1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
589
Okunma
Atatürk en büyük kitap dostu idi. Okul sıralarından ölümüne kadar elinden kitap düşmemiştir. Enver Ziya Karal’ın bir konuşmasında Nezihe Araz’a söylediğine göre, Atatürk’ün Çankaya’ya yerleşir yerleşmez yaptığı ilk iş bir kitaplık kurmak olmuştur. Yani Atatürk, kan ve ateşin kol gezdiği ölüm-kalım günlerinde yeni Türkiye’yi tamamen hesap, kitap ve bilim üzerine kurmak istemiştir.
Ruşen Eşref Ünaydın 1918 yılında, kanlı Çanakkale Savaşlarının muzaffer kumandanı Mustafa Kemal’le konuşurken bir ara odada yalnız kaldığında etrafını incelemek fırsatını bulur. Bu arada gördüğü manzara aynen şöyledir: Duvarlar Balkan Savaşının, Trablus Muharebesinin, Hareket Ordusu Yürüyüşünün resimleri ile doludur. Yazı masasında ise Balzac’ın Colonel Chobert’i, Maup Passant’ın Boule de Suif’i bulunmaktadır.
Görülüyor ki, Atatürk mesleğinin dışına çıkmayan sınırlı bir asker değil, koşullar ne olursa olsun edebiyata ve sanata yer ayırabilen, her türlü güzellikten ve yücelikten payını almasını bilen, kendini her an yenileyen üstün ve benzeri güç bulunur bir insandı.
Atatürk, savaş alanlarında duman ve barut kokuları arasında bile kitabı elinden bırakmamıştır. Nitekim bugün Türk Tarih Kurumu’nda bulunan ve İzmir’de bir vatandaştan elde edilen Atatürk’ün bir anı defteri Birinci Dünya Savaşı sırasında tutulmuştur. Bundan öğrendiğimize göre Büyük Önder, günü gününe notlar tutmakta ve okuduğu kitapların kritiğini yapmaktadır.
Atatürk Cumhurbaşkanı olduktan sonra ise daha da artan bir hızla, barış içinde geçen günlerin hemen hemen tamamını, okumaya ve kitaplara ayırmıştır. Atatürk’ün yakınında ve sofrasında mutluluğa erişmiş olan değerli dil bilginimiz A.Dilaçar’ın anlattığına göre o yıllarda Avrupa ve Amerika’daki elçilerimiz Batı dünyasında çıkan önemli kitapları satın alarak Çankaya’ya gönderirlerdi. Yaz aylarında Atatürk’le birlikte Ankara’dan İstanbul’a gidilirken kitapçısı Nuri Ulusu Dolmabahçe Sarayına götürülecek kitapları boş cephane sandıklarına yerleştirir. Muhafız Alayı erleri de bunları arabalara taşırlardı.
Atatürk vaktiyle bu sandıkların içindekilerle düşmanı yenmişti. Şimdi de aynı cephane sandıklarına doldurduğu kitaplarla cehaleti,taassubu,gericiliği yenecekti.