- 667 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Liyakat
Son yıllarda bu kelimeyi çok duyar olduk.
Bir görevi, en iyi yapacak kişiye vermek, en ehil kişiye vermek anlamında kullanılıyor.
Görev ne ise, o görevin gereklerine vakıf olması, bütün inceliklerini ve risklerini bilmesi, görevi bihakkın yapabilmesi için asgari şart olarak görülüyor.
Aslına bakarsanız ilk bakışta doğru gibi görünen bu anlayış bazen kavram kargaşaları nedeniyle yanlış değerlendirilebiliyor.
Örneğin çok iyi bir hekimin, bir hastahaneyi yönetebileceği, çok iyi bir aktörün iyi bir sanat yönetmeni olabileceği, mükemmel bir aslan terbiyecisinin, hayvanat bahçesi müdürü olabileceği varsayılıyor.
Oysa yöneticilik başlıbaşına bir uzmanlık alanı olup, diğer bütün branşların oluşturduğu kurumları yönetebilir olmayı gerektirir. Zira yöneticilerin, yönetişim dışında başka bir branşta uzman olması çok da beklenilen, olmazsa olmaz bir özellik değildir.
Elbette kişisel uzmanlık alanında başarılı olanlar içinden de çok iyi ve başarılı yöneticiler çıkabilir ki bu daha çok arzulanan bir durumdur. Bir hastahene yöneticisi, çok iyi hekimlik bilgisi ile, hastahanenin lojistik ihtiyaçlarının zamanında ve ekonomik olarak karşılanmasında başarılı olamayabilir. Bütün hastahane personelinin uyum için koordineli çalışmalarını sağlayacak alt yapıya, tecrübeye sahip olamayabilir. Bir mühendis, çok iyi tasarım yapabilmesine rağmen, bir otomobil fabrikasını yönetemeyebilir. Ki genelde yöneticiler asıl işleri itibariyle, yönettikleri kurumun alanından farklı bir alanda tecrübelidirler.
Aslında iyi bir yönetici, hangi işi kime yaptıracağını bilen kişidir. Bu nedenle , yönetirken konusunda uzman kişilerden yardım ve destek alır. Kararlarını oluştururken, hekimden, muhasebeciden, insan kaynaklarından, finansdan, satış teşkilatından vb faydalanır.
Devlet kademelerinde de benzer şekilde göreve getirilenlerin belli bir liyakatta olmaları
beklenir. Konusunda uzman, yönetişim tecrübesi olan, sosyal ilişkileri kuvvetli vb. gibi özellikler aranır.
Ama Devlet kademelerinde Liyakat konusunda asıl gözardı edilmemesi gereken husus,
"Vatan sevgisi ve devlete sadakat " olmalıdır.
Konusunda en yetkin uzman, yönetim tecrübesi oldukça yüksek bir bürokrat, şayet devletine sadakatle bağlı değilse, yönetiminden ülke hayrına olumlu neticeler beklemek hayal olur. Görevi gereği elde ettiği özel bilgileri mesela başka çıkar çevreleriyle paylaşıyorsa, siyasi tarafgirliğini , uzmanlık alanından önde tutuyorsa o göreve layık değildir. Düşünün mesela bir PKK sempatizanı hekim devletin sağlık bürokrasisinde önemli bir göreve getirildiğinde, uzmanlığı ve yönetim tecrübesi var diye liyakatli bir görevlendirme olarak görülebilir mi? Sahip olduğu imkanları hangi amaçlarla kullandığı konusunda kafalarda soru işareti olmaz mı? Somut örneklerini ülkemizde de zaman zaman görmüyor muyuz? Açık terör destekçiliği yapan şahsiyetlerin, yarı resmi kurumlar olan bazı odalarda yöneticilik yaptığına şahit olmuyor muyuz? Belediyelerde örneğin, bu türden "Liyakatli !" seçimlerin belediye kadrolarını terör örgütü destekçileriyle doldurduklarına, onların liyakatleri vasıtasıyla da belediye imkanlarının, paralarının teçhizatlarının terör örgütlerine aktarıldığına şahit olmadık mı?
Daha çok yakın geçmişte Küçükçekmece Atatürk Parkı adını verdikleri bir parkta Terör örgütleri bayraklarını anımsatan çocuk oyun alanları yapılması Liyakat kavramını biraz daha sorgulamamız gerektiğini bize söylemiyor mu?
Henüz unutacak kadar zaman geçmeyen bir süre evvel, bazı tabip odalarına bağlı hekimler hastane malzemelerini alarak, sokaklarda polislerle çatışan, kamu araçlarını yakan militanlara seyyar sağlık hizmeti vermediler mi? Hemen iyileşip, tekrar devlet kurumlarına saldırsınlar diye düşünmek Liyakatin neresine düşerdi?
Benzer örnekler çoğaltılabilir.
Demek ki Liyakatın olmazsa olmaz ayağı, Vatanseverlik ve devlete sadakat olmalı.
Bunların olmadığı görevlendirmeler, her nekadar mesleğin en yetkin kişisiyse, yönetim
tecrübesi en parlaksa bile, ülke yararına olmayacaktır.
Allah ülkemizi ve kurumlarımızı vatanına ve devletine sadakatle bağlı olmayan, ülke
düşmanlarıyla işbirliğinden çekinmeyen, ülke düşmanlarına ve onların çıkarlarına
hizmet eden Liyakatli (!) yöneticilerden korusun.
YORUMLAR
Liyakatın ırzına geçip fatma güle çevrilmiş bir zamanı yaşıyoruz;Ne Liyakat nede iyi bir yöneticiye ihtiyaç duymayan zihniyet sahipleri biat ve tabiyete bakar olmuşlar.
Falanca şahıs bizden mi tamam o olsun;Ama efendim o şahıs oduncu,sorun olmaz oduncu olması;Önemli olan bize tabi olmasıdır!!!
İşin özü bu kadar basit.
Hayırlı çalışmalar.