Mutlu Yaşamak O Kadar Zor Değil
Hiç bir acı, eğer doğru seçimler yaparsak kaderimiz olamaz. İnsanlar doğru seçimler yerine haramı tercih ederler, günah işlerler ve bunun adına da özgürlük derler. Özgürlük insana has bir yaşama biçimidir ve dinde bir ömür boyunca bu özgürlüğü insanlara sunmuştur. Kişinin bu özgürlüğüne engel olan her insan ise zalimdir, o kişiye zülüm eder, kul hakkı işler.
Ancak, bizim toplulumuzda acı nedense insanları birleştirir, küsleri barıştırır ve ibret alınası olaylara sebep olur. Ölen biri hiç sevmediğimiz kişi bile olsa, onun tabutuna el uzatılır ve taşınılır, helallik alınırken imam söylediğinde hakkımı helal ettim denilir. Kişi eğer acı çektiğini söylese, dilense sebep düşünülmez ve ne istiyorsa ona verilir.
Kişi ben kendime yetiyorum dese, zengin ve kimseye muhtaç olmasa, sağlığım yerinde, keyfimde yerinde dese… O kişiye karşı acı çekene kadar elden ne gelirse yapılır, kusuru aranır, hakkında gıybette, iftira da yapılır, savaş açılır… İki yakası bir araya gelmesin diye adeta canını çıkartana kadar baskı uygulanır. O kişi adeta düşmanıdır, kendisine bu kişinin bir çok yararı bile olsa.
Bu iki durum adeta toplumda bölünmeye sebep olur. Komşuluk, kardeşlik, birbirine güven duygusu kalmaz. Bunun sebebi, her insanın derdi muhtaç olmak yerine güçlü olmak, isteyen değil istenilen kişi olmak derdidir. Ağa olur, hükümdar olur, lider olur… Elinin öpülmesi ve muhtaçlığının bildirilmesi ve bunun sonucunda çektiği acının dozuna göre ağlaması ile vermeyi bir lütuf gibi sunmak ister. İnsan aşağılandığını hisseder ve ne zaman güçlü bir konuma gelir, istediği kişinin kaderi kendi kaderi olur ve bu döngü devam eder gider.
Başta söylediğim gibi yalnızca bir tane yol vardır, bunun içinde ahlak, insanlık, duygudaşlık ve karşılıksız vermeyi istemek vardır. İnsan yaratılış itibariyle, yaratanın özelliklerini özünde taşır. Bu özde bulunan değerler ancak din ile biçimlenen öğütlerin uygulanması ile yaşanılır olur. Bu donanım ile, kaşif olur, öğretmen olur, yapıcı olur… Kişi Yaratıcıyı onun öğütlerini uygulayarak öğrenip yaşadıkça, beşer olmaktan gerçek insan olmaya dönüşür. Kimseden bir şey istemez, başkasına göre çok şey isteyebilecek yaşamı olmasına rağmen. Verdikçe anlar ki, almaya gerek yoktur. Ölmeden yokluğu öğrenir, yaşarken ölür. Çok şeyi olmadığı için göze batmaz, zarar da görmez. Kimsede onunla uğraşmaz. Mesele şöhret olmak değil, göze batmak değil… Mesele Yaratıcının her dediğini yaşayan, onun aşkını kaybetmekten korkan, bu nedenle de dünyaya karşı sevgisizliğe ve elinin tersiyle onu itecek bir geleceğe koşmaktır. Yaşayabileceği kadarına razı olmak…
Güçlü dediğimiz kimseler, örneğin çürük binalar yapar. Her deprem olduğunda ona güvenen masum insanlar ise yıkılan binanın enkazında kalır… Yani güçlü denilen kişi insanlıktan çıkmış, dünyaya tamah eden olmuş ve en doğru yoldan sapmıştır. Deprem örneğinde olduğu gibi, bir çok konuda insanları sömürerek, güçlü kalmayı bir süre başarmıştır. Kimse yaratıcı olamaz, kimse kimsenin rızkına kefil değildir ama o güçlü insanlar buna soyundukça, cahillerde ona taparlar adeta. Bir şeyler kazandıklarını sanarlar ama deprem enkazının altında kaldıklarında gerçeği en acı şekilde anlarlar. Biz en doğruyu seçmek zorundayız, mevlanın verdiği özgürlük ile bunu keşfetmek, buna çaba göstermek ve yalancıların peşinden gitmememiz gerekiyor.
Keşke insanlar her acıyı yaşarken ibret almayı bilselerdi. Deprem gibi felaketlerin Yaratıcının ilmi olduğunu ve buna karşı edinilen bilgi ile en az zararla kurtulabilecek önlemleri alabilsek, bunun için güçlü ve hata eden kimselerin yaptığı hatalarla acı çekmesek…. En doğru yol bedava ve hiçbir yan etkisi de yok. İnsan ancak bu şekilde yaşarsa gerçek insan olur. Ne acıyan olmak ne acınan… Hayatı en doğal biçimde yaşamak bizim hakkımız. Özgürlüğümüzü en doğrusunda yaşayarak denemeliyiz!
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Ağabeyim, öncelikle size yerden göğe kadar katılıyorum ya da kısa bir süre evveline kadar katılıyordum aslında halen de ama...
İzah etmem gerekirse...
Mutluluk.
Hatta genelde mutlu olmayı başaran biri olarak ve duygularımı yoğun yaşarken.
Ama öylesine sefil insanlarla çevrili ki etrafım.
Basit bir örnek vereyim.
En basitinden ezan vakti hele ki mukaddes gecelerde ya da günün her hangi bir anı.
Bir duayı bile çok gören komşularımız var.
Mutluluk değil mi
Dört duvar arasında mahrem hayatlar.
Mutluluğum her nasılsa bir ömür çalındı çalınmakta da.
Basit bir göz yaşı basit bir hüzünlü ortam ya da ne ise vesile hüzne
Ve işte hüzünle beslenen insanlar tanıyorum ben çok çok yakınımda.
Bir hıçkırık bile onları mutlu kılabilmekte.
Bir hastalık arifesi mesela.
Gıybetten bol bir şey de yok yaşadığımız muhitte ama sözde herkes inançlı ve sevgi dolu
Benim en en yakın arkadaşım hayallerimi çaldı.
Dost bildiklerim konu komşu onlar mutluluğu başkalarının acısıyla tadıyorlar
Hep sustum bir ömür hep sustum ama bazen infilak ediyorum
Çok kolay biri hakkında dedikodu yapıp iftira atmak
En son sattığımız bir ev vardı evin dedikodusunu yaptı yakın komşular meğer
Amaçları bizim zor zamanımızda o evi ucuza almak istemeleriymiş.
Ağabeyim ben işte bu yüzden mutsuzum.
Ama en sefil hatalarıma ve saçmalıklarıma gülmeyi de iyi bilirim
Telaşla yaşıyorum işte kimseyi kırmamak adına
Mutsuzluğa razıyım ağabeyim ben yeter ki kimsenin kalbini kırmayayım.
Mutluluk
Bir duaya amin demek
İnanın ki ağabeyim amin demem hatta Allah diye zikretmem bile bir suç ve bunu yaşatan bu zulmü yapan ne yazık ki komşu denen insanlar.
Daha çok şey var ama ben utanıyorum anlatmaktan
Sanmayın ki şimdi mutluyum
Selam ve dua ile
saf şiir
Mutluluk kaderin sunumu ve hayatı yaşanır kılmak bir tercih meselesi değil sadece şartların olgunlaşması ile alakalı.
Annemin sağlık sorunlarından dolayı bayağı sıkıntı yaşıyoruz ek olarak sitede bana yöneltilen şeylerle muhatap olmak istemeden üzüntüye sürüklendim ağabeyim.
Hayatta en önem arz eden insanın ailesi ve sağlık ve huzur.
Ne yazık ki huzur anlamında ciddi anlamda huzursuzluk yaşıyorum.
Ve artık içimden hiç bir şey yapmak gelmiyor bu anlamda yorum yazmada dahi zorlanıyorum yoksa gerek sizin kaleminiz ve bizlere sunduklarınız bir bilgi hazinesi
Hakkınızı helal edin ağabeyim.
Selam ve dua ile
saf şiir
Gülüm Çamlısoy
Huzur duydum şimdi.
Allah razı olsun.
Muhteşem!..Güçlü olmak..Gücün temelinde yatan şeyin ne olduğu..maddi güç ve manevi güç ..Hangisi daha güçlü..İlim gücün neresinde..Güçlerin karşılaştırılması ve hikmet...yazıyı okuyunca bunlar bende beyin fırtınasına neden oldu..Zengin olanın yada gücü yetenin karşılıksız vermesi..İnsanın hakkettiğini alması..Demoralize olacak olaylara mahal verilmemesi...Aç gözlülük..Özgürlüğü en doğrusunda yaşamak..Saygıyla..
saf şiir
çok faydalı bir çalışma olmuş
düşünerek okunmalı ve gereken dersler alınmalı diyerek tebrik ediyorum sizi
saygılar efendim...