazar olarak düşünüyorum. Benim kurgu yeteneğim sizden çok daha fazla. Bırakın içeriye bir göz atayım.’’
Heval, gülümseyerek ‘’geçin içeriye, eğer elle tutabilecek bir şey bulamazsan yanındaki civcivle beraber seni içeri tıkarım.’’
Polis olay yerinden çekildikten sonra, İlayda ile içeri girdik. ‘’Her yeri inceden inceye hiçbir şeyi atlamadan kontrol edelim.’’
‘’ Merak etme patron, buradan eli boş çıkmayacağız.’’
Etrafı aramaya başlayalı neredeyse iki saat olmuştu, ama bir şey bulamamıştık. Yavaş, yavaş umutlarımız tükenmeye başlamıştı ki, İlayda’nın çığlığı ile kendime geldim. Yanıma gelerek,
‘’ Patron, bir şey buldum galiba. Mutfakta ocağın altında bir not defteri içi adres ve telefon numaraları ile dolu.’’
İlayda’nın elinden not defterini aldım ve kontrol ettikten sonra,
‘’ İlayda, ben bahçeyi kontrol edeyim, sende defterdeki adres ve telefon numaralarını bir kâğıda not et. Defteri Heval Baş komisere teslim edelim.’’
‘’ Patron ben bir şey anlamadım? Roman mı yazıyoruz, hafiyelik mi yapıyoruz?’’
‘’ Çok konuşma civciv işine bak.’’
‘’ Ama patron sende mi?’’
İşimizi bitirdikten sonra, evden çıkıp bir taksi çevirdik, şoföre emniyetin adresini verdim. Yola çıktık fırsattan istifade, yolda biraz kestirebilirdim. Daha gözlerimi yeni kapatmıştım ki, İlayda’nın sarsması ile uykumla vedalaşmak zorunda kaldım.
‘’ Geldik patron, Vatandayız.’’ Hemen taksiden inip yolun karşı tarafına geçtik. Emniyet’in bahçesinden içeri girdiğimiz anda, gök gürültüsü ile beraber çakan yıldırımın eşliğinde, yağmur yağmaya başladı. Acele ile binadan içeri girip, danışmayı aşınca ikinci kata tırmandık. Asayişin kapısında,
‘’ Yaşlanmışım İlayda, soluk soluğa kaldım.’’
‘’ Bende nefes, nefeseyim patron. Sorması ayıp ama neden koşturuyoruz?’’
‘’ Kızım sen koşuyorsun diye ben de koşuyorum.’’
Zaten her zaman kabak benim başıma patlıyor. Kapıyı açıp Asayişten içeri girdik. Karşımıza çıkan Komisere,
‘’ Heval Baş komiserle görüşmek istiyorum. Kendisi burada mı?’’
‘’ Büşra Amirin yanında şimdi çıkar.’’
‘’ Bekleyecek hiç vaktim yok, Büşra Amirin odasına gidiyoruz İlayda.’’
Büşra Amirin odasına girmeye hazırlanırken, kapı açıldı Heval Baş komiserle karşılaştım. Beni görünce,
‘’ Sen beni mi takip ediyorsun? Lazo duymasın karışmam.’’
‘’ Baş komiserim benimle oynamayın biraz sonra peşimden koşturacaksın. O zamanda iş işten geçmiş olabilir’’
Heval birden ciddileşerek, ‘’Siz olay yerinden geliyorsunuz? Ne buldunuz?’’
‘’ Çayını içmeden olmaz Baş komiserim. Koştura, koştura Asayişe geldik. İlayda’da şahit.’’
‘’Gelin Büşra Amirin yanına geçelim.’’
Büşra Amirin odasına girdik, bizi görünce bir an şaşırdı,
‘’ Bu günlerde Asayişi komşu kapısı yaptın Tarık Ahmet. Şimdi ziyaretini neye borçluyuz?’’
‘’ Amirim bu günkü olayda beraber çalışmak istiyorum. Tabi siz uygun görürseniz? Heval baş komiserim siz çıktıktan sonra evi birde biz aradık. ‘’İlayda, bulduğumuz defteri Heval Baş komisere verir misin?’’
İlayda, küçük not defterini cebinden çıkararak Heval Baş komisere uzattı.
‘’ Bu defterde çok önemli adres ve telefon numaraları var. İlginizi çekebilir.’’
Defteri alan Heval Baş komiser biraz karıştırdıktan sonra,
‘’ Vay canına biz bunu nasıl atladık?
Sağ ol Tarık. Çok işe yarayacak.’’ Büşra Amir,
‘’ Senden rica edeceğim bizden habersiz ortalığı karıştırma, bende romanların için bol, bol malzeme veririm. Heval Artık çaylar senden.’’
Asayişten çıktıktan sonra vakit kaybetmeden patronun ofisine geldik. Patron,
‘’ Ben çok yoruldum civciv, biraz uzanacağım.’’
‘’ Ama ben de yoruldum patron yanına uzanamaz mıyım?’’
Biraz düşündükten sonra, kenara çekilerek bana yer açıp, göz işaretiyle gel dedi. Fırsatı değerlendirmekten başka yapacak bir şeyim yoktu. Kolunu uzattı. Yorgun bir kraliçe edasıyla başımı koluna koyarak yanına uzandım. Beni kendine çekerek sarıldı. Bende patronuma sarıldım. Çeşitli hayaller kurarak uyumuşum. Uyandığımda kucak kucağa yatıyorduk. Yavaşça kollarından sıyrılıp Tarık Ahmet’i seyretmeye başladım. Galiba ben patronuma sırılsıklam âşık oldum.
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.