Ben Zalim Değilim ve Zalimin Yanında da Olamam
"Bu dünya zenginde olsa fakir de olsa açı doyuramıyor!.."
Ben dinden, mutluluktan bahsediyorum… Okuyan açım diyor. Politikadan konuşuyor. Benim yazdığıma bakıp, beni bir görüşe yerleştiriyor. 1970li yılları, 12 eylül’ü, 28 Şubat’ı, 1994 yılında dövizin birden iki katından fazla artarak, bankaya borçlandıkları için ev alanların evden oldukları, ikibinli yılların başında ki dövizde ki yükleşin-IMF ye bağlılık alım gücünün neredeyse sıfıra yaklaştığı, bankaların boşaltıldığı- neleri gördüm. O günlere kıyasla bu günlerin daha iyi görünüm çizdiği bir ekonomi seyrediyor. O günleri görmeyip, bu günleri yaşayanların eleştirileri ve feryatları, her dönemde gördüğüm şeylerdi. Bu durum siyasetle ilgili ve fakir oluşumuz millet olarak kaderimiz. Her şey daha güzel olsun temenni ve duası dilimden hiç bir zaman düşmedi… Biz bu vatandan başka vatan bilmeyiz. İçeriden ve dışarıdan o kadar baskı var ki… Büyümemizi ve zengin bir ülke olmamızı istemeyen iç ve dış mihraklar, oyunlarını son dönemde iyice ekonomi üzerine atmış durumda. Biz ekonomide, eğer en iyi şartların olmasını istiyorsak; hangi siyasi görüşte olursak olalım, kardeşliği ve bütünleşmeyi sağlamamız gerekiyor. Bununda tabanında cahilliği yenmek, ön yargıları silmek, yok edilen komşuluk ilişkilerini ve dostluğu sevgi ile yaymak, yardımlaşmayı yaygınlaştırmak yatıyor.
Benim çocukluğum eşilerek elde edilmiş, volkanik zeminde ki evlerde geçti. Açlık çektim, yoksulluk gördüm. Açım diyen kişilerin, fazlasını yaşadım. Yazın inşaatta çalışırken kışın okudum. Evim yoktu, arabam yoktu, hatta bisikletim bile… Ancak umudum vardı… Yenilmedim negatif görüntüye, boş konuşmalara… Açım demedim, kimseden bir şey istemedim. Dilenmedim. Faiz almadım. İçki içmedim. Arabesk yaşam içinde elimi kolumu kesmedim. Esrar içmedim. Ne zaman sıkıntıya uğrasam, içime yönelsem, yalnızlığa itilsem, Allah’a yöneldim. Huzuru onun ilahi aşkıyla buldum. Onun öğütleri ile yeniden dirildim. Hayattan kopmadım. Kimseyi, bu siyasiler de olsa şikayet etmedim. Neden başkasında var da bende yok demedim. Kimsenin kusuruna bakmadım, gıybetten ve iftiradan uzak durdum. Ne kazanırsam helalinden olmasına dikkat ettim. Torpil peşinde koşmadım. Ancak rızkımı aradım. Rızkımı bulana kadar elimden ne geliyorsa yaptım. Allah kendisine yönelişime binaen, yurt dışında eğitim, gezme, görüşümü zenginleştirme ödülü verdi. Çok şükür arabam oldu, evim oldu… Kimseye beni muhtaç etmedi…
Allah rızkımızı veriyor, Rahman ve Rahim sıfatları ile… Biz ne istersek Allah onu veriyor. Yeter ki, biz ondan başkasını tanrı edinmeyelim. Allah’tan başka hiç kimse, bizim Rabbimiz değil. Kimse bizim açlığımızı yok edecek de değil…Kimse Rabbimizin istediğinin önüne geçip, var olan rızkımızı elimizden alabilecek de değil… Hatta, bir hadiste der ki, Çocuk ana rahminde ki üçüncü ayında Allah tarafından ona üç şey verilir, bunlar, can, rızık ve ameli… Bunları yaşamadan bu dünyadan göçte etmez, der! Bize düşen bu verilen rızkın peşine düşüp onu almaya çabalamaktır. Nasıl ki, Dağlık Karabağ kısa bir sürede tereyağından kıl çeker gibi Azerbaycan’ a verilmişse, Allah’ın verdiği rızıkta zamanı geldiğinde insana böyle verilir. Herkes kendi hayatını yaşar. Yaşadığı hayat ise başkası ile kıyaslanamaz. Başkasının yaşadığı olumlu ya da olumsuzluklar kendisinin kaderi olamaz. Zaten kader de insanın çabasına bağlıdır.
Bu yazıyı okuyan kardeşim, kıyasın ekonomi değilde, Allah’a ne kadar yakınsın, Allah senden ne kadar razı, aradığın Allah aşkı mı yoksa dünya aşkımı, sen sonu ölüm olan hayatta ömrünü kimin için harcıyorsun? Kime hizmet ediyorsun? Kur’anı okuyor musun, onu anlamak için ne yapıyorsun? Kur’an tavsiyeleri ile mi yaşıyorsun, yoksa politik veya dünyalık öğütlerle mi yaşıyorsun? Sen elinde ki istatistiklere bakarak, bunların düzelmesini insanlardan mı bekliyorsun yoksa kendi gayretin olmazsa, cahillik son bulmazsa bitmesinin mümkün olamayacağına mı inanıyorsun? İnsan bir kedi gibi nankördür, çıkarı varsa onunla yaşar yoksa onu terk eder. Nankör olan insana güvenme, sen yalnızca Allah’a güven. Nasıl ki yerçekimi insanı yere bağlıyorsa, kalbinide Allah’a bağla… Her günahtan ağzına zehir alıyormuşsun gibi çekin. Her aldığının, her biriktiğinin hamalı olma… Eğer Allah aşkına kavuşursan, ölmeden ölmeyi ve yokluğu keşfedeceksin. Derdin dünya olmayacak… Keşke bunu anlayabilecek bir zekaya ve yüksek mertebeye ulaşabilsen, keşke… Örnek istersen, Mevlana, Yunus Emre, hacı bayram Veli… Biz hala onları içimizde yaşatıyor, anlayabildikleri İslamı anlamaya gayret ediyoruz. Onlar bile Allah’ın ilminden cüzi miktarda istifade etmişler. Allah’ın ilmini öğrendikçe daha fazlasını öğrenmek gerektiğini anlamışlar. Bir ömürle ne kadar öğrenip yaşayabilirsek işte…
Mutlu olmak istiyorsanız, elinize aldığınızda elinizden hemen çıkan, topraktan yolduğunuzda hemen solan ve çürüyen, dinlediğinizde size bir fayda vermeyen öğüt ve boş konuşmalardan uzak durun. Kabul ettiğiniz her şey, sizinle yaşlanıyorsa ve sizi güzelleştiriyorsa yani Allah’ın öğütleri olmalıdır. Her duyduğunuz atasözü, vecize, hikayeler… İslam dininin yaşamda yoğrulması ile ortaya çıkmıştır. İslam yaşanmakla insanı yaşatır ve mutlu eder.
Bugüne kadar İslam’dan uzak kalmakla neyin sahibi oldunuz, iyice düşünün. İçinizden sıkıntı gitti mi? İstediğinize kavuştunuz mu? Sizi siz olduğunuz için seven oldu mu? Kısacası mutlu ettimi bu direttiğiniz ve İslam karşıtı yorumlarınız? Ben kesinlikle bunun olmadığına inanıyorum. Bildiklerinizi, ezberlerinizi unutun, hani şu günlerde moda ya fabrika ayarlarınıza geri dönün… Yeni dünyanızı İslamın öğütleri ile zenginleştirin. Ben kısa bir süre sonra sabır ederseniz mutlu olacağınızı inşallah tahmin ediyorum. Deneyin, göreceksiniz… Ne kaybedersiniz ki? Kendi faydanıza olacak bu sonuçta… Allah yar ve yardımcınız olsun. Selam ve dua ile.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Merhaaba Saffet Kurnaz Bey kalem dost,
Özgün yazınızı dikkatle okumaya çalıştım özellikle başlığının örijinallığı dikkatimi çekti etti.
hakkınızı teslim etmeliyim akıcı bir yazı yaz yazmışsınız. okuyanlarınız sizi bir görüşe yaklaştırdığından yakınıyorsunuz.
Özellikle 90'lı yılları ve akabindeki ekonomik çalkantılardan anlatıyorsunuz haklı olarak.
Günümüzdeki yabancı paraların kısa sürede 8.30'a, 10 TL ya çıktığını da yazsaydınız o zaman sizin tarafsız bir gözle yazdığınıza inanabilirdim. Ne olur dış güçler demeyin!
Emeğe ve sanata saygımla...
İBRAHİM YILMAZ tarafından 2.12.2020 17:16:31 zamanında düzenlenmiştir.
saf şiir
Anlamlı ve güzel bir makale okuduk.
Kutlarım Kardeşim...
Söz tam doğru!..