- 376 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KARINCALAR
Sabahın erken saatleri olmasına rağmen mutfaktaki karıncalar, çoktan günlük devinimlerine başlamışlar bile. Akşamdan kalma bulaşıkların içinde buldukları yiyecekleri, yuvalarına taşımak için canla başla çalışıyorlar. İyi ki diyorum "doğayla iç içe olan evde kirada oturuyorum." Doğalgazı yok, sobalı. Pencerelerin, kapıların ırıklarından kertenkeleler ziyaretime geliyorlar zaman zaman. Ne şanslı insanmışım ki farklı canlılarla arkadaşlık kurabiliyorum.
Karıncaları tatlı telaşlarıyla başbaşa bırakıp rutin sabah yürüyüşüne çıkıyorum. Bu sabah rotamı değiştiriyorum. Etrafı yüksek duvarların üzerinde dikenli tellerle çevrili villaların muhitinden geçiyorum. Kafamı kaldırdığımda beni izleyen kamaralarla gözgöze geliyorum. Biraz daha ilerleyince nöbetçi noktasındaki özel güvenlikçilerle karşılaşıyorum. Kuşkulu gözlerle bakıyorlardı ama şimdi eskisi gibi bakmıyorlar artık. Rahatlar çünkü. " Sen iki yıl üç ay oldu buraya geleli, "demişlerdi sohbet esnasında. Her geçen insanın kayıtlarını tutuyorlar sanki. Kendi yaşantımla devasa surların içerisindekilerin yaşantıları arasındaki çelişkiyi kıyaslama yapmıyorum artık. Tanrı bile beni kale almıyor. Zenginliği, fakirliği istediğime veririm, demişti ya. Tanrıyla ne kadar dikleşirsem dikleşeyim hep ben haksız, hep ben suçlu çıkıyordum zaten.
Bir saat sonra eve döndüğümde karıncalarım bıraktığım şekilde çalışmalarına devam ediyorlardı. İyi ki beni anlayan başka canlılar da vardı...