- 247 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MİLLİ MÜCADELEDE DİN ADAMLARI
10 Nisan 1920...Anadolu ateşi çoktan alevlenmiş;Erzurum, Sivas kongreleri derken Anadolu topyekün örgütlenmiş. Çok değil 13 gün sonra Meclis açılacak, fiili durum resmiyet kazanacak...Ankara hükümeti memleketin tek hükümeti olacak!
İstanbul hükümeti, işbirlikçiler ve İngilizler de umumi manzaranın elbet farkında. Kuvayi Milliye hareketini-ve tabii kurulması pek yakın Ankara hükümetini-zayıflatmak, her şeyden önemlisi halk desteğini yok etmek, baş vazifeleri. Din ise, bu yolda istismara en müsait alan. İnsanların vicdanlarını iğfal etmenin en kestirme yolu.
10 Nisan günü Şeyhülislam Dürizade Abdullah imzası ile bir fetva yayınlanır. Fetvaya göre Anadolu hareketi ’’Huruc Alessultan’’ dır. Yani Sultan ve padişaha karşı yapılan bir ayaklanma hareketidir. Dolayısıyla bu insanların katledilmesi vaciptir; Bu uğurda ölenler ise şehitlik mertebesine nail olacaktır;
’’(...) teşkilatı milliye denilen harekat, Anadolu’yu korkunç bir istilaya uğratmak hem de devletin başını gövdesinden ayırmak felaketini hazırlıyor. Kanuni Esasi’yi ve devlet kanunlarını ayaklar altına alarak ahaliden cebren para toplamak, , zecren asker almak, para vermeyenlere ve böyle fena bir maksatla askerliği kabul etmeyenlere eziyet etmek, öldürmek, köyleri basıp yağma etmek...Bu nedenle hükümet istediği amaca kan dökmeden ulaşmayı tercih etmesine rağmen devletin ve milletin hakikaten tehlike içinde bulunan hayatını ve selametini kurtarmak için yola gelmeyenleri(...)haddini bildirmekten tereddüt etmeyecektir.’’
İstanbul’un bu hainane girişimine yine bizzat din adamları yanıt verir. Kuvayi Milliyeci din adamları, vatan hainlerinin din kisvesi altında halkı kışkırtmalarına derhal engel olurlar. 14 Nisan günü Ankara Müftüsü Rıfat Efendi imzası ile bir ’’karşı fetva’’ çıkarılır. Hakimiyeti Milliye olmak üzere İstanbul gazetelerinde dahi yayınlanır.
İstanbul hükümetinin fetvası sultan ve padişaha karşı Anadolu ayaklanmasının bastırılmasını emrederken, Ankara’nın fetcası’’sultan ve padişahın dahi esir olduğuna’’ dikkat çekmektedir. İşte bu nedenledir ki, tam da bu yokda ölenlerin şehit kabul edilmesi gerektiği, kalanların gazi olacağı ve Ankara hareketine karşı fitne çıkaran , silah kullananların en büyük günahı işlemiş olacakları salık verllmektedir.:
’’Fetva 16 Nisan’da Heyeti Temsiliye tarafından Anadolu’ya gönderilir. Bütün müftülüklere tebliğ edilmesi istenir. Anadolu’nun çeşitli vilayet ve kaza müftüleri ve din alimlerinin katılımı ile fetvada yer alan imza sayısı 152’ye ulaşır. İstanbul hükümetinin fetvası etkisini derhal yitirir, bütün halk Ankara’nın fetvasına itibar eder.
Ankara müftüsü Rıfat Efendi’nin başlattığı ve152 din adamının desteği ile güç bulan bu fetva-ve vatanın bağımsızlığı için yekvücut olarak verilen nice mücadeleler- milletimizi, pek yakın bir zamanda ’’o büyük güne’’ ulaştıracaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.