- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYNISI AYNISI
Küçük bir çocuğun ağzından duymuştum bu sözleri:”aynısı aynısı” diyordu. Gittiği kreşte öğretmişler, nesneleri tanıyor, benzer bir şey bulduğunda da bağıra bağıra onu gösteriyordu:” aynısı aynısı” diye.
Bizler bir şey öğrenirken bu benzer ve benzemez özellikleri kullanmayı çok seviyoruz. Kolay da oluyor öğrenme bu şekilde…
Birini tarif ederken, “ayı gibi”, güzel bir kadın gördüğümüzde “melek gibi” demişizdir, bilirsiniz.
Okullar tatil edilmeden önce sınıfın birinde yeni aramıza dahil olan bir öğrencimi dizi artistlerinden birine benzetmiştim. Çok hoşuma gitmişti, kendisine de söyledim ama o, ilk defa duymuştu bu benzetmeyi. Sözünü ettiğim diziyi izlememişti, sonraki bir gün öğrencimi gördüğümde “nasıl, benzettin mi kendini?” diye sordum. Canı sıkılmış bir eda ile: “ama o yaşlı hocam” dedi. Evet, yaş farkı vardı ama ben yüzde yüz benzetmemiştim ki. Sadece yüz hatlarından söz ediyordum.
Elbette bir benzetme yaptığımızda tüm yönleriyle benzetmeyiz iki varlığı. Benzetme yönü diye bir kavram var. Mesela bir insanı aslana benzettiğinizde benzetme yönünüz güçtür. Yoksa bir insanı aslanın kıllı olduğuna, tembel tembel günde yirmi saat uyuduğuna, zekasının insana göre çok daha geride olduğuna benzetmezsiniz.
Bakın ben neleri nelere benzettim:
Gençlerin akın akın gidip izlediği konserlerdeki coşkun halleri ile dini bir amaçla bir araya gelmiş insanların coşuyoruz dedikleri hareketleri birbirine ne kadar benziyor değil mi? Hani sesi kaparsanız veya iki görüntünün seslerini değiştirseniz çok ilginç bir görüntü oluşun herhalde.
Eski zamandaki köle pazarındaki yüksek bir yere çıkartılan kadınlarla, güzellik yarışmalarında podyuma çıkan, kendini beğendirmeye çalışan, beğenildiğinde çevresindeki organize işiyle uğraşan insanlara yüklü para kazandıran (bu arada kendisinin de biraz da olsa kazanan) kızlar. Köle pazarında beğenip bir köle almak için gelen kodaman insanlarla bugünkü güzellik yarışmalarını izlemeye gelen kodamanlar… (amaçları çok mu farklı dersiniz eski kodamanlarla?)
Allah’ın affetme yetkisini kullanan Hıristiyan din adamları ile “Kızım Fatma, kalk namazını kıl, peygamber kızı olman seni öte dünyada kurtarmaz.” Diyen peygamberin ümmeti olduğunu hararetle savunduğu halde insanlara kendi çevresinde olursalar ancak cennete girebileceklerini söyleyen sözde şeyhlerimiz…
Hiçbir şey bilmediği halde birilerinin peşine takılan, körü körüne, o ne derse doğru sayan insanlarla, lider edindikleri sürü başı koyunun peşinden giden, o yanılıp da uçurumdan uçtuğunda bile tüm sürünün uçuruma atladığı koyun sürüsü…
Yırtık kot moda olduğunda birkaç yerinde yırtık olan pantolonla gezenlerden sonra bu görüntüyü iyice abartan kimi gençlerin bir yerden düşmüş veya kaza geçirmiş insanlar gibi göründüğünü…
Sosyal medyada ismini ve görüntüsünü kullanmadan fikir beyan eden, hatta küfür ve iftiralarla insanlara saldıran zavallıların ruhen köstebeklere benzediğini de söyleyebiliriz.
Bu yazıyı yazmadan önce daha birçok benzerlik bulmuştum. Ama şimdilik bu kadar. Yukarıda yazdıklarım tamamen kendi bakış açım, amacım sizi ikna etmek değildi. Katılmak zorunda da değilsiniz. Belki yarın sorsanız bu yazdıklarım bir kısmına ben de katılmayabilirim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.