- 431 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANTİK MISIR' IN GİZEMLERİ (BÖLÜM 3)
Üç bin yıllık geçmişiyle dünyanın en uzun ömürlü medeniyeti Antik Mısırlılar’ ın ölülerini mumyalamaları ve mezarları heykel, özel eşya ve hiyeroglif yazılarla bezemeleri önemlidir. Bunlardan biri de kişi öldüğünde yanına çeşitli şekillerde konan uşabti isminin verildiği ağaçtan yapılma küçük heykelciklerdi. Uşabti öteki dünyada ölen kişinin hizmetkarı olarak görev yapacaktı. Antik Mısırlıların, Amon, İsis,Osiris, Ra ve Horus gibi daha başka çakal biçiminde, timsah başlı tanrı gibi çok tanrılı inançlarında rahiplerinde görev aldığı görülür. Hatta çok tanrılı inanç kültü Sümerler, diğer Mezopotamya Uygarlıkları, Antik Yunan, eski medeniyetlerde de vardı. Antik Mısır’da ölen kişinin özel eşyaları sandukalar ve mezarın içindeki günlük hayatın resmedildiği balık tutma, fırıncının ekmek yapması savaş sahneleri , çömlekçi figürleri gibi ritüeller şüphesiz arkeologlar için bilgi hazinesi olmuştur. Antik bir yeri kazılarla en ufak ayrıntısına kadar kazmak ve üstüne üstelik fırçalarla zeminleri ortaya çıkarmak zor bir iştir. Bunun yanında mumyaların bulunup ortaya çıkarılması daha kolaydır. Antik Mısırlılar öte dünyaya hazırlık babında yani ölüyü ahirete hazırlamak için mumyalamanın yanı sıra bazı seçkin kişilere de aile mezar odaları sağlıyorlar, kedi, köpek, timsah, maymun gibi çeşitli hayvanları bile mumyalıyorlardı. Hatta günümüzde mumyanın tomografisi çekilerek geçirmiş olduğu hastlalık ya da neden yaralanıp öldüğü ortaya çıkarılabiliyor. Yani, üç bin yıllık hanedanlık dönemindeki dış güçler Hititler, Libya Krallığı, Asyalılar ve Nübye gibi ayrıca içteki taht kavgaları ve siyasi krizlerin de çatışmayı tetiklediğini düşünürsek bazı firavun ile üst düzey yöneticilerin ölüm sebebini mumyalarını inceleyerek bu günkü teknolojiyle daha iyi anlayabiliriz. Dolayısıyla insanlık tarihine fikirler elde etme açısından bu tür kazı buluşları ve günümüz imkanları çok önemlidir.
Bazı araştırmacılarca, Antik Mısır çağlarında, piramitlerin altında yer altına inen gizli geçitlerin olduğu ve bu geçitlerden her bir kişinin geçemediği, seçili kişilere olanak sağlandığı bu olanağa sahip kişilerin de bu geçitlerdeki mabetlerde gizli öğretiler ile bezendiği tezi ortaya atılmaktadır. Onların inancına göre yeraltı tanrısı Osiris’ in varlığı fikri bu bağlamda düşünülünce, yeraltı tünelleri ve mabedleri, anlatıyı destekler niteliktedir. Dahası, Antik Yunan ünlü matematikçilerinden Pisagor ile filozof ve bilge Plato (Eflatun)’ nun buralarda yetiştiği söylenmektedir. Matematiğe önem veren Antik Mısırlı’ ların piramitlerdeki ve diğer yapılarda matematiksel mimarileri de ilgi çekicidir. Mesala dünyamızın güneşe uzaklığı 149,5 milyon km Keops piramitinin yüksekliği ise orjinalinde 149 m.’ dir. (Şimdiki 147 m, erozyon, yağış nedeniyle) 1 milyar ile 149’ un çarpımı güneşe uzaklığı vermekte olup, yine piramidin kenar uzunlukları 365 m ile 1 yılın gün sayısını vermektedir. Yine Abidos, firavun III.Sesostris’ in piramit kasabasıydı ve matematiksel bir biçimde planlanmıştı kil tuğlalardan yapılan evlerin büyüklükleri birbirinin aynısı olması yanı sıra 2,5 metre genişlikte sokakların ayırdığı bloklar ise 50 metre olarak düzenlenmişti.
Antik Mısır, dünya tarihinde her zaman piramitler ve matematiksel olarak hesaplanan mimarileriyle mezarlarıyla önemini ve gizemini korurken 18. Ve 20. Hanedanlık dönemlerine ait mezarlar Antik Mısır’ ın sırlarına hala başka açıdan da ışık tutuyordu. 1905’ te Arkeolog Howard Carter, James Quibell, Edward Ayrtton Arthur Weigall tarafından Krallar Vadisi’ nde ayrı bir tepede III. Ramses ve XI. Ramses’ in mezarlarının ortasında yer alan mezarda bulunan, 18. hanedan firavunlarından IV.Tuthmose’ un vezir olarak (Mö1390) atadığı Yuya ve karısı Tuya’ nın mumyasının bulunuşu dünya tarihi açısından olağanüstüydü. Yani, üç tabutun içinde yer alan ve yanında özel eşyalarında olduğu Yuya’ nın önemi oldukça artmıştı. İddialar doğrultusunda bazıları, onun Hz.Yusuf olduğu tezini ortaya attı. Onun Kahire Müzesi’ ne nakledildikten sonraki yıllar üç dinin kutsal kişi saydığı Hz.Yusuf olgusunu ve Yuya’ nın o olabileceği fikriyle iç içeydi. Öyle ki, özel izinle Kahire Müzesi’ nde ziyaret edilen Yuya’ nın mumyası sanki canlı gibi kendine güvenen asil duruşuyla diğer mumyalardan farklı Osiryan pozisyonunda yani kollar göğüse çaprazlama değil de, eller çene altında göğse dönük konmuştu. Tarihte, Hz.Yusuf’ un vezirlik yaptığı 7 yıl bolluk ve 7 yıllık kıtlık dönemini yaşayan ve kutsal kitaplarda da değinilen, Mısır ülkesinin yönetiminde yer aldığı ve Yuya’ nın yaşadığı döneme ait düşünülen Tel El Maşkuta’ da bulunan depo odalar da tezi destekler nitelikteydi.
(DEVAM EDECEK)
İrfan Yıldırım Çevik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.