- 267 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK
GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK
Kemal Kılıçdaroğlu’nun görkemli bir Kurultay’da ve büyük bir destek ile CHP Genel Başkanlığına seçilmesi dünyada yankılandığı gibi yurt içinde de büyük bir ses getirmişti. Gazetelerin manşetlerini işgal etmeye başlayan Kılıçdaroğlu’ndan böyle sitayişle söz edilmesinden rahatsız olan her ağızdan, bir laf çıkmaya başladı. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın iktidar olma gibi bir hevesi ve problemi yoktu. Ama Kılıçdaroğlu genel başkanlığa seçilince, “hedefimiz iktidar olmak” dediği gibi, seçimde en azından %40 oy almak istediğini söyleyince, karşısında muhalefet olmayan ve keyiflerinin istediği gibi hareket etmeye alışmış zevatın kulağına kar suyu kaçtı. Kimisi “CHP darbenin teşvikçisidir.” , kimisi “Soyadı Kılıçdar bir kere... Soyadında darlık var. Yapamayacak, yürütemeyecek göreceksiniz” demeye başladı. Yandaş medya kalemşorları, zaten daha önceden “Recep Bey” söyleminden dolayı Kılıçdaroğlu’ndan rahatsız olmuşlardı. Gazetelerde çıkan makalelerin çok büyük bir bölümü Kılıçdaroğlu’nu anlatıyordu.
Ülkenin tek sahibi gibi davrananlar, sadece kendilerinden söz edilmesini isteyenler mevcut olan bu durumdan sıkılmaya başlamışlardı. Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırı başlattıklarında akıbetin nasıl olacağını kestiremedikleri için, gündemin farklı bir şekilde değişmesi gerekiyordu. Ergenekon’un cılkı çıkmıştı. Kürt faşistlerinden çekiniyorlardı. Aksi halde yaptıkları küfürleri ve tehditlerini yanlarına koymazlardı. Hele, hele Emine Ayna’nın son söyledikleri yenilir yutulur cinsinden olmadığı halde bu sözlere karşı bir tık bile çıkmamıştı. İşçi, memur, esnaf perişandı. Madenciler diri, diri gömülmüştü. Üstüne üstlük dışarıdaki kamplardan gelen teröristler serbest bırakılınca yurdun her tarafında askere ve polise karşı eylemler başlamıştı. İskenderun Deniz Üs Komutanlığına bağlı İkmal Destek Komutanlığı’nda vatani görevini yaparken PKK’lı teröristler vatan evlatlarını şehit etmişti. Anayasa dersen oda olmazdı. Gündem nasıl değişebilirdi? İşte bir tek Filistin olayı vardı. Yurt içinde belli bir gurubu desteklemekten başka bir şey yapmamış, kimseye yardım etmemiş, bir kuruluş birden insani yardım masalı ile hayırseverlerden topladıkları yardımları, nasıl alındığı meçhul olan, Komor adaları bandıralı bir gemiye doldurarak hareket etti. Yolda bu gemiye başka germilerde katıldı. Gazze’ye, Filistin’e ulaşamayacaklarını biliyorlardı. Önemli olan gündemin değişmesi ve dikkatlerin başka yönlere çevrilmesiydi. Bu arada hayırsever insanlardan toplanarak gemiye doldurulan mal ve yardımların Siyonistlerin elinde kalması ise hiç önemli değildi. Önemli olan bir kısım harcamalar için yer gösterilmesi ve bu harcamaların gerçeklere uydurulmasıydı. Bu vakıf Deniz Feneri kuruluşundan çok büyük ve paranın takip edilmesini önlemek için uluslararası olan bir kuruluştu. Birden gündeme bomba gibi İsrail askerlerinin yardım taşıyan gemilere saldırdığı düştü.
Bu vakfın Başkanı Bülent Yıldırım olaydan sonra yaptığı açıklamasında “İlk etapta arkadaşlarımız, gelen İsrail askerlerinden 10 tanesini etkisiz hale getirdi. Silahlarını aldık ama kullanmadık.” Diyerek İsrail askerlerine kahramanca saldırdıklarını belirtiyordu. Bu saldırı sırasında İsrail askerlerinin ateşle karşılık vereceği aşikardı. İnsanların ölmesi ise çok önemli değildi. Çünkü “Cihat” için denemeler yapılıyordu.
İşte biz insani yardımların Filistinlilere ulaşmadığı, gemideki yardımlara İsrail’in el koyduğu ve zavallı insanların öldürülmesi ve yaralananlar ile uğraşırken, esas planlayıcılar durumdan faydalanarak ön plana çıktı. Ateşli konuşmalar ve mitingler yapılmaya başlandı. Ama ne hikmetse Müslümanlığı hiç kimselere kaptırmayan İran, Irak, Ürdün, Suriye, Mısır, Katar, Birleşik Arap emirlikleri gibi Arap ülkelerinin hiç birinden ses çıkmadı. Hatta Afrika’daki Fas, Tunus, Cezayir ve Libya’nın Kaddafi’sinden bile tek bir itiraz çıkmadı. En kahraman olan biz Filistinlilerin yardım almaları için kendimizi feda etmeye başladık. Başbakanımız İsrail’le “One minute” olayından sonra tekrar çatmaya, gazetelerin hepsi İsrail ve Filistin’den söz etmeye başladı.
İşte böylece Türkiye gündeminde ne Kemal Kılıçdaroğlu kaldı, nede CHP…
06.06.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.