- 707 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Irene ve Reinhart 3
Gece yağan yağmur sabahın ilk ışıklarıyla beraber yerini ılık güneşe bırakmıştı. Elaine yataktan bir top gibi fırlarcasına kalktı.
Çocuk aklından geçenler geç kaldığı idi, onu neden uyandırmamışlardı, onsuz mu gitmişlerdi. Küçük Elaine annesinin yatağa girmeden anlattığı bahar festivali öyküleri nedeniyle çok heyecanlıydı. Gece boyunca gideceği ilk festivali düşünüp durmuş, hayaller kurmuş, gözüne uyku girmemişti en son teyzesinin yaptığı bez bebeğe sarılarak sızmıştı
Gökkuşağı desenli çoraplarını, kırmızı rugan ayakkabısını ve sadece özel günlerde giymesine izin verilen papatya desenli elbisesini giydi. Sarı saçları akça pakça mavi gözleri sade ve sade masumiyet ve çocukluk akan yüzü kocaman bir gülümsemeyle doldu. Hızlıca evin mutfağına koştu kimseleri bulamayınca korkuyla anne ve babasının odasına daldı.
Anne ve babası henüz daha uyuyordu ailesini daha yatakta gören Elaine derin bir nefes alıp ayakkabılarını ayağından çıkarıp yatağın ayak kısmından yorganın altına girip anne ve babasının ortasına yerleşti. Genç kadın ve adam Elaine nin sesine çoktan uyanmışlardı, Elaine sessiz sessiz bir annesine bir babasına bakıp küçük ellerini karnında birleştirip gözlerini kapattığı anda yanaklarında öpücükler buldu ve bedeninde onu gıdıklamaya çalışan eller.
Köyde yaşayan sıradan bir çiftçi ailenin böyle anlara ait hatıraları fazla olmazdı ancak olduğunda ise tamamen gerçek olurdu. Küçük Elaine çok mutluydu.
Aile yataktan kahkahalar içinde kalktı babası Elaineyi kucağına aldı anne ise genelde sabahları yedikleri sıcak çorbalar yerine biraz peynir sıcak süt ve kurutulmuş etten oluşan kahvaltıyı hazırladı. Babası Elaineyi küçük sandalye ye oturtup dışarıya çıktı festival için özel olarak hazırladıkları ürünleri tekrar kontrol edip öküzlerinin çekeceği yük arabasına yerleştirdi.
Yorulmuş olan genç adam en azından bu kışı gecen seneye göre daha rahat geçireceklerini düşünüyordu. zira bu mevsim güzel geçecek gibiydi yedi nisan gecesi yağmur yağar ve sabahı güneş açarsa o mevsim bereketli olur denirdi.
Ellerini yıkayarak eve geri girdi eşi ve küçük kızıyla beraber karnını doyurmaya başladı. Çok az okuma yazma bilen adam kızının en azından okuma yazmayı öğrenmesini istiyordu şehre gidince fırsat olursa ona bir alfabe kitabı almayı kafasına koydu.
Karınlar doyurulup mutfak toplandıktan sonra üç kişilik aile yola koyuldu yavaş yavaş ama kararlı bir halde küçük Elaine şehrin kulelerini gördü önce sonrasında ise surlarını bu şehir denen yerin dışarısı bile çok büyüktü. Büyüyünce şehirde yaşamak isteği düşmüştü çoktan çocuk aklına. Elaine etrafa daha dikkatli bakınca şehrin etrafında yüzlerce küçük nokta gördü. İrili ufaklı arabalar atlar hiç görmediği hayvanlar, griffonlar , asiller, zenginler , tüccarlar, yoksul şehirliler, köylüler ve köleler.
Büyük bahar festivali bölgenin en ünlü festivallerinden biriydi zira festival sırasında krallık bütün ticaret vergisini yüzde bire çekerdi. Festivali bilen ve vergi indiriminden haberdar olan herkesin para kazanmak için buraya akması yılın bu zamanı normaldi.
İrene ve Reinhart Lilinin hapsedildiği kuledeydi. Lili kendine tahsis edilmiş masada daha önce görülmemiş çizimler yapıyor, anlamsız bir dilde konuşuyor ne Ireneyi ne Reinhart’a dönüp bakmıyordu . Liliyi o halde gördükçe karnına ağrılar giren Reinhart kulenin büyük camına yaklaşıp ellerini taş duvara dayadı. Normalde sürekli neşeli olan yada etrafa emirler yağdıran Irene oldukça sessizdi Reinhart’a doğru yürüyüp
- Sence yeterli sayıda İnsan var mı
- Olacaktır bugün olmazsa yarın kesin olacaktır ama anlamadığım şey gerçekten bu kadar insanı öldürecek misin. Evet sen kötü birisin biliyorum ama şuraya bak genç yaşlı en az yüz bin insan var ve sen bunların hepsini öldürmek istiyorsun hatta sadece bu yüz bin senin için yeterli değil . Sana en az iki yüz bin insan lazım. Daha bir hafta önce doğan çocuklar var orada anneler babalar var.
- Sence ben buraya gelip Kraliçe olduğumdan beri benim emirlerim doğrultusunda kaç kişi ölmüştür
- Bilmem çok olduğuna eminim ama
- sekiz yüz bin insan benim yüzümden savaşlarda savaşlar sonrası açlıkla ve yayılan hastalıklar nedeniyle öldü sence iki yüz bin benim için bir şey ifade eder mi üstelik bu ölümler geleceği kurtaracak ise bunlar sadece fedakarlık. Büyük değişimler için belirli bir bedel ödenmesi gerekir milyonların hayatı için iki yüz bin, üç yüz bin az bir sayı.
- Delirmişsin sen kötünün iyisi diye bir şey yok bunlar deli saçması şeyler sadece sen ve senin gibi ruh hastalarının Tanrıyı oynamasından ötesi değil bu. Nasıl olur anlamıyorum sen aynı anda iki yüz bin insanı öldürecek ve bunun iyilik için olduğunu iddia edeceksin.
Irene nin yanından hışımla Lilinin olduğu masaya yürüdü Reinhart Liliyi bir süre izledikten sonra
- Seni şimdi öldürüp buradan hiçbir şey olmamış gibi ayrılabilirim biliyorsun değil mi
- Ayrılamazsın bebeğim bir ölüyle buradan ayrılabilirdin belki ama bir deliyle asla, sen de biliyorsun ki Lili şehrin sınırlarını aştığı anda daha da delirecek ve saldırganlaşıp etrafına zarar verecek. Sana saldıracak, başkalarına saldıracak onu bağlasan dahi her gün ama her gün deliliği artacak. Ta ki ağzından, burnundan, kulaklarından ve gözlerinden kan gelene değin. Şimdi sen bay şövalye iyi ve kötüyü sorguluyorsun bana deli olduğumu söylüyorsun oysa bu iki yüz bin insanın canını sende kurtarabilirsin. Hemen şu anda öldür hem beni hem de Lili yi böylece sorun çözülsün. Senin sahip olduğun yetenekler ile nereye gidersen git ne kadın ne de para sıkıntın olmayacağı bir gerçek. Hadi bunu yapabilirsin kesinlikle bir tuzak değil bu.
Reinhart boş gözlerle iki kadına da baktı aslında bu çok doğruydu eğer Lili olsaydı kesinlikle kendinin ölümünü seçerdi. Aslında Lili yi kurtarmak demek onun ideallerini kurtarmak demekti. Düşündü Lili böyle bir kurtarıcıyı sevemezdi o kurtarıcıdan nefret ederdi ve kurtarılan olarak kendinden de nefret ederdi. Reinhart Ireneye ilk kez hak veriyordu doğru olan seçim buydu elini hançerine atıp kabzasından sıyırdığı anda Reinhart diye bir ses duydu. Duyduğu ses hem çok eski hem de çok yeni idi bu Lilinin sesiydi İstemsizce
- Efendim majesteleri dedi
Ancak beklediği cevap gelmedi. Keşke hiç konuşmasaydın Lili diye düşündü Reinhart, zira az önce verdiği karardan çoktan vaz geçmişti Ireneyi öldürmek sorun değildi ama Lili yi nasıl öldürebilirdi ki, gözlerini Lili den ayırıp Ireneye baktı. Irene sessizliği bozan taraftı.
- Bak gördün mü yapamıyorsun işte sevgi böyle bir lanet bir kişi için tüm dünyanın yanmasına dahi ses etmezsin sen. Kötünün iyisini seçemezsin hatta bu tamamen iyiyi seçmek zira bire karşı iki yüz bin, Şimdi ben nasıl kötü olabilirim sen bir can için yüz binlercesinin ölümüne ses etmezken ben milyonlar için şeytan kraliçe lakabına bile razıyım. Sen bir korkak iken ben bir dahi bir mihenk taşıyım bay iyilik timsali.
- Kes sesini
- Bağırma bana her dediğimin doğru olduğunu biliyorsun ve bunu kabullenemiyorsun.
- eğer her şey bittiğinde bana oyun oynarsan seni canavarlara yem ederim
- merak etme hem tılsım hem panzehir hazır.
- iyi olur
- neyse yeter bu kadar lak lak şimdi git sana dediğim noktalara sana verdiğim karışımdan dök ne az ne fazla yoksa her şey boşa gider.
Reinhart kuleden ayrıldıktan sonra Irene bir süre daha Lili yi seyretti
’’ güzel kardeşim keşke böyle olmasaydı sana çektirdiklerim için kendimi her gün öldürmek istiyorum ama başka yolu yok maalesef’’
Irene Lilinin yanağına sıcak bir öpücük kondurup Kuleden ayrıldı.
Ayak sesleri uzaklaştıktan sonra kulenin içindeki çizim ve sayıklama sesi durdu Lilini eli az önce Irenenin öptüğü noktaya değdi hışımla sanki orada bir iz varmış gibi yüzünü sildi.
Oturduğu yerden kalkan Lili dışarıyı izledi uzun uzun
sonra sessizce
- Aptal kadın arada aklı yerine mi geliyor ne, az daha Reinhart ın aklını başına getirecekti. Sanırım büyümün etkisi azalıyor yılların emeği çöp olacaktı Irene yüzünden. Bir de kendini dünya için feda ettiğini düşünmesi yok mu. Yıllardır büyülendiğini bile anlayamadı.
Az kaldı çok az yarın buradan çıkıp Raphaelin gücünü elde edeceğim Irene kaltağının söyledikleri doğru olabilir ama o şeytan olacak ben ise melek, o ölümün sebebi olacak ben ise yeniliğin ve sağlığın. Umarım sıkıntı olmaz , şu ahmak Reinhart ile ne yapacağıma sonra karar veririm. İşe yarar bir koruyucu ama Raphaelin gücü benim olunca benim için işe yaramaz hale gelecek, yanımda kalırsa takipçim olmasına izin veririm bana karşı gelirse öldürürüm. Lanet olsun çok akıllıyım bu gezegene gelmiş en akıllı varlık bile olabilirim
Bir zamanlar adı aydınlık , iyilik ve merhamet ile anılan Lilisi etrafındaki belli belirsiz karanlık boğucu hava ile beraber tekrar masasına döndü ve sözde rolüne odaklandı...
YORUMLAR
Sakıncalı Kardeşim
Pür dikkat bir algın var
Dikkatimi çekti
Senden çok iyi dedektif olur diyorum
Mesleğini bilmesem de
Bu benim olgun fikrim bilesin
Nice saygılarımla
Tsukuyomi
Ah, be, ah... Keşke o zaman da kamera sistemi olsaymış. Bu Lili kesin açık verirdi o zaman. Ben dedim ama be dedim hihihi Lili'den pis kokular dedim heyt beahhhhhh
İnsan unsuru belki de dünya üzerinde gelmiş geçmiş en tehlikeli canlı. Canavarlar vs hepsi hikaye. Yardım derneklerinin veya kuruluşlarının içinde hep bir Lili vardır. Biz sadece görmek istediğimizi görüyoruz.
Sonraki bölümü çok merak ettim ha. Bir iki tahminim var ama demicem işte.
:))
Sevgilerimle...
Tsukuyomi
Bakalım ne çıkacak sonraki bölüm benim de aklımda bir iki şey var
Pika pika pikachum :))