- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUTLULUK VEYA MUTLU OLMAK
Yazan: M. Sabri HABERVEREN
İnsanlar nedense topluluklar içinde yaşamayı sever ve kendilerini herhangi bir gruba adarlar… Aidiyet duygusu ile kendimizi adadığımız özellikle siyasi kurumlar, ilan ettikleri ve savundukları düşünceleri, bünyelerinde kendileri için çalışan-çabalayan kişilere nedense hiç uygulamazlar. Hatta bu kişilere gizli bir baskı yaparlar. Hayatımızı, yaşama biçimimizi yönlendirmeye çalışırlar.
Hayat yada yaşam dediğimiz nedir ki? Dünyanın, toprak ananın biz insanlara sunduğu bazı armağanlardan değişik oranlarda faydalanmak… Yaşam, ömür, almış olduğumuz solukların yada nefeslerin durması değil mi? Bunun da ne zaman olacağını bilmiyoruz, bilemiyoruz. Belki yarın, belki yarından da yakın bir zaman içinde… O zaman, insan denen varlığın, yaşadığı zamanı iyi değerlendirmesi, toplum için çalıştığı kadar kendine çalışması, yaşadığı hayat sürecinden zevk almasını bilmesi gerekmez mi?.
Hani derler ya, “İnsanlar dünyayı kendilerine isterlerse Cennet, isterlerse Cehennem yaparlar. Peki bizler yaşam sürecimizde neler yaptık kendimize? Hep siyasi düşüncelerimiz, inandıklarımız için, inandırıldıklarımız için, toplum için, çok yakınlarımız bile olsa başka insanlar için çalışmadık mı? Kendi zevklerimizi ve haz alacağımız çalışmaları hep ertelemedik mi? Peki neden? Ömrümüz çok mu uzun? Yaşımız mı çok küçük? Vücudumuz gençlik günlerimizdeki gibi mükemmel mi çalışıyor? Yoksa çalıştığımız kurumlar ve insanlar mı bize acıyacak? Bu kişi çok çalıştı, hadi artık kendine yaşasın, diye bizi azat edecek?… 5-6 sene kullandığımız bir otomobili motoru eskidi diye değiştiriyoruz. Peki yıllardır başkalarının emrinde kullandığımız vücudumuzu kendimiz için, daha doğrusu kendisi için ne zaman kullanabileceğiz? Zaman ayırdık mı kendisine?
Peki bu durumda başarı yada başarısızlık, nedir ? Yada bunun kısa yaşam süremiz içindeki önemi?..... Bir an, bir dakika, bir saniye, bir salise, yada zamanın en kısa bir parçası…. Durup düşündük mü? Başarı nedir? Bulunduğumuz mevkide yükselmek mi? Zengin yada başka bir deyişle çok varsıl olmak mı ? Çok mal edinmek mi ? Söz sahibi olmak mı? Bütün bunlar savunduğumuz düşüncelere ters değil mi? Yahut başarısızlık nedir? Bütün saydıklarımızın aksi mi ? Yapamazsak veya yaparsak bulunduğumuz topluluk bizi kabul etmez mi? Yada hasetten çatlar mı ? İnsanlar bizi alkışladığı zaman, yada takdir ettiklerinde egolarımızı tatmin etmiş olur muyuz? İstediğimiz başka bir şey kalmaz mı?
Her şeyi bir kenara bırakıp olanaklarımız içerisinde güzel, mutlu ve istediğimiz gibi bir yaşam sürmek elimizdedir. Yapamadıklarımızı yapmak, ertelediğimiz düşüncelerimizi gerçekleştirmek, acaba kötü bir yaşam tarzı mı olur? Bence hayır… Felsefemizi değiştirmek, kendimizi eğitmek her zaman mümkündür… İster yapalım, ister yapmayalım bunlar bizim seçimimizdir. Sonuçta başarılı mı olduk başarısız mı bunu başkaları kendi düşüncelerine göre değerlendirecektir. Kimse “Bu insan yaşamı içerisinde mutlu oldu mu?” diye sormaz. Bu soruları hayatını sürdüren insanın kendisine sormak gerekir… Mutlu musun? Hayatından zevk, haz alabiliyor musun? Sorular, sorular… İstersen kendini harap et. İstersen streslere bat, boğul… Nedir hayat? Nedir yaşam ? Nedir mutluluk? Nedir başarı ? Nedir başarısızlık? Hiç düşündün mü ? Hepsi egolarımızdan kaynaklanmıyor
mu?
Bir bardak çayı, veya bir fincan kahveyi içerken keyif alabiliyor musun? Temiz bir havayı ciğerlerine çektiğinde zevk olabiliyor musun? Güzel bir manzarayı seyrettiğinde haz alabiliyor musun? Yağan yağmuru seyredebiliyor musun? Altında ıslana biliyor musun? Toprağın, sıcak bir ekmeğin kokusunu duyabiliyor musun? Bembeyaz yağmış karın manzarasını gözlemleye biliyor musun? Doğa ile baş başa kalabiliyor musun? Bir arkadaşının yanında bulunduğunda, onunla hiç konuşmasan, sohbet etmesen dahi mutlu olabiliyor musun? Hayvanları bitkileri sevebiliyor musun? Yediğinin bir yemeğin, meyvenin tadını damağında hissedebiliyor musun? Vücudunun kıymetini bilip, kendini sevebiliyor musun? Çocuklarının elinin ekmek tutmasından, okumuş olmalarından, kariyer yapmalarından onur duyabiliyor musun? Akşam eve döndüğünde, bulunduğun her yerden fazla rahat edebiliyor musun? Yatağına yattığında gönül huzuru ile uyuya biliyor musun? Olur, olmaz şeylere üzülüp kendini harap etmiyor musun? Bastığın ve baktığın yeri, görebiliyor musun? Saydıklarımdan ve sayamadıklarımdan faydalanabiliyor musun?
İşte aslında aradığımız mutluluk bu… Elimizin içinde, bastığımız her yerde, baktığımız halde göremediğimiz mutluluk bu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.