2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
853
Okunma
Değerli dostlar,
Uzun bir müddet yazamadım bu sayfada . Fakat kallavi gerekçelerim var inanın.
Dinleyince "yalan " olduğuna kanaat getireceğiniz gerekçeler.
Olmaz bu kadar dedirten cinsten.
Fakat size öncelikle başımdan yakın zamanda geçen bir olayı anlatmak istiyorum.
Böylece tanıyan tanımayan sayfamızın müdavimi herkese bir " Merhaba " demiş olurum.
Yakın bir zaman önce bir arkadaşım bir arkadaşının sıkıntılı bir durumu olduğunu söyleyerek benden yardım istedi. Benim kısmetime de kodaman biri düşmez. Daima ya bir yetim, ya bir gariban, ya aç, ya biilaç beni bulur.
Ben bunları mıknatısın demir tozlarını hararetle çekmesi gibi çekiveriyorum adeta.
Anlayabilmiş değilim neremden anlıyorlar da " Bize yardım edecek adam budur" kararına kapılıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalıştığımızı bilen yakın akraba ve dostlarımız belediye ile alakalı her şeyi bize sorar, sağ olsunlar.
Merhum amcam beni her gördüğünde " Tayyip beye selam söyle , kilosuna dikkat etsin bir de ıhlamur çayı içsin" derdi.
Şimdi de yoluma çıkıp " Ekrem beye çok selam " diyenlerle uğraşıyoruz.
Her neyse, arkadaşım bir gün çıktı geldi. Yanında da sıkıntılı dediği mahalleden okey arkadaşı Muhittin bey.
Hoş beşten sonra "Konu nedir?" diye sorma gafletinde bulundum.
Konunun Mezarlıklar Müdürlüğü ile alakalı olduğunu söyleyince "Arkadaşlarımıza söyleriz hak hukuk çiğnenmeden yardımcı olurlar" dedik.
Ertesi gün iki arkadaş yanıma geldiler ve arkadaşımın arkadaşı derdini anlattı.
Efendim beyefendinin eşi vefat etmiş ve oturdukları mahalleye en yakın kabristanda defnedilmiş.
Kabrin yanını satın almış eşi olarak fakat diğer yanını da almak istiyormuş. Bunun sebebi ise " Ya yabancı bir erkek eşinin yanına gömülürse " endişesiymiş.
Yani ilk önce söylediklerini şaka olduğunu varsayarak kalktım çay ocağından dört çay alıp masaya oturdum.
Ancak yüzler düşmüş, aranan kan bulunamamış yeşilçam filmindeymişim gibi hissettim kendimi.
Bir müddet kimse konuşmadı , sonra titreyen sesiyle merhumenin eşi " Abi siz kabul eder miydiniz böyle bir durumu?" diye sordu.
Bir şey söyleyemedim.
Ne desem bilemedim.
Yani merhume eşinizin yanında üzerinde gayet ince beyaz , vücuduna yapışmış bir kefen ile taze bir erkek ölünün yatması nasıl bir duygu bilemedim.
Yani Allah geçinden versin eşiniz ölecek , yanını siz alacaksınız ve siz ölmeden bir başka adam ki ; "kimdir, nedir, nerelidir, namuslu mu, sapık mı " bilmediğiniz biri eşinizin yanına gömülecek ve belki de yatar yatma eşinize seslenip " Hanımefendi siz ne zaman gömüldünüz ? Bu kabristandaki en güzel mevta sizsiniz" deyip yürümeye çalışacak.
Allah beterinden saklasın ya " Şşşt yenge az dön hele bu yana , seninki şimdi yeni avrat bile bulmuştur" deyip aklını çalıverirse ?
Ya o da döner de aha şu resimdeki gibi ....
Allah’ım ....
Al canımı da yanına ben yatayım.
Ya da vasiyet edeyim beni hanımın tam üstüne bocalayın deyim.
Lan bu Muhittin bey manyağı benim psikolojimi yıktı yaktı .
Bunu nereden bulup getirdiler.
Yenge orada kabirde yalnız bu buralarda dolaşıyor serseri mayın gibi.
Of Allah’ım kafam kaynıyor.
Neyse akşam eve gider gitmez eşime sordum " Ölünce seni Hindistan’daki gibi yaksak nasıl olur?"
Üç aydır salonda yatıyorum.
Çekyat ’tan düşmek çok kötüymüş.
Adamın beli kırılıyor sanki.
Ha bu arada dolma yapmayı da çözdüm sonunda, o kadar da zor değilmiş.