- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yıkılmış hayallerim..
Kendini bildi bileli yüzü gülmeyen her zaman mutluluğu arayan, bulduğunu sandığı her yerde bir yanını bırakarak kaderin sillesini yiyen adamın Sami Arlan/ın hikâyesi.
Kader onu bahtsızlıklarla yakalamıştır. Ailesinden yetiştirilmek adına bir şey görmeyen 27 yaşına kadar aile çatısı altından hiç ayrılmayan tamamen hayatını aile çatısı altında geçiren ama aileden kendini 2 adım ileriye gidecek bir bilgi ve ilgi görmeyen kendi çabalarıyla hayata tutunmaya çalışan bir adamdı.
Hayat ona hep asık suratı ve hırçın dişlerini gösterdi. Çaldığı kapıların hiçbiri kendine gülerek açılmadı, açıldıysa da sahte gülüşlerle doluydu. Hayatı hep kıyısında köşesinde yaşadı. Bilmediği âlemlerin hayalini kurdu. Yaşaması belki de mümkün olmayan ütopyalara kapıldı. Ne sevilmeyi becerebildi ne de sevgisine layık birini bulabildi. Hayat onu ilkokul yıllarında zorluklarla baş başa bıraktı. Her insanın yaşaması normal olmayan olaylar yaşadı. Bazen sırf düşünceleri yaşına uygun olmadığı için dışlandı, bazen de dışlandığı için düşüncelerinin peşinde gitmekten mahrum kalmanın acısını yaşadı. Sevgiyi hep aradı nerde bulacağını bilmeden aradı. Bazen sessiz bir çığlık oldu içerisinde fırtınalar estirdi bazen koyu bir matem oldu sinesinde saklı durdu. Her şey onu bu kadar alta almaya çalışırken o hep mücadele etti. Yılmadı yıkılmadı ama aradı, bazen boş odalarda, bazen yüzlerce insanın geçtiği caddelerde, bazen de yatağında gözlerini kapayarak kapkara derinliklerde aradı. Neyin eksik olduğunu bilmiyordu neyin fazla geleceğini çözemiyordu ama bildiği tek şey sevginin olduğu bunu arayıp bulamasa da bir gün onun gelip kendini bulacağını biliyordu.
Hep hayallerde yaşadı. Hayallerine yoldaş buldu ama hiç beklemediği zamanlarda kaybetti. Ortaokul yıllarındaydı hayallerin peşinden koşması her gün üstüne eklenerek biraz daha yol alıyordu karşısına yeni yüzler çıkıyordu biryandan onları tanımaya çalışırken bir yandan da yalanın ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Nihayetinde ortaokul yıllarında aşkın tarifini bilmese de birine öylesine bağlandı ki kimseye ne söyleyebiliyor, ne de derdini dökebiliyordu, içini kemiren şeyi çözemiyordu ateş olmuş yüreğini kor kor yakıyordu.
Nihayetinde açılma kararı verdi sevgisini dile getirdi hak ettiğini düşündüğü kişi ile paylaştı. Artık bir sevdiği vardı çok mutluydu dünyalar onun olmuştu tatmadığı bir duyguyu yaşıyordu. Her yerde bağıra bağıra söylemek istiyordu boş sokaklara haykırmak istiyordu. İçi içine sığmıyordu çünkü ilk defa tadıyordu aradığı mutluluğun tadını.
Ama çok fazla sürmedi o çok değer verdiği uğruna her şeyi feda edebileceği yağmur tanelerinden bile kıskandığı her şeyim dediği kişi başkasının olmuştu bile ansızın. Dünyası yıkılmıştı sanki beynine vurulan bir tokmak gibi kalbine saplanan sızı göz pınarlarının musluklarını açmıştı yanağından süzülen her damla sanki kan gibi torağa düşerken o damlalar içinde ne hayallerini de arkasından götürüyordu.
Akan her damla hayallerinden onun üstüne kurduğu gelecekten bir parça alıp götürüyordu. Neyi fazla yapmıştı neyde eksik kalmıştı çözüm üretemiyordu ama içinde bir şeylerin sökülmeye çalışıldığını çok iyi biliyordu. Sürgün gibi okul hayatı yaşayan Sami ne etse ne söylese kimseye derdini anlatamıyordu. Lise yıllarıyla tanıştı nihayet yeni bir okul yeni bir ortam yüzlerini tanımaya çalıştığı insanlar. Dokusunu her elini sürdüğünde parmaklarının ucundan gerilere doğru çekilen duvarlar.
Yaşadıklarını unutamasa da yeni bir ortama yeni bir hayata yeni bir aşka, sevgiye açık, mutluluğu ararken buldu kendini. Güzel günlerin kendini bulacağı düşüncesiyle hayatı olduğu gibi yaşamaya başladı. Fakat bir şeyler sürekli onu çekiyordu bir yerlere alıp götürmek istiyordu. Sonunda öyle de oldu bir aşkın ortasında buldu kendini. Yarası henüz kabuk bağlamışken böyle bir şeye hazır mıydı değil miydi bilemiyordu. Tek bildiği mutlu olmaktı. Hayat çemberin içine aldığını çiğnemeden bırakmıyordu öyle de oldu mutluluğu bulduğunu sanıyordu ya da mutsuzluğundan mutluluğun tarifini hep yanlış yapmıştı.
Nihayetinde hayallerinin yıkıldığı yalnızlığın pençelerini gösterdiği gün gelmişti. Aynı şekilde önceki gibi hayallerine bağladığı geleceğini üzerine kurduğu kişi başkasını ona tercih etmiş, hayatın boş sokaklarında yapayalnız bırakmıştı. Artık güvenecek kimsesi kalmamıştı. Hep peşinden koştuğu sevgi bir kez daha onu yarı yolda bırakmıştı. Her şeye rağmen kapılarını kapatamayan sevgiye açık kapılar bırakan mecnun olmuştu günlerce belki de yas tutmuş kaybettiği hayallerine ağlamıştı.
2 sevgi kendini yarı yolda bırakmıştı yarası tekrardan kanamaya başlayan Sami her şeye rağmen sevgiden vazgeçmiyordu, çünkü kaybettiği her hayal geleceğinden bir parçayı alsa da olgunluk duvarını örüyordu yaşadığı kötülükler ona olgunluğu öğretti. Kimilerine göre kendi kabuğuna çekilmiş görünüyordu kimilerine göre kendini beğenmiş görünüyordu. Ama bunları düşünecek ve basit şeyler altında ezilemezdi kendini mutluluğa sevgiye adamıştı nerde olsa onu arayıp bulacaktı ama nerden bilsin onu üniversitede kendinin sevginin peşinden koştuğunu sanıyor iken ayaklarının takılıp sevgiye düşeceğini. Her şeyden farklı küçük gülen gözleri gülümseyen yüzü bir o kadarda sevecen bakışların esiri olacağını nerden bilebilirdi.
Her şeyin artık son istasyondaki son trende gittiğini düşünürken böyle bir şeye nasıl alışacaktı, nasıl kabullenecek, nasıl gelecek kuracaktı bunları düşünürken ailesi ile hep bir çatışma içinde yaşayan biriydi. Maddi hiçbir destek görmediği ailesinden sevgiyi de anlamasını beklemiyordu. Sevgi neydi öğretilmemişti çünkü hataları belki de burada yapıyordu tarifini bilmediği bir sözcüğü bilmeden yaşamasıydı.
Her şeye rağmen kendini bulduğu bu sevgiye bırakmıştı onunla yaşamaya çalışıyordu. Ne kadar iletişim sorunu yaşansa da bir nokta onları bağlıyordu. Beklenmedik bir olay olacağını ikisi de düşünmüyorlardı belki de mutluluğa aç susuz ve yaralarla geldiği için böyle bir şeyi hesaba katmıyordu Sami. Öyle günleri öyle geceleri uykusuz sabaha kadar yıldızlara bakarak hayallerde buluşmaları olmuştu.
Mutluluğu gerçekten bulduğunu düşünmesine sebep olmuştu. Artık her hayal her yemin her yeni bir gün onun üzerine yapılıyordu. Günler gün aylar ay yıllar yıl olup 4 yıl bitmiş. Artık evlilik planı yapmaktalar her buluşmada bunun üzerine konuşulur. Sevdiği için yaptığı her fedakârlık kendi için yapmış gibi görüyordu. Yeri geldiğinde tüm ailesini göze alacak kadar kim ne derse desin karşısında duracak kadar cesaretliydi. Hak ettiğini sandığı mutlulukla mağazalarda çeyiz eşyasına bile bakılmıştı. Yaşantısı boyunca hep kıskansa da sevdiğini kırmamak için içini ne kadar yaralasa da hoş gördüğünü söylüyordu.
Affetmeyeceği tek şeyin aldatılma olduğunu söylüyordu. Talihsizlik üniversitede de peşini bırakmazken okuduğu okulun sıkıntısını yaşıyordu. Çünkü okul uzamış bilinmezlikler başlamıştı hep kendi ayakları üzerine durmaya çalışırken ayaklarının altından çekilen tozlu yolların yerini çamur bataklık almaya başlamıştı. Ne yana dönse daha çok batıyor nereye çırpınsa elleri ulaşmıyordu. Bir bilinmezliğin içinde, doluya koysa almıyor boşa koysa dolmuyordu. Ne yapacağını bilemez olmuştu bir taraftan aile baskısı bir taraftan gelecek sıkıntısı.
Hepsi bir arada gelmişti üzerine. Taşıyacağına daha fazla umudu kalmamıştı. Nasıl bir uçurum kenarında toprakları kaymaya devam ettiği halde bir çiçek yaşama çabası veriyorsa o halde yaşama tutunmaya çalışıyordu. Sevdiğine hep papatyam derdi. Çünkü papatyaları sevgisine bir şiir yapmıştı. Dili sussa da yüreği hep onunla atardı.
Zamanı gelmiş miydi yoksa ayrılığın sanki ziller bir başka çalar olmuştu güneşin doğuşu sanki bir şeyleri söylüyordu yağmurun her inen damlası bile sanki bu ayrılığın habercisi gibiydi dışarıda uçuşan kuş sesinde rüzgar estikçe süzülerek sallanan yapraklarda sanki bunun haberi vardı uçuşan her yaprak üzerinde mutluluk yazan birer kuş gibi uzaklaşıyordu.
Rüyalar bile artık farklı görünmeye başlamıştı. Mutluluk la anlatılan rüyalar kâbus gibi çökmüştü sanki hayatına. Nerden bilebilirdi 4 yılını verdiği, Hayallerini yıldızlara yazdığı ve geleceğini onun üzerine kurduğu insan tarafından aldatılmayı. Bunu çok severek mi yoksa sevgiyi kendine hayat edindiği için mi yaşamıştı bunların bilmecesi arasında kaybolurken kendini tekrardan sevgiye açık biri olarak görebilirdi ki. Kapılarını açık tuttuğu sevgiye yaşadığı kötülüklerden kaynaklanan hep severken kaybeden biri olduğu için Sonsuza dek kapatmıştır. Bu kadar azmiydi sevgisi, yılların diyeti bu mu olmalıydı, yaşanılanların hediyesi bu mu olmalıydı.
Düşünceler ile dolu olan beyni artık işlemiyordu bir gün evine çağırdığı bir kız ile akrabası olan dünya güzeli birisiyle düşünemeden evlendirildi. Dünyası karamış düşünemeyen sanki sarhoş halde evliliği sürüyor birinci ikinci kızları olmuş o kendi işinde başarıdan başarıya koşan bir hayat mücadelesinde kendi başına yalnızdı. Çeşitli defalar yurt dışında çalışmış ama o ilk aşkı hala unutamıyordu. Seneler seneleri kovalıyor mutsuz sevgisiz aşksız bir hayat çocuklarını en iyi bir şekilde okutmuş meslek sahibi yaptırmış evlendirmiş torun sahibi artık bir dede olmuştu.
Saçlarındaki ağartılar belirlemeye başlamış emekli olmuş ama mutsuz bir hayat devam ediyordu. Emekli yıllarını çok sevdiği Akçay da geçirmeye karar vermiş yeni bir dünya sandığı güzel günlerinde hoş vakitler geçiriyordu. Düşüncelerini hayallerini kaleme almış şiirleri ile öyküleri ile bir sürü birikimi olmuştu. Seviyordu özlemlerini hayallerini yazmayı onlar başkalarının okumasını düşüncelerini bilmesi için evine bir bilgisayar aldı. Hesabını kurdu asmaya insanların okumasını sağladı her şey harika görünüyor sanki mutluluktan uçuyordu çok seviliyor binlerce arkadaşı olmuştu. Diğer birçok edebiyat adına sitelerde de kendi eserlerini sergiliyor harika beğeniler yorumlar alıyordu.
Günün birinde bir mesaj aldı Sami Bey bu şiiri bana mı yazdınız diyen bir özel mesajdı cevap verdi istem dışı evet size yazdım demişti ki asla sohbeti dahi olmayan bu bayana. Tanıştılar sohbetler telefonlar her gün sabahın 6 larına ezan sesine kadar konuşmalar ardı ardına kesilmedi. Her şey mükemmeldi zaman hızla akıp gidiyor ve birbirlerine sanki daha önceden görmüşler gibi sırılsıklam âşık olmuşlardı. Seviyorlardı birbirlerini Sami defalarca aradığı aşkı sevgiyi bulmuştu ne var ki sevdası çok uzaklarda binlerce kilometre uzağında idi yinede birbirlerini kahve renkli o güzel gözlü sevdası ile sabahlıyor mutlu kalıyorlardı.
İş ciddiye binecek kadar seviyorlardı birbirlerini şımarıktı onu Sami şımartmıştı şımarmasını seviyordu biraz değil tam bir inatçı idi de ben derdim neden bu kadar inatçısın bana her defasında gayet ciddi annem köyde iken durmadan keçi sütü içermiş ben doğmuşum yinede keçi sütü ile büyümüşüm dedi ondan inatçıyım. Beni onu gülme krizine sokarcasına ikimiz gülerdik harika günlerdi onlar. Biraz da cadı idi ona sen cadısın derdim hoşuna giderdi o kadar mutluydum ki kahve renkli güzel gözlü kara meleği mutlu ben mutlu Sami artık kabuğundan çıkmak ve güzel gözlüsüne sordu artık seni istiyorum çok isterdim yüzüne bunları söylemeyi ama izin verirsen bu aşkı sevgiyi pekiştirelim evlenelim dedim.
Bin pişman olurcasına Sami ama ben evliyim 4 kızım ve sevdiğim kocam var demez mi donmuştum deli divane olmuştum ben ne yapacaktım şimdi tüm şiirlerim de, öykülerim de ona akarken bu kelimede neyin nesiydi o evli seviyordu eşini de ama beni neden sevmişti?
Neden yıllarca bu sevgi ile beni kavurmuştu neden benim kalbimi aldı çalmıştı? İstediği gibi beni kendine bağlamıştı ben şimdi ne yapacaktım ne yapmalıyım üç kez kalp krizi geçirdim bir keresinde intihara kalkıştım o bunları duyduğunda oda çok üzülmüş ağlamış en son girişimimde ALLAH ına dualar etmiş Sami kurtulsun diye de kurban adamış.
Sami ne yapmalıydı nasıl yola devam etmeliydi çaresizce ilklerine yine dönmüştü kader mi şans mı adını ne koymalıydı. O çok kendinden çok sevdiği kahve renkli güzel gözlü kara meleğine şımarığına evini dahi almış dayamış döşemişti orada şimdi kim oturacaktı artık beyni durmuş çalışmıyor deli divane perişan halde o zehre başlamış sigarası ile teselli bulmaya çalışıyor.
Ama hayat yinede de devam ediyor değil mi?
Aşk adamı Sami aşkı bir kere iki kere üç defa yakalamış olsa bile hala aşksız kordon da volta atıyor en özel adlarının yazıldığı bankında denizi seyrediyor şimdiler de. Ne diyebiliriz ki?
Sami Arlan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.