- 436 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
N İ L G Ü N - 7 -
Buradaki hareketli yaşantı Nilgün’ü oyalıyordu. Sabahın beşinde yollara düşmek henüz hava karanlıkken ve çalıştığı tekstil fabrikasında hızla geçen günler,yorgunluktan bitiyordu Nilgün. Ama yine de memnundu.
Burada Nilgün günlerce gök yüzünün mavisini görmüyor akşam ise çıktıklarında yine hava kararmış , sanki o karanlık bir dünyaya adım atmıştı. Herkesin çok istediği gelmek için ne planlar kurduğu Almanya buydu işte.
Buraları sevemiyordu , bazen de sevmeye alışmaya çalışıyordu. Nedeni ise yorgun bir günün sonunda kimse kimseye çatmıyordu , sessiz ve düzenli geçiyordu günler.
Nilgün de yavaş yavaş buraların monoton yaşantısına uyum sağlamaya çalışıyor çalışmak onu mutlu ediyordu.
Ama Nilgün bir müddet sonra Vatanın hasretini öyle derin duymaya başlamıştı ki gezdiği her yerde küçük çocuğunun hayali gözlerinin önüne geliyor onu çok özlüyordu. Çoğu akşamlar iş dönüşü telefon kulübesi önünde saatlerce sıra bekliyor bu beklemelerden bıkmıyordu. Duyacağı annesinin babasının ve çocuğunun sesi onu o gün mutlu ediyordu. İçi rahatlamış bir halde eve gidiyordu. Nilgün’e kalsa hemen dönerdi Türkiye ’ye...
Ama o gidemiyor bir çok engeller çıkarıyorlar : ’’ Seneye gideceğiz, onun için bir yıl daha sabretmek zorundasın’’ diyorlardı. O ise bir yıl daha katlanırım diye düşünüyordu.
Ama Nilgün ikinci çocuğuna hamile olduğunu öğrenince bir an ümitleri suya düştü ise de o doğumdan sonra giderim diye teselli buluyordu. Neden Almancıların bir türlü gidemediklerini zamanla anlayacaktı Nilgün.
Para kazanmak hırsı ve bu yıl şu yıl diye yıllar geçiyordu. Buradaki rahatlık mı, asla rahatlık yok .
Uykusuz sabahlar , karanlıklarda yollara düşmek bazen sağnak yağmurlarda ıslanarak koşmak zorundaydılar ...bazen de karlara batıp çıka işe yetişmek zorundaydılar.
İnsanlar burada robot haline geliyor artık kurulmuş bir makina gibi sabah işe akşam eve koşturup duruyorlardı.
Yılbaşı yaklaşırken Tekstil atelyesinin Türk iş vereni bazı işçileri çıkarıyor , sonra da isterse yılbaşı geçince geri işe alıyordu. İşçiler ses çıkarmıyor bu duruma, işsiz kalmamak için kabul ediyorlardı. Bu galiba sigortayla ilgili bir durumdu. Ama Nilgün bunları bilmiyordu. O gün çıkarılan işçilerin içinde Nilgün ’de vardı.
Önceleri biraz üzüldüyse de sonra memnun oldu. ’’Aman ben de dinlenirim bıkmıştım zaten ’’ diye avunuyordu.
Nilgün’ün işten çıkarılmasına sinirlenen eşi de işten ayrıldı. Oradaki tanıdıkları ona kızdılar : ’ Bak sen de çıkarsan nasıl geçecek parasız, ne yersiniz ne içersiniz .’’ dediklerinde o hiç aldırış etmedi. Tabi bu durum Nilgün’ü bir çok zor durumlara itecekti.
Bir iki hafta rahat geçtiyse de artık elde avuçta para kalmamış... Nilgün bu hamile halinde evdeki elde kalan çay, bulgur, salça ile idare ediyor bir müddet sonra onlarda bitince Nilgün zor durumlara düşüyordu.
Eşi her sabah iş aramaya çıkıyor Nilgün se bütün gün altıncı katta bulunan evlerinin mutfağından tüm Fankfurt’u seyrediyor bazen bundan bıkıyordu. Artık her baktığı köşeyi gözünü kapatsa bile görüyordu.
Bazı akşamlar kuzenlerine gidiyor hiç olmazsa değişik bir akşam oluyor teselli buluyordu Nilgün.
Bir gün Nilgün yine mutfağının camında hayallere dalmış düşünürken kapının açıldığını duyup döndü. Hayal görüyor sandı işte babası karşısında duruyordu. Nilgün koştu babasının boynuna atıldı öyle ağlıyordu ki, babası da göz yaşları döküyordu...
Nilgün için güzel günler gelmişti. Artık babası ile gezmelere gidiyor bu geziler Nilgün’ü oyalıyordu.
Sonra birlikte yemeklerini yapıyor günler güzel geçiyordu.
Nilgün’ün babası kısa sürede burada olmasına rağmen, iş aramaya başlamış bir işler peşinde koşmaya başlamıştı.
Bir gün eve gelip ’’ Nilgün kızım bir günlük iş buldum yarın gidelim bakalım nasılmış bir günlük paramızı alıp geliriz, sonrası Allah kerim dedi.
Ertesi gün bir inşaat işine gittiler. Temizlik yapılacaktı. Nilgün duvarların alt taraflarını sildi. Şimdi tahta bir merdivene çıkıp üst tarafları silecekti... yavaş yavaş tahta merdivene tırmanmaya başladı ki oradaki işçiler kadın ve erkek işçiler onu kolundan tutup yeniden indirdiler.
’’Sen in bakalım bu hamile halinde buradan düşersen ne olur.’’
’’ Biz senin işini yaparız’’ diye onu bir tabureye oturttular.
Böylece o günün işleri bitti Nilgün ve babası eve dönerken Nilgün : ’’ Babacığım şu markete girelim ekmek falan alalım .’’ dedi.
Ve markete girdiler Nilgün sepete altı tane ekmek koymuş hala ekmekleri seçiyordu, Babası : ’’ Nilgün kızım çok ekmek almışsın her gün taze alalım ’’dediğinde Nilgün : ’’ hayır babacığım ben hepsini alacağım evde bulunsun. ’’dedi. Babası ses çıkarmazken gözlerindeki nemi de Nilgün den sakladı. ’’İçinde vah kızım sen buralarda ne hallere düşmüşsün.’’ diye için için ağlıyordu.
Bir çok şeyler kahvaltılıklar alarak eve geldiler. Nilgün o gün çok güzel bir akşam kahvaltısı yapmıştı babası ile birlikte.
Günler böyle geçip giderken Nilgün’ün babası kendisine bir iş bulmuş o her gün işine gidip geliyordu.
Nilgün ise rahattı. Babası yanındaydı günler huzurlu geçiyordu.
Bu günler böyle devam edecekmiydi acaba.
Devam edecek.
YORUMLAR
Kalem yavaş yavaş açılıyor. Biraz daha detaylı anlatılırsa mükemmel olacak İnşallah!
Teşekkürler... Sevgiler... :)
Aygün Deniz
Etkileyici bir yazı Tebrik ederim kıymetli Aygün hanım kaleminiz yüreğiniz susmasın