- 428 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UMURSAMAZLIK
M. Sabri HABERVEREN
Günlük gazeteleri okurken, umursamazlığımızı tam anlamı ile ortaya koyan iki haber vardı… Bir sayfada ekonomi servisince hazırlanmış “100 Türk’ten 28’i yoksul” başlıklı bir haber vardı. Diğer bir sayfada da “40 bin dolarlık cep telefonu” diye bir haber vardı.
40 bin dolarlık cep telefonunun tanıtımı, İstanbul Ortaköy’deki Esma Sultan Yalısında yapılmış. Cep telefonunun yapımında, altın, elmas, safir ve yakut gibi değerli taşlar kullanılmış. Böylece telefon yaklaşık olarak 32 milyon liralık bir değer kazanmış.
Buna bir itirazım yoktu Kafamı esas bir kaç soru meşgul ediyordu. Bu telefonları kullanacak zatı muhteremler acaba niçin 32 milyon lira vereceklerdi? Kendilerini tatmin etmek için mi? Statülerini ispatlamak için mi? Yoksa sonradan görme oldukları için mi? 32 milyonu kolayca bir telefona vereceklerdi. Acaba bu telefonu satın alacak vatandaşlarımız kazançlarını meşru yollardan mı kazanıyorlardı? Yoksa sırtımızdaki borç yükünün müsebbibi olan hortumcu, vurguncu vatandaşlarımız mıydı bu zatlar? DİE’nin tespitleri sonucu, bir ay boyunca sadece 417 YTL. harcayabilen insanları düşünmezler miydi? 40 bin dolara telefon alanlar…
İşte bu sorulardı kafamı karıştıran. “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.” Diyen bir kültürün çocuklarıydık aslında. Neden bu durumlara düşmüştük acaba? Bana göre bir iletişim aracıdır telefon. Evet, bazı özel özellikleri olabilir. Elbette bu fiyatını arttırır. Ama elmas, yakut, safir ya da altından olması gerekmez telefonumun. İşimi yeteri kadar görüyorsa bunları aramak israf değil midir sizce?
Bırakın israfı bir takım vatandaşlarımız aç yatıyor, aç kalkıyor. Yıllık geliri ortalama 5 milyon lira. Ama öteki tarafta bir telefon 32 milyon lira... Ben olsam ve bir telefona rahatça 32 milyon verecek durumda olsam, bu parayı telefona vereceğime yoksullara dağıtmayı tercih ederdim. En azından DİE’nin, açlık sınırı altında olarak tespit ettiği vatandaşlarımıza dağıtırdım. Her bir aileye yüzer bin lira verirdim. 3200 aileyi açlık sınırından, yoksulluk sınırından kurtarırdım. Oldukça hayırlı bir iş yapmış olurdum. Yardım yapmanın zevkine varırdım. Yoksul insanlarımıza “İyi insanlar da varmış” dedirtirdim…
Kendimi böyle tatmin ederdim. Bilmem siz ne dersiniz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.