- 718 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Irene ve Reinhart 5
Lili’nin altındaki at saatlerdir hiç durmadan koşuyordu, Belfast ve başkent Lyonesse arasındaki yol genellikle işlek olmasına rağmen geçilmesi gereken Sigra ormanında geceleri yol almak cesaret gerektiren bir işti. Tüm yorgunluğuna ve Belfast’a yaşadıklarına Rağmen her zaman doğaya yakın olmuş olan Lili Tereddüt etmeden ormana girmişti. İyice yorulmuş olan at bir süre daha koştuktan sonra yavaş yavaş teklemeye başladı.
Çaresizlik içinde atın yelesini seven Lili büyülü sözlerini söyleyerek ata biraz daha zaman kazandırsa da şifa büyüsü ölümü engellemek için yetersizdi. Atın daha fazla koşamayacağını anlayan Lili hayvanı durdurup sırtından indi. Yorgunluktan çatlamak üzere olan at yavaşça yere çöktü, hayvanın durumunun farkında olan Lili özür dilemek için alnını hayvanın alnına koyup usulca bir iki söz söyledi. Son bir nefes daha ve sonrasında atın gözlerindeki canlılık kaybolduğunda askerlerden birinin ne olur ne olmaz diye eline tutuşturduğu kılıca sarılıp ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı. Sigra ormanı geçmişten bugüne insan oğlunun uzak durduğu yerlerden biriydi. Binlerce yıllık orman eskiden elflerin, goblinlerin, orkların ve bir çok insansı türün evi olsada son beş yüz yıl içinde tüm zeka sahibi yaratıklar bu ormanı terk etmişti. Elflere göre orman ruhu kaybolmuş ve yerine daha kaotik bir varlık yerleşmişti, bu yaratığın doğası kötü olmamakla beraber iyilik ve kötülükle ilgilenmediği gerçeği de vardı ve eflere göre bu kötülükten daha tehlikeliydi.
Saatlerdir at sırtında yol almış olan Lili yürüdükçe acıkmış acıktıkça yorulmuş ve uykusu gelmişti. Zaman ilerledikçe açlığın da getirdiği çarpık algı ile beraber ormanın sesleri daha da keskinleşmiş. Lili korkunun kollarına yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı, ormana girmek belki de yanlış karardı dışarıda beklese elbet birileri ile karşılaşıp daha kolay kurtulurdu. Korkan Lili kendini avutmak ve kafasını dağıtmak için kendi kendine konuşmaya başladı.
’’ Keşke Reinhart ı beklemiş olsaydım, eğer o olsaydı Belfasta ki olaylara engel olabilir hem de hizmetlilerimin ve askerlerimin canını kurtarabilirdim. Irene’nin söylediklerine kulak asmamıştım. Söyledikleri hala aklımda
- Halk bir yığındır ve yığını kontrol etmek için iyilik değil, iyi niyetle süslenmiş güzel yalanlar gerekir, gerektiğinde onlara acıyı tattırmalısın ki fırsat bulduklarında sana diş bilemek için anında saldırmasınlar. En azından biraz düşünsünler üstelik onları tamamen de kötülükle yönetmemelisin küçük ama etkili bal kavanozları atmalısın önlerine her biri onlar için çalıştığını düşünürken yavaş yavaş onlara krallık olmadan var olamayacaklarını düşündürmelisin. unutma İktidarları pasif ve halktan yana olan krallıklar en erken yok olan krallıklardır.
Diye diye kafamın etini yemişti. Hatta benim buraya Reinhart olmadan yol almama bile karşı çıkmıştı.’’
Lili bir yandan İrene’nin söylediklerini tekrar ve tekrar düşünüyor bir yandan da içindeki öfkeye hakim olmaya çalışıyordu. Yıllardır kendini kandırmış gibiydi iyi ol ve iyilik bul. Toz pembe bir dünyada büyümüş sarayın mükemmel ortamı içerisinde tehlikeden ve halkın haklı veyahut haksız öfkesinden öylesine uzak yaşamış biri olarak karşılaştığı bu olay onun değer yargılarını kökünden sarsmaya başlamıştı.
Açlık artık dayanılmaz bir hal almaya başladığında ,en azından bir kaç dakika dinlene bilmek için yol kenarındaki ağaçlardan birine sırtını verdiğinde göz kapakları yavaş yavaş onun kontrolünden çıkmaya başladı.
Belfast kontu Malikanesinde kahkahalar içinde kadehini kaldırıyordu.
- Sayın rahip Freya kültüne saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum
Kültün açık yeşil cübbesini giyen piskopos kont kadar olmasa da gülümsüyordu dinini yasakladığı şarap yerine likör yudumluyordu.
- Sayın kont Freya kültü sizin yardımlarınıza minnettar bu ülkede ki en önemli destekçilerimizden birisiniz, elbette gerektiğinde sizin gibi inançlı insanlara yardım edeceğiz. Ancak bu seferki yardım biraz tehlikeliydi bölgenizden mabedimize biraz daha yardım gelmesi gerek
İş paraya gelince canı sıkılan kont korkarak sordu
- ne kadar mesela sayın piskopos
- yüzde elli kadar bir pay istiyoruz artık
- çok fazla bu eğer bunu yaparsam size kendi payımdan yüzde elli vermem gerek krallığın payını azaltamam
-vergilerinizi belirlemekte özgürsünüz sayın kont bu günahkar halkı prensesin ölümü ile suçlayıp vergileri arttırın olsun bitsin. Üstelik merak etmeyin krallık sizi de suçlarsa biz sizin tarafınızda olacağız
- prenses ölmedi ki
- merak etme ölecek .
Aslında piskopos prensesin kilise tarafından bedeni için kaçırılacağını konta söylememişti. Zira Lili’nin bedeni kazan olarak kullanılmak için muhteşemdi. Eğer ki Lili nin bedeni kazan olursa, doğacak çocuk veyahut çocuklar muhtemelen Tanrının kutsamasına sahip olacaktı. Özel yetenekli her üye Freya kilisesine diğer dini gruplara ve krallıklara karşı güç kazandıracaktı. Piskopos bunları düşünürken Kont dayanamayarak sordu.
- Sayın piskopos Prenses kaçtığı için korkarım ki eğer şövalye Reinhart prenses için yola çıkmış ise durumumuz çok kötü olur. Onun ne kadar güçlü olduğunu biliyorsunuz.
- Reinhart güçlü olabilir ancak henüz krallığa dönmedi yani o dönene kadar bu iş bitecek prenses Sigra ormanının çıkışına vardığı anda kilisemizin inananları tarafından yakalanıp. Kafirliği adına infaz edilecek merak etmeyin.
- Peki efendim siz en iyisini bilirsiniz
Aklına bir şey gelmiş gibi sırıtışı değişen piskopos
- Özel vergilerim ne durumda peki kont
Piskoposun bir tür sadist olduğunu bilen kontun yüz ifadesi değişti bu heriften nefret ediyordu ancak iktidarını sağlamlaştırmak için bu tip adamların belli isteklerini karşılaması gerektiğini öğrenecek kadar yaşamıştı
- Merak etmeyin efendim her zamanki yerdeler
- Teşekkürler kont Kilisemiz sizi kutsuyor.
Lili yaslandığı ağaçtan korku içinde ayrıldı, sırtında soğuk bir el hissetmişti ardına bakmadan ormanın içine doğru koşmaya başladı. Yoldan fazla uzaklaşmaması gerektiğini düşündüğü için yol boyunca koşmaya çalışsa da korkuyla beraber yer yön duygusu ortadan kalkalı çok olmuştu. Bir süre koştuktan sonra kaybolduğunun farkına vardı. Lili Korkuyla geldiği yönü çıkarmaya çalışırken kulaklarında belli belirsiz sesler yankılanmaya başladı. Lili sesin geldiği yeri anlamaya çalışırken geldiği yön olduğunu düşündüğü yere doğru yürümeye devam ediyordu . O yürüdükçe ses daha da netleşmeye başladı,
Hem bir çocuk hem bir erkek hem bir kadın ve uhrevi bir koro konuşuyor gibiydi.
Ses Lili’nin kafasında yankılandıkça farkında olmadan sesin hipnotik etkisine girmişti
’’ yön yok prenses, doğru yok, yanlış yok ,ölüm ve hayat sadece bir döngü bize gel seni aydınlatacağız ve arındıracağız ’’
Lili yarı transa girmiş bir halde sesin geldiği yöne doğru yürümeye devam etti. Bir süre sonra yankılanan ses şeytani ve korkutucu bir hal aldı
’’ yön yok prenses taraf yok. bize gel sen bizim aynamız olacaksın sen bizim yansımamız olacaksın silahımız ve elçimiz olarak seçilensin ’’
Lili yürüdükçe se önce insanlığa lanetler okudu sonrasında ise sanki bir çocuğu seviyormuş gibi insanlığı övmeye başladı.
Lili bilmediği bir dilin motifleriyle süslenmiş bir kapıya geldiğinde durdu, ses kesildi. Kapı normal bir insanın üç katı yüksekliğinde ve genişliğindeydi herhangi bir kulpa yada arkasında bir yapıya sahip değildi.
Hiçliğin ortasında birden bire var olmuş gibiydi. Girdiği transtan kurtulduğu gibi kapıyı karşısında görünce neler olduğunu anlayan Lili kapıya sırtını dönüp kaçmak için hamle yaptı. Bunun nafile bir çaba olduğunu anlaması için zaman geçmesine gerek yoktu zira bedenini hareket ettiremiyordu.
Korkuyla artık sonunun geldiğini fark ettiğinde yaptıkları içinde yapamadıkları içinde pişmanlık duymaya başladı. Herhangi bir Tanrıya inanmıyordu dua edecek veyahut onu kurtarması için yalvaracağı bir varlığı yoktu. Reinhart geçti bir süre aklından gelemeyeceğini bildiği birinden yardım isteyemezdi.
Ölüm korkusu ile bedeni titremeye başlasa da ölmemek için yalvarmayacaktı kimseye. Bedeni salgılanan hormonlar ve düzensiz büyü akışının etkisiyle beraber kaslarının hakimiyetini kaybetmişti Terlemişti ve üzerine işemiş bir halde çaresizce ölümü bekliyordu . Durumun farkına vardığında utaç içinde başını eğdi ve toprağı seyretti.
O sırada
Bir dağ gibi önünde duran kapı yavaş yavaş açılmaya başladığında ses tekrar yankılanmaya başladı
- Korkma prenses seni öldürmeyeceğiz yada sana herhangi bir insanın yapacağı şeyleri yapmayacağız sana iki seçenek sunacağız. İster kabul et ister etme bu ormandan çıkacaksın. Utanmana gerek yok utanç duymak için hem çok geç hem de elinde olmayan
Kapı ardına kadar açıldıktan sonra içeriden yarısı aydınlık yarısı karanlık kollar uzanmaya başladı. Kollar yaklaştıkça Lili kendini daha da kaybetti. Her bir kolun uçunda yeni doğmuş bebek elleri bulunuyordu. Aydınlık kollar Lili’nin sol koluna ve bacağına dolanırken karanlık kollar ise sağ tarafına dolandı
Aydınlık kollar bedenine tarif edilemez bir rahatlık ve huzur duygusu verirken karanlık kollar Lili’nin etini parçalıyor mengene gibi sıkıştırıyordu. Lili bir yanında cennet bir yanında cehennem ile karşılaşıyordu. Kollar usul usul bedenini kapının içerisine çekerken o çoktan bayılmıştı
Sigra Ormanının çıkışında özel mithril zırhlara bürünmüş iki Freya kültü gözcüsü yolu izleyerek endişeli bir şekilde birbiriyle konuşuyordu.
- Bir haftadır burada bekliyoruz prenses hala ormandan dışarı çıkmadı, üstelik ormana gönderdiğimiz izciler prensesin atının vahşi hayvanlar tarafından parçalanmış cesedinden başka bir şey bulamadı. Ormana prensesi araması için gönderdiğimiz on üyemizden sadece ikisi geri dönebildi, bu görev büyük bir fiyasko
- Piskopos bundan hiç hoşlanmayacak kesinlikle cezalandırılacağız
- Planlarını doğru dürüst yapıp prensesi ellerinden kaçırmasalarmış bize sadece beklememiz söylendi yapacakları işe sokayım sence ormana girsek mi tekrar.
- Delirdin mi zaten beş kişi kaldık ormandan dönen ikisi yarı delirmiş durumda oraya asla girmem üç beş kırbaç yemek ölmekten iyidir.
- ne yapacağız peki
- Bir gün daha bekleyip görevi bitireceğiz, kraliyet Belfast olayını çoktan haber aldı. Şövalye Reinhart’ın Belfast’ta kont dahil bir çok soyluyu öldürdüğü halktan belli kişileri de aynı cezaya çarptırdığını duydum. Sence o deli herif konuşturmamış mıdır o gün olaylara karışan insanları, Freya kültünün Lyonesse deki mabetlerini bir süre kapatması gerekecek gibi piskopos çoktan kaçmış bile olabilir.
- Demek piskopos kaçtı ha
- Evet tabi ki büyük başlara bir şey olur mu hiç.
’’Tabi tabi ama mesele şu küçük yada büyük bu olayla ilgisi olan tüm kelleler bana ait. ’’
Ona cevap veren kişinin arkadaşı olmadığını anlayan inanan kafasını yan tarafa çevirmek için tereddüt ediyorken gözlerinin önünde bir çift ölü göz gördü. Bu gözler Lili’yi kaçırma planını yapan baş piskoposa aitti.
Korkan adam belindeki hançeri arkasına doğru belli belirsiz bir şekilde savurarak yola doğru kaçmaya başladı.
Piskoposun kellesini bir top gibi fırlatan Reinhart bıkkın bir ses tonuyla
- Bir kerede kaçmasanız ve ölümü zorlaştırmadan usul usul kabul etseniz ne olur ki. Eğer prensesi bulamazsam Freya’nın ne kadar takipçisi varsa öldüreceğim. Tanrıça Freya duy sesimi gerekirse seni de öldüreceğim mabetlerini yıkacağım
Reinhart ıslık çalarak kaçan adamın peşinden giderken. Ormanın ortasında hiçlikten bir kapı ortaya çıktı. Kapanan kapı açıldı ve içeri alınan dışarı çıktı, kapı tekrar hiçliğe doğru kaybolurken Lili’nin kulaklarında bir ses yankılandı
- Seçimini unutma prenses ya bizim isteğimiz için var olup ayini tamamlayacaksın, yada her şeyi oluruna bırakıp insanlığın kaderini kendi haline bırakacaksın . Unutma eğer ayini tamamlamayı seçersen büyük acılar ve sınavlar seni bekliyor olacak. Şimdi git ve düşün artık çok güçlüsün kimseden korkmana gerek yok. Ayini tamamlamayı arzu etmesen bile karşılıksız tüm iyiliklerinin mükafatı olarak sana bir tür hediye olarak bu gücü bırakıyoruz .
YORUMLAR
Şimdi bu Lili ormana niye giriyor, zeka sahibi olanlar ormanı niye terk etmişler. Şimdi bu Lilişkanın bedeni kaç ebatlarında niye kazan yapılmak isteniyor. Allahhh Allah şimdi geriye dönüp kim okuyacak diğer bölümleri. Uğraştırma beni😄
Müçemmell🙋♀️
Tsukuyomi
lacivertiğnedenlik
Tsukuyomi
bu arada aklım ve hayal gücüm değiyor ya senin gülüşlerine güzel oluyor be