- 579 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜREK YARASI
Yanlızlığın bir uğultu gibi sardığı zamanlardı.Mevsimler ağır ağır ruhlara işlediği
soğuk ve ıssızlığın yoksulluğunda iki yaralı kalp.Belki adı konulmaz bir dramın hikayesi.
Biri ufacık bebeğiyle hayatın sessizliğinde kayıp ,diğeri silahların kan akıttığı bir ağa köyünde maraba.
Ufacık sandalıyla hayaller kuran genç bir delikanlı.Zamanlar sislere bölünmüştü sanki.Sislerse adı tek taraflı bir sevginin tarafı olmaktan aciz.Ne vakit o bir çeşme başında görse ürkek bir ceylan olur kaçarken bizim delikanlı sandalıyla ekmek peşinde fakat yüreği hala ızdıraplı işkence.Yaşam denilen zalim eşkıya yine zalim yine aciz.Geçmez olur geceler sabahlar adeta kör topal.Kaçarken o kız yanından taşıdığı suyla yüreği hala yaralar halinde.Ne dramlara sahne olunmuştur bu köy denilen sahneler,nice aşklar bir silahın ucunda filmlere konu olmuştur.İçlerse yıllarca geçmeyen yaralar hançerlerin izleriyle saplanmış.Basit bir köy delikanlısı ve köyün en güzel kızı.Adına ihtimal dahi konulamaz bir imkansızlık çemberi.Gençlisi yaşlısı bu dramdan habersiz.Sevgi bu kadar da ızdırabın esaretinde.Kız ağa oğluna aşık delikanlıysa bir imkansıza suya yazı yazmak daha mı kolaydı sanki.
Ne garip bir hayattır ki genç kız umduğu gibi olmaz ağa oğluna varmakla.Kötü yola düşmüş bir yerde bulur kendini.Hayat solar,gözlerden nafile yaşlar sürüklenir.Bütün köyün dilindedir bu dram.
Bizim genç adamsa dağlara taşlara vurur kendini.Oturur koca bir azgın nehrin başına dalıp gider derinlere.Nehire akıtmaktadır göz yaşlarını silmekten acizce.Düşler sevdiğinin ne hallere geldiğini.
Üşür bir an yazın titrettiği soğuk tozlarla kaplı bir bozkır sabahında.Canına da kıymak ister.Geçer azgın nehrin başına son kez sevdiğini düşler ve gözlerini kapatır usul usul.Sular durur adeta yapma dercesine fakat o dinlemez bu zalim hayatın zulmü karşısında.Bir el tutar aniden.Ölüm bu kadar da yakınken.Sevdiği kızın babasının ta kendisidir o el.Çekip bir tokatla kıyıya çeker genci.Kan vari yüreğinden süzülür yaşlar.Ne ağlayabiliyor ne de konuşabiliryor.Yaşlı adam “Hadi koçup git kurtar kızı!O senin helalin!Sözler ne kadar da durgun ve derin bir ummandı.Genç durdu başını yere eğdi ve arkasını dönüp hıçkırıklar içinde gözden kayboldu gitti.Geceler sabahlara zulüm,sabahlarsa gecelere cellad.Adı yürek yarası işte.Bu çekişkiler içerisinde bir an yıldırım düştü sanki yüreğine uyuyup kalmışken bir harabe köy evinde.Onu çağırıyordu besbelli o kız.Yollar geçit vermez dağlar su olup aktı.Yer gök bu aşkı yeniden duydu .Ve gün yeniden doğarken beyaz gelinlikler içinde bir alımlı beyaz atın üzerinde köy meydanında buluştular herkesin gözleri önünde.Durdu zaman !Donup kaldı bütün köylü.”HERKES DUYSUN NAMUSU NAMUSUMDUR!HELALİMDİR”.
Birden çaldı davul zurnalar .Sanırsın gök ve yeryüzü yeniden birleşti.Çıkageldi aniden zalim ağa oğlu.”DEMEK BENDEN HABERSİZ BENDEN ARTA KALANLARLA HA…”
Dile geldi dağlar tepeler.Haykırdı birden susuz kalmış nehirler.Genç, yıldırım oldu adeta şimşek gibi çarptı ağa oğlunu.Yeşerdi bir ormanlar.Dile geldi birden kuşlar kuzular.Güneşli günlere yeniden gün doğdu.Yığıldı ağa oğlu.Öylece kaldı bütün köylü.Feryat oldu koştu oğlunun cansız bedenine ağa.Kanlı vücuduna başını koydu.Ağla dedi genç adam .Bu kez de sen ağla.Ne demekmiş yürek yarası!Bu kez de sen anla!
Genç beyaz atıyla köy meydanından düğününe uğurlarken bütün ahali.Yüreklerde nice yaşanmış sızı .
Nice “yürek yaralarıyla beraber” geçip gittiler sonsuzluğa bir bir.
Dillere destan oldu bu “YÜREK YARASI”.FEODAL DÜZENE İBRET OLDU TAŞTI…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.