- 940 Okunma
- 14 Yorum
- 7 Beğeni
Öğretmen Günü Ve Öğretmenlik Mesleği
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir 24 Kasım daha geldi. Öğretmenler Günü kutluyoruz. Bu nedenle eğitim-öğretim yaşamımızda saygın yerleri olan başta Başöğretmenimiz Atatürk olmak üzere ebediyete göç eden öğretmenlerimizi rahmetle anar, görevlerinin başındaki öğretmenlerimize başarılı çalışmalar dilerim…
“Her gün,/ Enginlerden engin,/ Yücelerden yüce/ Bir duygu sara bizi,/Bu sınıfa girince…”
Necatiğil’in Resim adlı şiiriyle işaret ettiği gibi boyumuz daha bir başak kadar değilken sınıfa ilk adım attığımızda duvarda mavi gözlü, sıcak bakışlı bir resim görürüz. Mavi gözlerden yansıyan sıcak bakışlar heyecan ve korkumuzu tatlı bir sevince çevirir. Ve inci dişleri pırıl pırıl parlayan, güler yüzlü birisi yaklaşır yanımıza.
Duvardaki resmin Başöğretmen Atatürk, yanımıza yaklaşanın da öğretmenimiz olduğu öğrenerek başlar öğrencilik yaşantımız. Anne-babamızdan sonra Başöğretmen Atatürk ve öğretmen, öğretmenlerimiz girer yaşamımıza. Bu değerler kazandırır bizi topluma… Onların yetkinlikleri eğitir-öğretir bizleri. Kimdir öğretmen, nedir öğretmenlik:
Öğretmen toplumları iyiden, doğrudan yana yönlendiren korkusuz bir liderdir. Tıpkı Atatürk gibi…
Öğretmen, alnına ilk aydınlanma ışığı şavkıyan sanatkârdır.
Öğretmen, kendisine aklı ve bilimi kılavuz edinen, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir…” özdeyişini yaşam felsefesi yapan aydındır.
Öğrenme bilgisi üst düzeyde, yeniliklere ve kendini yenilemeye sürekli açık gönüllü bir bilgedir öğretmen.
Öğretmen, kendisiyle barışık, ulusunu ve bütün dünya uluslarını seven barışseverdir.
Öğretmen, toplum çıkarlarını kendi çıkarından üstün tutan yurtseverdir.
Öğretmen, çeşitli yönlerden esen rüzgârların arkasından sürüklenen değil, rüzgâra karşı yürüyendir.
Öğretmen, öğretmenlerinden ve yaşamın içinde öğrendikleriyle aydınlığa doğru yürüyen cesaret simgesidir.
Öğretmen, Fakir Baykurt’un betimlemesiyle, “Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen sadece ders verir.” sadece.
Öğretmen, geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı emanet ettiğimiz güvenilir insandır.
Okula ilk adım atan çocuğa yaklaşıp ellerinden tutup ona daha yeni ayrıldığı annesinin ellerinin sıcaklığını hissettiren kalbi insan sevgisiyle doludur öğretmenlerimizin. Daha büyük sınıflarda sorunlarımıza makbul çareler üreten birer vefalı dost, abla, ağabeydirler.
Tarihin her döneminde öğretmenlerine gerekli değeri veren uluslar öğretmenlerinin çok yönlü yetiştirdiği kuşakların üretkenliği ile ilerlemeler kaydedip büyük uygarlıklar kurmuşlardır. Bu uluslardır Dünyanın gidişine yön verenler. Osmanlı İmparatorluğunun şanlı döneminin padişahlarının öğretmenlerine verdiği önemle ilgili ne çok örnekler vardır.
Fatih Sultan Mehmet, daha 21 yaşında fethettiği İstanbul’a girerken kendisine sunulmak isteyen çiçeklerin hocasına sunulmasını istediği anlatılır. Ki Fatih’in 6 dil bildiği bilinir. Hele; “Dünya bir Padişah için biraz büyük iki padişah içinse küçük…” diyen Yavuz Sultan Selim, atının ayaklarından sıçrayan çamur nedeniyle mahcup olan hocasın teselli ederek, “Öldüğüm zaman bu çamurlu kaftanı sandukamın üstüne örtün…” sözleriyle kendisini yetiştiren hocasına saygısını belirtmiştir.
Din ulularından Hz. Ali, “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum.” diyerek öğretici öğretmenliği ne kadar yüceltmiştir.
Yıkılan imparatorluğun külleri arasından Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, yüzyıllardır geri, bakımsız kalan ülkemizi gönençli hale getirmeyi birincil görev kabul ettiler. Türk Kültürünü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmayı hedeflediler. Ortalama %80’i köylerde oturan uygarlığın bütün nimetlerinden uzak halkımızı okutmak, eğitmek için destansı çabalara girdiler.
Öğretmen okulları sayısı artırıldı. “Gökte yıldız kadar” köylerimize ışık götürecek öğretmen yetiştirmek için önce eğitmen kursları daha sonra Köy Enstitüleri açıldı. Genç cumhuriyet, Öğretmen okulları Eğitim Enstitüleri açtı… Atatürk’ün, “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” özdeyişi doğrultusunda öğretmenlere büyük değer verildi. Bu okullarda yetişen öğretmenler yurdumuzun en uzak köşelerine ışık götürdüler. Halkımızın aydınlanması büyük katkı sağladılar.
Köy Enstitülerinin kapısına kilit asıldı. Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri de nasibini aldı okul kapatma furyasından. Öğretmenlere ilgi azaldı.
Köy Enstitüsü çıkışlıydı ilkokul öğretmenim. Öğretmenim, mandolin, bağlama, cümbüş… benzeri müzik aletlerini usta düzeyinde çalardı. Yaptığı resimler süslerdi okulumuzun duvarlarını. Hele güler yüzü hala aklımda. Kitap okuma sevgimi ilkokul öğretmenime borçluyum.
Öğretmen Okulu çıkışlı bir öğretmen olarak başarı bir meslek yaşamım oldu. Köylerde, kentlerde, yurt dışında ve de özel okulda çalıştım. Başarı belgeleri aldım. Öğrencilerimi çok sevdim, velilerimle düzeyli iletişim kurdum. Tüm bunlara karşın ilkokul öğretmenim düzeyinde bir öğretmen oldum diyemem.
Öğretmenlerimiz, takım elbiseli, kravatlı, traşlı halleri, örnek davranışları, konuşmalarıyla örnek insanlardı. Toplumun saygısına sahiplerdi.
Günümüzdeki öğretmenlerin durumu hakkında söylenecek çok söz var. Bilmem nereden başlamalı. Eğitim fakülteleri yüzlerce öğretmen adayı yetiştiriyor. Mezun olanların atama garantisi yok! Öğretmen yetiştiren okullar meslek okuluydu geçtiğimiz yıllarda. Olanaklar ölçüsünde donanımlı yetiştiriliyordu öğretmen adayları. Ve ülkenin gereksinimi kadar öğrenci alınıyordu bu okullara. Okullarını bitirenlerin hemen ataması yapılırdı. Bakanlık kapılarında atama bekleyen öğretmenlerin dramı kapanmayan bir yara olarak kanıyor şimdilerde…
Sosyal Hukuk devletin yadsınamaz görevi öncelikle yurttaşların eğitim, sağlık ve güvenlik sorunları gidermesi gerekir en azından. Ülkenin öğretmen gereksinimi varken binlerce öğretmen atama bekliyor. Okullarımızda kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenler çalıştırılıyor. Kadrolu öğretmenlerle diğer kategorilerle az ücretle çalışan öğretmenlerin ezikliğini betimleyecek kelime bulamam.
Ve yurt geleninde öğrencilerimizin %10’u özel okullarda okuyor. Özel okullarda diğer meslektaşlarına göre daha az ücretle ve iş güvencesi olmayan öğretmenlerin dramı yatsınacak gibi değil.
Sözün özü öğretmenlere değer vereceğimiz ölçüde geleceğimizin güvencesi çocuklarımızın çağa ayak uyduracak bilgi ve becerilerle donanımlı yetiştirilir. İşte o zaman kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyine hatta üzerine çıkarmada emin adımlarla yürürüz.
YORUMLAR
Öğretmen demek,sonsuzluk demek
Öğretmen demek,aydınlık demek
Öğretmen demek,bilime inanan demek
Öğretmen demek,gelecek demek
Öğretmen demek yüzyıllar sonrasını
Büyük Önder,başöğretmen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gibi öngörüleri ile sezmek,tarif etmek demek
Deve sidiğini şifa bilen zihniyetten yetişen,biat kültürü ile kendini şartlandırma kapı kullarına öğretmen diye tanımlamaya saygı duymaya itibar saymaya ne gerek!!!
Manidar bir yazı,bilge yüreğe,mahir manidar kaleme sonsuz selam ve saygı
İBRAHİM YILMAZ
hikmet aygüt arkadaşa yazdım.
İslam dini Hz. Ali'nin öldürülmesi ve Kerbele olayı ile tabuta kondu. tıpkı 1950'de ezanın arapça okunmaya, karşı devrimin başlangıcı ile Cumhuriyet değerleri ve Atatürk ilkelerinden ötelenmesi gibi.
Kısaca Muaviye ile halifelik babadan oğula geçme, önce taht sonra -cılık revaş buldu.
Ebu Zer olayı var.
Bir örnek daha vereyim Ali bey, hanifi mezhebinin imamı Ebu hanife Emevilerin son ve Abbasilerin ilk döneminde yaşadı. ve iki saltanat zamanında da işkence gördü.
ve Şeyh Bedrettin, Hallacı... müslümandı.
dava din değil, dava hakim sınıfların dini, meshepleri, milliyetleri... kullanıp halkın sırtına binmeleridir.
kısa bir anekdotla bağınızı iyice ağırtayım. sene 1970 Trabzon'da sıra dağların denize bakan dağlarının diplerinde öğretmenliğe başladım. okul bir yıl önce açılmış. 120 öğrenci kayıtlı okulu açan arkadaşlar atama isteyip gitmişler. üç öğretmeniz. birisi 3 ay askerlik dönüşü 2. yılına başlıyor, ikimiz yeniyiz. 120 öğrenciden ikisi kız. kızları göndermiyorlar okula. erkekler gurbetçi. kışın köye dönüyorlar. yaşları büyük Rize'de hafızlık almış öğrencilerimiz var. erkeklerin hepsi cuma namazı kılıyor. kadrosuz imam var. yiğitsen cuma kılmadan köyde çalış. yatılı okumuştum okulu. yine debir iki kez cuma kılmıştım. Arkadaşıma cuma talimi yaptırarak öğretmenliğe başladık. ha bu arada asker dönüşü arkadaş Afyonluydu. babası bir ilçenin AP'den belediye başkanıymış. Asker öğretmen er öğretmen olarak atandığı okulda askerlik süresince tayın isteme hakkı yok. arkadaş bir ay içinde Afyon'a atandı gitti.
o bağlamda camileri gericilere bırakınca neler olduğunu görüyoruz. Tek Adam (Ş. S. Aydemir) anlatır. Atatürk Balikesir'de cuma hutbesi okur.
Olayın böyle boyutu da var saygın kalem dost.
Emeğe ve sanata saygıma dostlukla...
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla kalın...
saygıdeğer hocam,
ne zaman din uluları girdi bilimsel eğitimin içine ,
geldiğimiz yerin pürü meali dedim , en yüksek sesimle , dışımdan.
en son teyzem Hasanoğlan mezunu, pırıl pırıl bir aydınlık.
sizin, benim değil, toplumun toptan kafası karışık yada bilinçli karıştırıldı,
her aydınlığın önüne mavili nazar boncukları asmayı bilimsellikten saya geldiğimizden beri.
öğretmenler günümüz kutlu olsun.
İBRAHİM YILMAZ
İlkokul öğretmenim yazmıştım ve iki dayım Köy E. mezunuydu.
Din ulusu Hz. Ali, evlatları öldürüldü, Muaviye halifeliği ile İslâm ve de din ululuğu rahmete kaldı.
Böylece önce taht sonra din gelmeye başladı.
Uzatmak istemiyorum. Hz Ali Kufe'de halifeliğe geçirildiğinde. o yıllarda 100 000 müslüman aile varmış ve bütçede 300 000 dinarı halka eşit olarak dağıtmış. (paranın adında yanılmam varsa affola) Ve Hz.Ali'nin en yakın akrabası bu paylaşımdan memnun olmayarak Muaviye'ye sığınmış.
ve Ebu Zer'in yaşam öyküsünü okuyun.
Bunları anımsayıp günümüzün dincileriyle gerçek dini karıştırmasak iyi olur derim. yazımda ki diğer görüşlere bir şey dememşsiniz.
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla kalın.
himmet aygüt
sizi sevgiye sayar yine okumam.
Gripin dinler yine okumam...
Alevi kökenliyimdir ama, yine okumam Ata'nın aydınlığının dışına düşenleri.
Ümmü Gülsüm gelir aklıma, hiç kusura bakmayın derim,
şarkıda dediği gibi bir numara büyük gelir aydınlığıma yorum,
onu düşürüm 8 yada 9 yaşında yine okumam...
ellerinizden ve aydınlığınızdan öperim.
''Köy Enstitülerinin kapısına kilit asıldı. Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri de nasibini aldı okul kapatma furyasından. Öğretmenlere ilgi azaldı.''
Çürümenin başladığı nokta burasıydı hocam. Tespitiniz de haklısınız. Üniversite sayısının artırılması da öğretmen kontenjanlarının artırılması da bir anlam ifade etmedi. Çünkü üniversiteler maalesef pedagojik anlamda teorik olmaktan öteye geçmiyor. Öğretmenliği yıllar içinde öğreniyoruz.
Sizler daha şanşlısınız , öğretmenlik olgusunun içi çürümeden yollar kat ettiniz bizse hem topluma hem okul idaresine hem de okulda çalışan hizmetlisine kadar rüştümüzü ispat etmek mecburiyetinde kaldık .Okula bizden önce gelmiş bir teknisyen bile bizden fazla nüfuz sahibiydi.
Mesele maaş falan da değil , veliler öğrencileri elimizden aldılar. Sanki onlar öğretmen biz veli olduk. Dengeler böyle bozuldu. Öğretmen okulda öğrenciyi 8 saat tutan bir dadı oldu. Kantinci bile öğrenciyi istediği yöne çekerken biz ulaşamadık onlara.
Müfredat ve gereksiz şablonlar derken öğrenci yetiştirmek hayal oldu.
''Eğitim fakültesi açtık fakat her mezun olanı kadroya almak gibi bir zorunluluğumuz yok.'' dedi Bakanlık.
Elbette umutsuz değiliz , velilere rağmen sisteme rağmen biz öğrencilerimizi bu köprüden sevgiyle ve fedakarlıkla geçireceğiz.
Bu arada öğretmenler gününüzü kutlar saygılar sunarım.
İBRAHİM YILMAZ
Emekli bir eğitim emekçisiyim. Paylaştığım yazıda betimlemeye çalıştığım görüşler ışığında éAydınlığa Doğru Bitmeyen Yolculuk " adlı öğrencilik ve öğretmenlik anılarımı anlatan bir kitap yazdım. Kitabımı okullarda arkadaşlara imzaladım (pazarladım) Kocaeli valiliği ve İzmit (Merkez ilçe) İlçe M. E. Müdürlüğünden kitabı arkadaşlara sunabilir miyim diye izin istedim. İlçe kurul oluşturdu. uygun bulmadı. Yine de belirttiğim gibi sağ olsunlar büyük çoğunlukla okul müdürlerinin izniyle pazarlama işi yaptım. çok olumlu dönütler aldım.
öğretmen kökenli bir avukat arkadaşım Atatürk ilkeleri ağırlıklı yazarsan elbette günümüzün idarecileri sana izin vermez.
Şunu belirteyim öğretmenim bu ülkede karşı devrim uygulanıyor yurttaşlarımızın aydınlanması istenmiyor. ne acı! Durum bu.
Sizler gibi idealist genç arkadaşların sayısı az değil. bu bakımdan karamsar değilim gelecek adına.
Saygı, sevgi benden yazar öğretmen arkadaşım.
Emeğe ve sanata saygımla.
Cumhuriyetin öğretmen algısını ve bu konuda günümüzde 'nerelere' gelindiğini kronolojik bir aktarımla ... üstelik öğretmenlerde olması gereken melekeleri de madde madde sıralayan didaktik yaklaşımı yüksek, günün özelliğine çok uyan yazınızı ve kurdelesini içtenlikle kutlarım İbrahim Bey.
Öğretmenler gününüz kutlu olsun.
Saygılarımla...
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla...
Ne güzel ne mübarek, ne kadar özveri isteyen bir meslek. Siz de bu mesleği layığı ile yapıp binlerce öğrenci yetiştirmişsiniz, bunun verdiği haz ve doygunluk her şeye değer mutlaka. Kutluyorum yürekten sevgili Hocam bu güzel yazınızı ve Öğretmenler Gününüzü iyi ki varsınız...
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla...
''Köy Enstitülerinin kapısına kilit asıldı. Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri de nasibini aldı okul kapatma furyasından. Öğretmenlere ilgi azaldı.''
işte o asılı kilit Türkiye'nin bağımsızlığına vurulmuştur.
kim taktı ise o kilidi, bana göre vatan hainidir.
bize düşen o ve benzeri kilitleri kırıp parçalamak ve çöp kutusuna atmak olmalıdır.
böylesi güne özel güzel paylaşım için çok teşekkür eder
Başta Baş Öğretmenimiz ATATÜRK olmak üzere Tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun
Nice saygılarımla
İBRAHİM YILMAZ
Bu yolda sizler gibi yiğit dostlarımın var olması önemli güvencem. bilin isterim.
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla...
duyarlı kaleminize sağlık. Anlamlı mesajlar içeren güzelbir yazı olmuş, Öğretmene geren eğitim ve onurlu yaşam toplumun yükselmesinde temel taştır. öğretmenler günü kutlu olsun. tüm şehit öğretmenleri saygı ve minnetle anıyorum.
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla...
Toplum, çok değerli öğretmenlerimizin omuzlarında yükselmekte, ileriye doğru iyiye, doğruya, aydılanmaya, uygarlığa atılım yapmaktadır. Yüreklerimizde değerli öğretmenlerimizin yeri hiç doldurulamaz.
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor, onlara derin saygılar içinde şükranlarımızı sunuyoruz.
İBRAHİM YILMAZ
Saygılarımla...
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla kalın.
İBRAHİM YILMAZ
Dostlukla.
İbrahim Bey kaleminize sağlık, bir çırpıda öğretmenlik mesleğinin manevi değerini ve bugünkü sorunlarını dile getirmişsiniz tebrik ediyorum. Öğretmenler Günü Kutlu Olsun.
İBRAHİM YILMAZ
Emeğe ve sanata saygımla dostlukla kalın.
İbrahim Yılmaz Öğretmenim İyi Geceler !
Atatürk'ün yeni nesli emanet ettiği muallimlerin,
öğretmenler gününü; bütün kalbim ve içtenliğimle
kutlarım.
Sizin bu Güzel Yazınızın yorumunu da Atatürk'ten bir anıya bırakmak isterim.
Amacım anıdaki, Muallim ve Vali değil. Asrın liderinin devlet etme ve yönetme
erkinin altını çizmektir hedefim.
ATATÜRK VE ÖĞRETMEN
Yıl 1927 Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla balo veriliyor.
Kastamonu Valisi biraz gecikerek salona giriyor.
Herkes ayakta ancak genç bir öğretmen valinin geldiğini geç fark ederek en son ayağa kalkar.
Vali bey bu olayı görür balo bittiğinde Milli Eğitim Müdürünü yanına çağırır.
Milli Eğitim Müdürü öğretmenin iyi niyetli olduğunu söylese de sayın vali olayın peşini bırakmaz.
Olay Bakanlığa yansır. Milli Eğitim bakanlığı da valinin fazla alınganlık gösterdiğini kanısına varır. Bu durum görüşülürken
Atatürk bakanlıktadır.
Yetkililer kendi aralarında konuşurlarken Atatürk;
– Neler oluyor, diye sorar?.
Olayı anlatırlar ve dediği şudur…
-HEMEN VALİYİ GÖREVDEN ALIN… YAPILACAK BU KADAR İŞİMİZ VARKEN GENÇ BİR ÖĞRETMENLE UĞRAŞAN VALİYLE BİR YERE GELİNMEZ……
Selam saygılarımla
İBRAHİM YILMAZ
Atattürk 300-500 yılda dünyayı, gökyüzümüzü ziyaret eden unutulmayan bir parlak yıldızdı. Şanslıyız O yıldız bu topraklarda gözlemlendi. O'nu anlatmayacak kitaplar yetmez, buna karşın; yolundan yürüme basiretini yeterince gösteremenin acılarını çekiyoruz ulusça. Sorun bu necati bey,
Anekdotunuzla yazıma daha bir genişlik getirdiniz. Var olunuz.
Selam ve saygımla esen kalın.
Serap IRKÖRÜCÜ
Hiç adetim değildir yorumun altına ekleme yapmak ama buna 'farz oldu' diyelim...
İçtenlikle kutlarım.
saygılarımla...
Necati Kavlak
Öğretmenler gününüzü canı yürekten kutlarım.
Öğretmenlik size çok yakışıyor.
saygılarımla.